-
81 kin dolu
adj. venomous, virulent -
82 nefret dolu
adj. hateful -
83 neşe dolu
adj. blest -
84 pire yenikleriyle dolu
adj. flea bitten -
85 rüya dolu
adj. dreamy -
86 saygı dolu
adj. worshipful -
87 sevgi dolu
adj. full of love, warm-hearted, adoring, soft -
88 sevgi dolu bakışlar
n. adoring glances -
89 sevgi dolu sözler
n. words of endearment -
90 seyirciyle dolu tiyatro
n. bumper house -
91 size mutluluk dolu yıllar diliyorum
I wish you many years of happiness.Turkish-English dictionary > size mutluluk dolu yıllar diliyorum
-
92 su dolu
adj. filled with water, waterlogged, watery -
93 söğütlerle dolu
adj. willowy -
94 sır dolu
adj. arcane -
95 tamamen dolu
adj. booked solid -
96 tamamen dolu olma
n. full house -
97 tekerlek izleri ile dolu
adj. rutty -
98 tıka basa dolu
adj. cram full, packed, jam packed, full to repletion -
99 tıklım tıklım dolu
adj. crowded to overflowing -
100 uluma sesleriyle dolu
adj. howling
См. также в других словарях:
dolu yağmak — dolu yere düşmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
dolu — 1. sif. 1. İçərisi boş olmayan, ağzına qədər bir şeylə doldurulmuş, ya dolmuş. Dolu şüşə. Dolu qab. Dolu hovuz. – Günlərimiz keçəydi qızğın fərəhlər kimi; Dolu qədəhlər kimi. M. Müş.. Abbas kişi dolu bir heybə hazırlayıb yəhərin qaşına saldı. M.… … Azərbaycan dilinin izahlı lüğəti
dolu — 1. sf. 1) İçi boş olmayan, dolmuş, meşbu, boş karşıtı Su ile dolu bir şişe. 2) Bir yerde sayıca çok Dağda keklik dolu. 3) Boş yeri olmayan, her yeri tutulmuş olan Haftaya pazartesiye kadar bütün uçaklar dolu. A. İlhan 4) Boş vakti olmayan, meşgul … Çağatay Osmanlı Sözlük
Dolu — For the Romanian village, see Zimbor. Dolu Municipality … Wikipedia
Dolu River — Bozolnicu River River Countries Romania Counties Sălaj Count … Wikipedia
dolu serpme — is. Zımpara üretiminde tanecikler arasında belirli boşluklar kalmayacak biçimde düzenlenen tane yapıştırma işlemi … Çağatay Osmanlı Sözlük
Dolu — Ch Grand almoner of France, intendant, 129; his instructions to Champlain, 132. Bib.: Biggar, Early Trading Companies of New France; Douglas, Old France in the New World … The makers of Canada
od góry do dołu — {{/stl 13}}{{stl 8}}przysł. {{/stl 8}}{{stl 20}} {{/stl 20}}{{stl 12}}1. {{/stl 12}}{{stl 7}} w całości wzdłuż linii pionowej, we wszystkich miejscach w kierunku pionowym : {{/stl 7}}{{stl 10}}Zmierzyła go wzrokiem od góry do dołu. Od góry do… … Langenscheidt Polski wyjaśnień
ağzı dolu dolu konuşmak — heyecanlı söz söylemek Birkaç kişiyle, garip bir lisanla ağzı dolu dolu konuşmaya başladı. S. F. Abasıyanık … Çağatay Osmanlı Sözlük
gözleri dolmak (veya dolu dolu olmak) — ağlayacak kadar duygulanmak Bu insanlık karşısında Fasarya nın gözleri dolu dolu olmuş, utanmasa hüngür hüngür ağlayacakmış orada. H. Taner … Çağatay Osmanlı Sözlük
od dołu — {{/stl 13}}{{stl 8}}przysł. {{/stl 8}}{{stl 7}} w kierunku od ziemi – w górę : {{/stl 7}}{{stl 10}}Uderzyć od dołu. {{/stl 10}} … Langenscheidt Polski wyjaśnień