-
1 waddle (ördek gibi) salina salina yürümek, badi badi yürümek
badi badi yürüyüsEnglish to Turkish dictionary > waddle (ördek gibi) salina salina yürümek, badi badi yürümek
-
2 lopen
yürümek [-ür] v -
3 marcheren
yürümek [-ür] v -
4 hərəkət etmək
yürümek -
5 yerimək
yürümek -
6 marschieren
yürümek -
7 걷다
yürümek -
8 քայլել
yürümekՀայերեն թուրքերեն բառարան (Armenian-Turkish dictionary) > քայլել
-
9 hərəkət etmək
yürümek -
10 yerimək
yürümek -
11 ходить
yürümek; gezmek,dolaşmak; işlemek; giymek,takmak* * *1) врз gitmek; yürümek; gezmek; dolaşmak; devam etmek; (ziyaretine) gitmekребёнок ра́но на́чал ходи́ть — çocuk erken yürüdü
малы́ш то́лько у́чится ходи́ть — bebek emekliyor / sıralıyor
больно́й на́чал ходи́ть — hasta gezmeye başladı
ходи́ть пешко́м — yürümek
ходи́ть по́ лесу — ormanı dolaşmak
ходи́ть из угла́ в у́гол — köşeden köşeye gidip gelmek
наверху́ кто́-то хо́дит — yukarıda biri geziyor
ходи́ть вокру́г чего-л. — bir şeyin çevresinde dolanmak
ходи́ть на охо́ту — ava gitmek / çıkmak
ходи́ть по магази́нам — çarşı pazar dolaşmak
ходи́ть в шко́лу — okula gitmek / devam etmek
ходи́ть на ле́кции — konferanslara devam etmek / gitmek
ходи́ть в теа́тр — tiyatroya gitmek
ходи́ть по музе́ям — müzeleri dolaşmak
раз в неде́лю он хо́дит к врачу́ — haftada bir doktora gidiyor
ходи́ть в го́сти — konuk / misafir gitmek
он бо́льше к нам не хо́дит — bize gelmez / uğramaz oldu
2) ( о транспорте) işlemekтуда́ хо́дит авто́бус? — oraya otobüs işler mi?
авто́бус хо́дит туда́ три ра́за в день — otobüs oraya günde üç posta yapar
3) ( о часах) işlemek4) (в чем-л.) giymek; gezmek, dolaşmak; takmakходи́ть в пальто́ — palto giymek
ходи́ть без пальто́ — paltosuz gezmek
ходи́ть в чёрном — karalar giymek
ходи́ть в очка́х — gözlük takmak
здесь в ве́рхней оде́жде не хо́дят — burada palto ile dolaşılmaz
5) ( в игре) oynamak; oynatmak; hamle yapmak шахм.ходи́ть с да́мы — kızı oynamak
ходи́ть королём — şahı oynatmak
конь так не хо́дит — at böyle yürümez
вам ходи́ть — hamle sırası sizde (в шахматах, шашках); el sizde ( в картах)
6) разг. ( быть в обращении) geçmekэ́ти де́ньги уже́ не хо́дят — bu para artık geçmiyor
э́ти де́ньги в их стране́ не хо́дят — bu para onların ülkesinde geçersizdir
7) разг. olmak,...lık etmek / yapmakс утра́ хожу́ голо́дный — sabahtan beri aç duruyorum
когда́ он ходи́л в председа́телях... — başkanlık ettiği sıralarda...
8) bakmakходи́ть за больны́м — hastaya bakmak
ходи́ть за ребёнком — çocuğa bakmak
••э́та дета́ль станка́ хо́дит вверх-вниз — tezgahın bu parçası bir yukarı bir aşağı gider gelir
-
12 шагать
yürümek; aşmak* * *несов.; сов. - шагну́ть, однокр.1) тк. несов. yürümekшага́ть по доро́ге — yolda yürümek
2) aşmakшага́ть через поро́г — (adım atıp) eşiği aşmak
-
13 маршировать
-
14 шествовать
-
15 walk
yürümek; yürüyerek gitmek; üzerinde yürümek; yürüyüse çikarmak, gezdirmek; gezinmek, dolasmak; -e yürüyerek eslik etmek; yürüyüs, gezinti; yürüme, yürüyüs; yürüyüs biçimi; yürüyüs yeri -
16 is it too far to walk
yürümek için çok mu uzak -
17 stir one's stumps
yürümek, kımıldamak -
18 is it too far to walk
yürümek için çok mu uzak -
19 stir one's stumps
yürümek, kımıldamak -
20 βαδίζω
yürümek, gitmek, yönelmek gitmek, yönelme
См. также в других словарях:
yürümek — nsz 1) Adım atarak ilerlemek, gitmek Kafası yerde, kamburunu çıkarmış, yürüyordu. H. Taner 2) e Karada veya suda, herhangi bir yöne doğru sürekli olarak yer değiştirmek Buz dağları güneye yürümüş. 3) Çocuk ayakları üzerinde gezecek duruma gelmek… … Çağatay Osmanlı Sözlük
ağır aksak yürümek (veya gitmek veya ilerlemek) — 1) yavaş olarak, istenilen hızda olmayarak yürümek (gitmek, ilerlemek) Hava ve su kirlenmesine karşı mücadele ağır aksak yürüdü. 2) düzensiz, aralıklı olarak yürümek (gitmek, ilerlemek) … Çağatay Osmanlı Sözlük
aşağı yukarı yürümek — bir baştan bir başa yürümek … Çağatay Osmanlı Sözlük
badi badi yürümek (veya gitmek veya koşmak) — ördek gibi iki yana sallanarak yürümek (gitmek, koşmak) Hani biz bir çayırda arabayla geçerken bir boğa çıkageldi, köylü korkudan nasıl badi badi koşmaya başlamıştı? A. Ş. Hisar … Çağatay Osmanlı Sözlük
dıbır dıbır yürümek — hafif ve düzenli biçimde ses çıkararak yürümek Görevlilerin edalı ve dıbır dıbır yürüyüşleri bir geçit töreni izlenimini verir. S. Birsel … Çağatay Osmanlı Sözlük
tıpış tıpış yürümek — 1) kısa adımlarla çabuk yürümek 2) mec. ister istemez bir yere gitmek veya bir yerden ayrılmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
peşinden yürümek — 1) birinin arkasından yürümek, gitmek 2) mec. bir kimseye her konuda uymak … Çağatay Osmanlı Sözlük
Hakkın rahmetine kavuşmak (veya Hakka kavuşmak veya Hakka yürümek) — ölmek Hüsmen Hakka kavuştu diye mırıldandı. R. H. Karay … Çağatay Osmanlı Sözlük
izinden yürümek — (birinin) birine içten bağlanarak onun başladığı işi aynı anlayışla sürdürmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
geriye yürümek — huk. öncesini kapsamak İptal kararları geriye yürümez. Anayasa … Çağatay Osmanlı Sözlük
alıp yürümek — az zamanda çok ilerlemek, yayılmak, çoğalmak, artmak Bu kasıt tertibi, aramızı bozabilecek bir cinayet davasının alıp yürümesine, dallanıp budaklanmasına yol açtı. Y. K. Karaosmanoğlu … Çağatay Osmanlı Sözlük