-
1 заставлять
Турецко-русский словарь и русско-турецкий словарь по строительству и архитектуре > заставлять
-
2 принуждать
Турецко-русский словарь и русско-турецкий словарь по строительству и архитектуре > принуждать
-
3 взламывать
zorlamak,zorlayıp açmak* * *несов.; сов. - взлома́тьzorlamak, zorlayıp açmakдверь была́ взло́мана — kapı kırılarak açılmıştı
-
4 оказывать давление
zorlamak, baskı yapmakТурецко-русский словарь и русско-турецкий словарь по строительству и архитектуре > оказывать давление
-
5 ломиться
dolup taşmak; zorlamak* * *стол ломи́лся от яств — sofra yemeklerden dolup taşıyordu
зал ломи́лся от пу́блики — salon adam almıyordu
ры́нок ломи́лся от фру́ктов — çarşıda meyvadan geçilmiyordu
2) разг. zorlamakломи́ться в дверь — kapıyı zorlamak
••ломи́ться в откры́тую дверь — açık kapıyı zorlamak
-
6 заставлять
doldurmak; kapamak; zorlamak,zorunda bırakmak,sevk etmek* * *I несов.; сов. - заста́вить I1) ( загромождать) doldurmak2) ( загораживать) kapamakII несов.; сов. - заста́вить IIzorlamak; zorunda bırakmak, zorunlu / gerekli kılmak ( делать необходимым); sevketmek ( побуждать); (тж. переводится формами понудительного залога)заставля́ть рабо́тать (на себя́) — çalışmaya zorlamak
заста́вить кого-л. замолча́ть — susturmak
сама́ жизнь заста́вила его́... — hayatın kendisi onu...mak zorunda bıraktı
его́ заста́вили оплати́ть э́ти расхо́ды — bu harcamalar ona ödetildi
что заста́вило его́ ворова́ть? — onu hırsızlığa sevkeden nedenler nedir?
-
7 напрягать
-
8 форсировать
hız vermek,hızlandırmak; zorlamak* * *несов., сов.1) ( ускорять) hız vermek, hızlandırmak2) воен. zorlamak, cebren geçmekфорси́ровать проли́в — boğazı zorlamak
-
9 вынуждать
zorunda bırakmak,zorlamak* * *несов.; сов. - вы́нудитьzorunda bırakmak; zorlamakего́ вы́нудили уйти́ / пода́ть в отста́вку — istifa zorunda bırakıldı
он вы́нужден уе́хать — gitmek zorundadır
••вы́нудить обеща́ние у кого-л. — birine (zorla) söz verdirmek
-
10 насиловать
несов.; сов. - изнаси́ловать1) ( женщину) (zorla) ırzına geçmek2) ( принуждать) zorlamakнаси́ловать себя́ — kendini zorlamak
-
11 выживать
hayatta kalmak* * *I несов.; сов. - вы́жить( оставаться в живых) hayatta / sağ kalmakбольно́й вряд ли вы́живет — hastanın kurtulabilmesi şüpheli
••II несов.; сов. - вы́жить, разг., в соч.вы́жить из ума́ — bunamak
выжива́ть кого-л. и́з дому — evi terketmeye zorlamak
-
12 неволить
разг. -
13 понуждать
несов.; сов. - пону́дить -
14 принуждать
несов.; сов. - прину́дитьzorlamak, zorunda bırakmakего́ принужда́ли к отрече́нию / отре́чься от престо́ла — tahttan feragate zorlanıyordu
-
15 тужиться
ıkınmak* * *разг.ıkınmak; kendini sıkmak / zorlamakкак он ни ту́жился, но бо́льше ничего́ сказа́ть не смог — ıkındı sıkındı, başka bir şey diyemedi
См. также в других словарях:
zorlamak — i 1) Birine bir şey yaptırmak amacıyla güç kullanmak, boyun eğdirmeye çalışmak, zor kullanmak, mecbur etmek Bir realite hissi ile değil, bir tarih hissi ile kendimizi zorluyorduk. F. R. Atay 2) Açılması, kırılması, sökülmesi gereken şeyler için… … Çağatay Osmanlı Sözlük
ilca etmek — zorlamak, zorunda bırakmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
mecbur etmek — zorlamak Ertesi gün beni daireden istifaya mecbur ettiler. S. F. Abasıyanık … Çağatay Osmanlı Sözlük
yakasına çökmek — zorlamak, baskı yapmak Bereket versin hekimler sıkı bastılar, yengem de yakana çöktü de seni biraz hizaya getirdiler. M. Ş. Esendal … Çağatay Osmanlı Sözlük
İLHAH — Zorlamak. Israr etmek. Bir şeyin kabulü için son derece üstüne düşmek … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
cebretmek — i, e, der, esk., Ar. cebr + T. etmek Zorlamak Sizi de inanmaya cebretmek isteyen bunamış bir inat ve ısrar ile söylüyor. A. Ş. Hisar … Çağatay Osmanlı Sözlük
çalışmak — nsz 1) Bir şeyi oluşturmak veya ortaya çıkarmak için emek harcamak Bu eser için üç yıl çalıştım. 2) Herhangi bir iş üzerinde olmak 3) İşi veya görevi olmak, bulunmak Kışları onun mandırasında çalışıyor. H. Taner 4) Makine veya aletler işe yarar… … Çağatay Osmanlı Sözlük
çekmek — i, e, er 1) Bir şeyi tutup kendine veya başka bir yöne doğru yürütmek Hepsi iskemleleri çekerek masanın etrafında bir halka yapmaya hazırlanıyorlardı. R. N. Güntekin 2) Taşıtı bir yere bırakmak, koymak 3) Germek İpi çekmek. 4) İçine almak, emmek… … Çağatay Osmanlı Sözlük
göğüslemek — i 1) Göğsünü dayayarak zorlamak Vapurlara, trenlere ihtiyarları itip, çocukları ezip, kadınları göğüsleyip biniyoruz. O. S. Orhon 2) mec. Karşı durmak, engel olmak, direnmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
ıkınmak — nsz 1) Herhangi bir nedenle soluğunu içinde tutarak kendini zorlamak A ... A ... A ... diye sesler çıkardı, sonra birdenbire ıkındı, yüzü kıpkırmızı kesildi. P. Safa 2) Peklikte veya doğum sırasında kasları zorlayarak soluğunu tutmak Birleşik… … Çağatay Osmanlı Sözlük
itmek — i, er 1) Bir şeyi güç uygulayarak ileri götürmek Erzak yüklü arabayı arkadan iten iki uşak, sırtı tırmandılar. H. E. Adıvar 2) Kapı, pencere vb.ni güç uygulayarak açmak veya kapamak Yavaşça kapıyı itti, elinde yoğurt bakracıyla girdi. H. E.… … Çağatay Osmanlı Sözlük