-
101 arıqlamaq
süzülmek, zayıflamak -
102 za’f
arapça ضعف zayıflık, zaaf. za’f gelmek zayıflamak. -
103 abmagern
sıskalaşmakzayıflamak -
104 abnehmen
almakazalmakbir uzvu kesmekkaldırmakzayıflamakçıkarmak -
105 schwinden
azalmakeksilmekkaybolmakkurumaksararıp solmakzayıflamak -
106 ارتخى
اِرْتَخَى1. gevşemekAnlamı: sertlik ve gerginliği bozulmak2. pörsümekAnlamı: gevşemek3. zayıflamakAnlamı: zayif duruma gelmek4. cılızlaşmakAnlamı: zayıf ve güçsüz düşmek -
107 انحل
اِنْحَلَّ1. soysuzlaşmakAnlamı: yozlaşmak, tefessüh etmek2. çözünmekAnlamı: çözülmek işine konu olmak, erimek3. ergimekAnlamı: katı durumdan sıvı duruma geçmek, zeveban etmek4. eprimekAnlamı: sıvı duruma gelmek5. erimekAnlamı: sıvı duruma gelmek6. zayıflamakAnlamı: zayif duruma gelmek7. çözülmekAnlamı: çözmek işine konu olmak8. cılızlaşmakAnlamı: zayıf ve güçsüz düşmek -
108 انخرع
-
109 تحلل
Iتَحَلَّلَ1. çözünmekAnlamı: çözülmek işine konu olmak, erimek2. ergimekAnlamı: katı durumdan sıvı duruma geçmek, zeveban etmek3. zayıflamakAnlamı: zayif duruma gelmek4. cılızlaşmakAnlamı: zayıf ve güçsüz düşmekIIتَحَلُّل1. özgürlük2. erkinlikAnlamı: serbestlik, erkin olma durumu -
110 تخاذل
Iتَخَاذَلَ1. zayıflamakAnlamı: zayif duruma gelmek2. cılızlaşmakAnlamı: zayıf ve güçsüz düşmekIIتَخَاذُل1. körelmeAnlamı: bir organın beslenemeyerek küçülmesi, dumur2. hâlsizlikAnlamı: halsiz olma durumu, takatsızlık3. zaafAnlamı: düşkünlük, dayanamama4. güçsüzlükAnlamı: güçsüz olma durumu5. dermansızlıkAnlamı: güçsüzlük, bitkinlik6. zafiyetAnlamı: arıklık, zayıflık, güçsüzlük7. zayıflıkAnlamı: zayıf olma durumu8. cılızlıkAnlamı: cılız olma durumu9. bitkinlikAnlamı: bitkin olma durumu -
111 تخرع
-
112 خرع
IخَرِعargınAnlamı: yorgun, zayıf, bitkinIIخَرِعَ1. zayıflamakAnlamı: zayif duruma gelmek2. cılızlaşmakAnlamı: zayıf ve güçsüz düşmek -
113 ضعف
IضَعَّفَzayıflatmakAnlamı: zayıf olmasına yol açmakIIضَعُفَ1. zayıflamakAnlamı: zayif duruma gelmek2. cılızlaşmakAnlamı: zayıf ve güçsüz düşmekضَعْف1. körelmeAnlamı: bir organın beslenemeyerek küçülmesi, dumur2. hâlsizlikAnlamı: halsiz olma durumu, takatsızlık3. güçsüzlükAnlamı: güçsüz olma durumu4. dermansızlıkAnlamı: güçsüzlük, bitkinlik5. zayıflıkAnlamı: zayıf olma durumu6. zafiyetAnlamı: arıklık, zayıflık, güçsüzlük7. cılızlıkAnlamı: cılız olma durumu8. bitkinlikAnlamı: bitkin olma durumuIVضِعْف1. körelmeAnlamı: bir organın beslenemeyerek küçülmesi, dumur2. hâlsizlikAnlamı: halsiz olma durumu, takatsızlık3. zaafAnlamı: düşkünlük, dayanamama4. güçsüzlükAnlamı: güçsüz olma durumu5. kuvvetsizlikAnlamı: kuvvetsiz olma durumu6. dermansızlıkAnlamı: güçsüzlük, bitkinlik7. zafiyetAnlamı: arıklık, zayıflık, güçsüzlük8. zayıflıkAnlamı: zayıf olma durumu9. cılızlıkAnlamı: cılız olma durumu10. bitkinlikAnlamı: bitkin olma durumu -
114 ضنك
Iضَنُكَ1. zayıflamakAnlamı: zayif duruma gelmek2. cılızlaşmakAnlamı: zayıf ve güçsüz düşmekIIضَنْك1. dar2. çapanoğluAnlamı: başa dert olacak durum3. tazyikAnlamı: sıkıştırma, daraltma -
115 ضني
-
116 ضوي
-
117 فتر
Iفَتَّرَ1. sakinleştirmekAnlamı: sakinleşmesini sağlamak2. zayıflatmakAnlamı: zayıf olmasına yol açmak3. yatıştırmakAnlamı: sakinleştirmekIIفَتَر1. aldırmazlıkAnlamı: tasasızlık, kayıtsızlık, lâkaydî2. lâkaytlıkAnlamı: lâkayt olma durumu3. umursamazlıkAnlamı: aldırış etmeme durumu4. ilgisizlikAnlamı: ilgi göstermemeفَتَرَ1. sakinleşmekAnlamı: yatışmak, durgun duruma gelmek2. durgunlaşmakAnlamı: durgun olmak3. zayıflamakAnlamı: zayif duruma gelmek4. cılızlaşmakAnlamı: zayıf ve güçsüz düşmek -
118 هزل
Iهَزَلَ1. süzülmekAnlamı: çok zayıflamak2. komikleşmekAnlamı: gülünçleşmekIIهَزِلَ1. körelmeAnlamı: körelmek işi2. körelmekAnlamı: dumura uğramak3. kötülemekAnlamı: sağlığı veya niteliği bozulmakهَزْل1. muziplikAnlamı: takılganlık2. komiklikAnlamı: komik olma durumu3. gülmeceAnlamı: eğlendirmek için ince alay, mizah, humor4. mizahAnlamı: gülmece5. şakaAnlamı: latife6. eğlendiriAnlamı: gülmece, mizah -
119 ail
hasta olmak, zayiflamak, güçsüzlesmek -
120 decline
geri çevirmek, reddetmek; azalmak, zayiflamak, düsmek, kötüye gitmek; çökmek; (günes) batmak,inis, gerileme, düsme, kötüye gidis, çöküs
См. также в других словарях:
zayıflamak — nsz Zayıf duruma gelmek Paşa, kendisini görenleri tanımayacak kadar zayıflamıştı. Ö. Seyfettin … Çağatay Osmanlı Sözlük
vücuttan düşmek — zayıflamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
MUKAVERE — Zayıflamak … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
NAHŞ — Zayıflamak … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
TEHELLÜS — Zayıflamak … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
kewremek — zayıflamak; gevşemek III, 41, 282bkz: kefremek, köwremek, kilfremek … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
çirozlaşmak — nsz 1) Uskumru, yumurtasını atarak zayıflamak 2) mec. Çok zayıflamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
bitmek — 1. nsz, er 1) Bitki, tüy, saç vb. şeyler çıkıp yetişmek Buğdayla arpadan başka ne biter bu topraklarda? F. R. Atay 2) Beklenmedik zamanda ortaya çıkmak Aynı anda sahnenin her yerinde birden bitiyor, bir şarkıcıdan çok bir göz bağcıya benziyordu.… … Çağatay Osmanlı Sözlük
bozulmak — nsz 1) Bozma işine konu olmak Pazarlık bozulur, nişan bozulur, makine bozulur, mal bozulur. B. Felek 2) Yiyecek kokmak, yenilemeyecek duruma gelmek, ekşimek Et bozulmuş. 3) Dağılmak, bozguna uğramak Hudutta bozulan ordu iki günden beri Serez den… … Çağatay Osmanlı Sözlük
cılızlaşmak — nsz 1) Zayıf ve güçsüz düşmek, zayıflamak 2) Basitleşmek, değersizleşmek, önemsizleşmek 3) mec. Gücünü, değerini yitirmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
daralmak — nsz 1) Dar duruma gelmek, küçülmek 2) Azalmak Yıllar geçer, bir gün bakarsınız vakitler daralmış. R. N. Güntekin 3) Zayıflamak Hafızası o kadar daralmış, bir sene evvelini hatırlamıyor gibi. S. F. Abasıyanık 4) mec. Güçleşmek, zorlaşmak Geçimi… … Çağatay Osmanlı Sözlük