-
1 а то
1) (иначе, в противном случае) yoksa, sonraоде́нься, а то просту́дишься — giyin, sonra / yoksa soğuk alırsın
ти́ше, а то он слы́шит — yavaş, duyar
2) ( в уступительном смысле)хоть бы но́чью, а то средь бе́ла дня! — gece vakti olsa neyse, fakat güpegündüz!
3) ( или)приходи́ сам, а то пришли́ кого́-нибудь — kendin gel, ya da birini yolla
4) ( конечно)... и пришел? - А то ка́к же!... — geldi mi? - Gelmez mi?
5) ( при уговаривании)а то, мо́жет, останемся? — yine de kalsak?
-
2 или
1) ya da; veyaи́ли... и́ли — ya... ya...
будь то друг и́ли враг — ister dost ister düşman olsun
свобо́да и́ли смерть! — ya hürriyet ya ölüm!
он не мог реши́ть, е́хать и́ли нет — gitmekle gitmemek arasında karar veremiyordu
нра́вится нам э́то и́ли нет — hoşumuza gitsin gitmesin
2) ( иначе) yoksa3) ( разве) yoksa4) ( то есть) yani -
3 -то
в соч.да, э́то не так-то про́сто — bu, o kadar da kolay değil
э́того-то он и боя́лся — korktuğu da buydu zaten
поня́ть-то я по́нял, но... — anlamasına anladım amma...
че́стный-то он че́стный, но... — namusuna namusludur amma...
ве́рно-то оно ве́рно, то́лько... — doğru olmaya doğru, fakat...
кто, э́то я-то ма́ло рабо́таю?! — Kim? Ben mi az çalışıyorum?!
ничего́-то ты не по́нял! — hiç ama hiç bir şey anlamamışsın!
не так-то легко́ примири́ть э́ти то́чки зре́ния — bu bakış açıları kolay kolay uzlaştırılamaz
где-то он сейча́с? — oğlan kim bilir nerelerde?
а та́к-то он о́чень до́брый (челове́к) — yoksa çok iyi kalpli insandır
стрело́к-то он хоро́ший, да... — nişancılığına gayet nişancı, yalnız...
бога́тая-то страна́ бога́тая, то́лько / да... — ülke zenginliğine zengin, amma...
мы-то ещё что,... — biz yine neyse ne,...
в э́том-то и де́ло — iş onda işte
вот та́к-то! — işte böyle!
таки́е-то и таки́е-то (ли́ца) — şu şu kimseler
-
4 а
ise; fakat,ama; oysa,halbuki; ya* * *I союз1) против. ise, daне два, а три — iki değil de üç
три, а не два — üç, iki değil
он е́дет, а я нет — o gidiyor bense gitmiyorum
2) (после предложений с уступ. союзами)хоть и не ви́дел, а зна́ю — görmedimse de haberim var
3) (после предложений, имеющих уступительный смысл) fakat, amaпройду́т го́ды, а э́то не забу́дется — yıllar geçecek, fakat bunlar unutulmayacaktır
4) ( между тем) oysa, halbukiа ты зна́ешь, что... — oysa biliyorsun ki...
5) присоед. daа на друго́й день... — ertesi gün de...
а да́льше - сплошны́е леса́ — ötesi de hep ormanlar
а так-то он поря́дочный (челове́к) — yoksa namusuna namusludur
6) (при указании на неожиданность, непредвиденное действие) kiприхожу́, а там никого́ — geldim ki kimseler yok
7) (после предложений, имеющих условный смысл) ise; yokа не по́нял, так молчи́ — anlamadınsa / anlamadıktan sonra ağzını açma
а е́сли уви́дят? — ya birisi görürse?
а что де́лать / поде́лаешь? — ne yapalım ya?
а та ли э́то дере́вня? — bu köy o köy mü ola?
а что тако́е?, а в чем де́ло? — ne var yani?
а э́то кто? — bu da kim?
а каки́е (в ней / там) иллюстра́ции! — ya resimleri!
умру́, а туда́ бо́льше не верну́сь! — ölürüm de dönmem oraya!
а да́льше что? — e, sonra?
а ты что ду́мал? — ne sandın ya!
а ты его́ защища́й! — ирон. sen yine onu müdafaa et!
а еще до́ктор! — bir de doktor olacaksın!
••- а тоII частица, вопр.(при отклике и т. п.) efendim?сде́лаешь, а? — yaparsın, e mi?
краси́во, а? — ne güzel, değil mi?
III межд.како́е у тебя́ на э́то пра́во? А? — buna ne hakkın var? Ha?
ha!; hah!; eh!а, тепе́рь я́сно / поня́тно! — ha, şimdi anlaşıldı
а, вот и он! — hah, geldi işte!
а, ничего́! — eh, zararı / ziyanı yok!
-
5 вкусовой
tadımsal, tatsalина́че блюдо / пи́ща потеря́ет свои́ вкусовы́е ка́чества — yoksa yemek lezzetini kaybeder
-
6 иначе
1) нареч. başka türlü; farklı (biçimde)и́на́че я поступи́ть не мог — başka türlü davranamazdım
он ду́мает и́на́че — o farklı düşünüyor
2) → союз, разг. yoksa; sonra; illâ••так и́ли и́на́че — herhalde
и́на́че говоря́ — başka deyişle
-
7 не
olmayan* * *I частица врз...ma; değil ( при именном сказуемом);...madan;...maksızın ( при деепричастии)я не пое́ду — gitmeyeceğim
не он, а ты — o değil, sen
не красне́я — yüzü kızarmadan
кто э́того не зна́ет! — bunu bilmeyen mi var!
он не член профсою́за — sendikasızdır
одна́ко э́то не зна́чит, что... — ama bu demek değil ki,...
э́то у него́ не пе́рвая и не после́дняя оши́бка — bu, onun ne ilk ne de son hatasıdır
не сходи́ть ли нам в кино́? — sinemaya gitsek (ne dersin)?
не тебе́ говори́ть об э́том — bundan söz etmek sana düşmez
пальто́ не пальто́, плащ не плащ, а что-то сре́днее — palto desen değil, yağmurluk desen değil, ikisi ortası bir şey
я съе́здил туда́ не без по́льзы — oraya gittiğim bir dereceye kadar yararlı oldu
не прошли́ мы и пяти́десяти шаго́в... — kırk elli adım gittik gitmedik...
они́ не мо́гут не учи́тывать э́того фа́кта — bu olguyu dikkate almamazlık edemezler
••мне сейча́с не до э́того — şimdi bununla uğraşamam / uğraşacak vaktim yok
уходи́, не то прого́нят — çekil git; yoksa kovulursun
II в соч.не зна́ю, не то е́хать, не то нет — gitsem mi gitmesem mi, bilmem ki
(отделяемая часть местоимений не́кого и не́чего)не́ с кем поговори́ть — konuşacak adam / kimse yok
жа́ловаться не́ на что — şikayet edecek bir şey yok
••не́ за что (в ответ на благодарность) — bir şey değil; estağfurullah
-
8 неужели
-
9 оговаривать
несов.; сов. - огово́рить1) ( обусловливать) şart koşmak / koymakе́сли ино́е не оговоре́но контра́ктом / соглаше́нием... — sözleşmede başkaca hüküm yoksa...
2) ( клеветать) birine bühtan / iftira etmek -
10 случай
м1) olay; vakaнесча́стный слу́чай — kaza
слу́чаи заболева́ния ти́фом — tifo olayları / vakaları
в не́которых слу́чаях — bazı hallerde
в лу́чшем слу́чае — en iyi ihtimalle
в таки́х слу́чаях — bu gibi durumlarda / hallerde
быва́ли слу́чаи, когда́ он опа́здывал — geç kaldığı da olurdu
расскажи́ о слу́чае, кото́рый с тобо́й произошёл — senin başından geçen olayı anlat
2) fırsatпо́льзоваться любы́м (удо́бным) слу́чаем — her fırsattan yararlanmak
не было́ слу́чая, а то бы я... — fırsat / münasebet düşmedi, yoksa ben...
3) ( случайность) raslantı, talihде́ло слу́чая — raslantı eseri
слу́чай слеп — talihin gözü kördür
••в слу́чае войны́ — savaş halinde / vukusunda
в слу́чае необходи́мости — gerekirse
ни в ко́ем слу́чае — asla, katiyen
в тако́м слу́чае — o halde, öyleyse
в слу́чае, е́сли... —...dığı takdirde
по слу́чаю чего-л. — dolayısıyla, vesilesiyle
по слу́чаю столе́тия го́рода — şehrin yüzüncü kuruluş yılı vesilesiyle
э́та карти́на ку́плена по слу́чаю — bu tablo elden düşmedir
в большинстве́ слу́чаев — çoğunlukla
взять зонт на слу́чай дождя́ — yağmur yağacağa benziyor diye yanına şemsiye almak
он не пое́хал по слу́чаю дождя́ — yağmur yağıyor diye / yağmur yüzünden gitmedi
в слу́чае сме́рти чего-л. кого-л. — birinin ölümü halinde
страхова́ние на слу́чай боле́зни — hastalık sigortası
-
11 спешить
1) acele etmekя спеши́л — acelem vardı
он не спеши́л — acelesi yoktu
поспеши́, а то опозда́ешь — acele et, yoksa geç kalırsın
не спеши́! — acele etme!
он всегда́ спеши́т — acelecidir
он поспеши́л домо́й — acele ile eve yollandı
спешу́ рассказа́ть вам об э́том — bunu sizlere bir an önce anlatmak istiyorum
2) ( о часах) ileri gitmekчасы́ спеша́т на две мину́ты — saat iki dakika ileridir
••поспеши́шь - люде́й насмеши́шь — погов. ≈ acele işe şeytan karışır
-
12 судить
1) hüküm vermek; yargılamakсуди́те са́ми — kendiniz hüküm verin
не тебе́ суди́ть об э́том — bu hususta hüküm vermek sana düşmez
суди́ть о лю́дях по их положе́нию в о́бществе — insanları toplum içindeki yerlerine göre yargılamak
2) yargılamakего́ суди́ли и оправда́ли — yargılanmış ve beraat etmişti
его́ уже́ три́жды суди́ли за воровство́ — hırsızlıktan artık üç sabıkası var
3) спорт. yönetmek; hakemlik yapmak / etmekсуди́ть игру́ / матч — oyunu / maçı yönetmek
4) безл.ви́дно, так суждено́ — takdir böyle imiş
зна́чит, и э́то суждено́ — demek kaderde bu da varmış
е́сли ему́ не суждено́ верну́ться,... — (onun) kaderinde dönmek yoksa,...
••су́дя по чему-л. — bir şeye göre / bakılırsa
су́дя по её слова́м — onun sözlerine bakılırsa
су́дя по всему́, э́то не так — herşey bunun böyle olmadığını gösterir
-
13 хана
в соч., → сказ., прост.ина́че тебе́ хана́ — yoksa hapı yutacaksın
-
14 худо
fena,kötü* * *I с, разг.kötülük, fenalıkIIон никому́ ху́да не сде́лал — kimseye kötülük / fenalık etmedi
1) нареч. kötü, fenaо нём ху́до говоря́т — onun için kötü söylüyorlar
дела́ иду́т ху́до — işler fena gidiyor
2) безл., → сказ. fena(dır)здесь совсе́м не ху́до — burası hiç de fena değil
ему́ вдруг ста́ло ху́до — adam fenalaştı
ху́до ему́ там пришло́сь — orada çok çekti
не то тебе́ ху́до бу́дет! (угроза) — yoksa görürsün gününü!
••ху́д-бе́дно — прост. en az
См. также в других словарях:
yoksa — bağ. 1) Aksi takdirde anlamında kullanılan bir söz Ver diyorum sana yoksa yersin dayağı. M. Ş. Esendal 2) Sayıları, ihtimallerin dışında bir ihtimali bildirmek için kullanılan bir söz Yıllardan ya 41 ya 42 yoksa savaşın biteceğine yakın mı?… … Çağatay Osmanlı Sözlük
varsa ... yoksa ... — başına getirildiği kelimenin her şeyin üstünde tutulduğunu anlatan bir söz Varsa kızı yoksa kızı, oğlunun yüzüne baktığı yok … Çağatay Osmanlı Sözlük
derdin yoksa söylen, borcun yoksa evlen — derdi olmayan kimse önemsiz şeyleri kendisine dert edinerek söylenir, borcu olmayan kimse de evlenirken birçok şey satın almak zorunda kaldığı için borçlanır anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
buğday ekmeğin yoksa buğday dilin de mi yok? — görüştüğün kimseyi ağırlayacak, onun istediklerini yapacak durumda olmayabilirsin ama tatlı dille onun gönlünü hoş edebilirsin anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
işin yoksa şahit ol, paran çoksa kefil ol — tanıklık boş oturan kimselerin, kefillik ise parası çok olan kimselerin işidir anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
Akhak Gwebeom — Infobox Korean name caption = Page from the Akhak Gwebeom depicting a banghyang (metallophone) hangul = 악학궤범 hanja = rr = Akhakgwebeom mr = AkhakkwebŏmThe Akhak Gwebeom , literally musical canon , is a nine volume treatise on music, written in… … Wikipedia
Abdullah Öcalan — Born 4 April 1948 (1948 04 04) (age 63) Ömerli, Şanlıurfa,[1] Turkey … Wikipedia
Nil Karaibrahimgil — Born October 17, 1976 (1976 10 17) (age 35) Origin Turkey Genres Pop rock, Alternative, Dance pop, Rap Occupations … Wikipedia
Goguryeo controversies — The Goguryeo controversies refers to the disputes between China and Korea on the history of Goguryeo, an ancient kingdom located mostly in the present day Northeast China and North Korea. In 2004 this dispute threatened to lead to diplomatic… … Wikipedia
Hande Yener — (7).jpg Nom Makbule Hande Özyener Naissance 12 janvier 1973, Istanbul, Turquie Genre … Wikipédia en Français
Nil Karaibrahimgil — Naissance 17 octobre 1977, Ankara, Turquie Années d activité 1999 aujourd hui Site officiel … Wikipédia en Français