-
1 or else
yoksa -
2 or else
yoksa, aksi halde* * *aksi takdirde* * *(otherwise: He must have missed the train - or else he's ill.) yoksa, ya da -
3 else-rule
yoksa kurali, degilse kurali, olusmama kurali -
4 otherwise
adv. yoksa, bunun dışında, başka, başka türlü, farklı, başkaca, ayrıca, diğer taraftan, başka konuyla————————conj. yoksa, bunun dışında, aksi halde* * *aksi halde* * *1) (in every other way except this: She has a big nose but otherwise she is very good-looking.) bunun dışında2) (doing, thinking etc something else: I am otherwise engaged this evening.) başka şekilde -
5 if you don't mind
mahzuru yoksa., sakıncası yoksa. -
6 if you don't mind
mahzuru yoksa., sakıncası yoksa. -
7 or
ya da, veya, veyahut, yoksa; yoksa -
8 alternatively
-
9 else
adv. başka, ayrıca, ilaveten, başka türlü, başka zaman, yoksa, aksi halde* * *başka* * *[els]adjective, adverb(besides; other than that already mentioned: What else can I do? Can we go anywhere else?; He took someone else's pencil.) başka,...-dan başka- or else -
10 except
adv. dışında————————conj. yoksa, haricinde, olmazsa, başka————————prep. haricinde————————v. hariç tutmak, dışında tutmak, ayırmak, karşı çıkmak, itiraz etmek* * *hariç* * *[ik'sept] 1. preposition(leaving out; not including: They're all here except him; Your essay was good except that it was too long.) hariç,...-den başka2. verb(to leave out or exclude.) hariç/ayrı tutmak- excepted- excepting
- exception
- exceptional
- exceptionally
- except for
- take exception to/at -
11 or
n. altın sarısı* * *veya* * *[o:]1) (used to show an alternative: Is that your book or is it mine?) veya, ya da2) (because if not: Hurry or you'll be late.) yoksa, aksi takdirde•- or so -
12 other
adj. başka, öbür, öteki, sonraki, geçen————————adv. başka türlü, başka biçimde, bundan başka————————n. başkası, diğer, öteki* * *diğer* * *1.1) (adjective, pronoun the second of two: I have lost my other glove; I've got one of my gloves but I can't find the other (one).) diğer, öbür2) (adjective, pronoun those people, things etc not mentioned, present etc; additional: Some of them have arrived - where are the others?; The baby is here and the other children are at school.) diğer(leri), öbür(leri)3) ( adjective (with day, week etc) recently past: I saw him just the other day/morning.) geçen•2. conjunction(or else; if not: Take a taxi - otherwise you'll be late.) yoksa, aksi takdirde- other than
- somehow or other
- someone/something or other
- somewhere or other -
13 trick or treat!
(an expression used by children on Halloween to ``threaten'' people that they will do annoying tricks if they do not get sweets or small presents.) Not: Cadılar Bayramında çocukların tehdidi: 'Hediye ver yoksa karışmam ha!' -
14 can i walk or should i take a taxi
yürüyebilir miyim yoksa taksi mi çağırayımEnglish-Turkish dictionary > can i walk or should i take a taxi
-
15 nisi
conj. olmazsa, yoksa, aksi halde -
16 would you mind
sakıncası var mı, sakıncası yoksa, mümkünse -
17 can i walk or should i take a taxi
yürüyebilir miyim yoksa taksi mi çağırayımEnglish-Turkish dictionary > can i walk or should i take a taxi
-
18 nisi
conj. olmazsa, yoksa, aksi halde -
19 would you mind
sakıncası var mı, sakıncası yoksa, mümkünse -
20 else
baska, daha; yoksa, aksi takdirde
- 1
- 2
См. также в других словарях:
yoksa — bağ. 1) Aksi takdirde anlamında kullanılan bir söz Ver diyorum sana yoksa yersin dayağı. M. Ş. Esendal 2) Sayıları, ihtimallerin dışında bir ihtimali bildirmek için kullanılan bir söz Yıllardan ya 41 ya 42 yoksa savaşın biteceğine yakın mı?… … Çağatay Osmanlı Sözlük
varsa ... yoksa ... — başına getirildiği kelimenin her şeyin üstünde tutulduğunu anlatan bir söz Varsa kızı yoksa kızı, oğlunun yüzüne baktığı yok … Çağatay Osmanlı Sözlük
derdin yoksa söylen, borcun yoksa evlen — derdi olmayan kimse önemsiz şeyleri kendisine dert edinerek söylenir, borcu olmayan kimse de evlenirken birçok şey satın almak zorunda kaldığı için borçlanır anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
buğday ekmeğin yoksa buğday dilin de mi yok? — görüştüğün kimseyi ağırlayacak, onun istediklerini yapacak durumda olmayabilirsin ama tatlı dille onun gönlünü hoş edebilirsin anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
işin yoksa şahit ol, paran çoksa kefil ol — tanıklık boş oturan kimselerin, kefillik ise parası çok olan kimselerin işidir anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
Akhak Gwebeom — Infobox Korean name caption = Page from the Akhak Gwebeom depicting a banghyang (metallophone) hangul = 악학궤범 hanja = rr = Akhakgwebeom mr = AkhakkwebŏmThe Akhak Gwebeom , literally musical canon , is a nine volume treatise on music, written in… … Wikipedia
Abdullah Öcalan — Born 4 April 1948 (1948 04 04) (age 63) Ömerli, Şanlıurfa,[1] Turkey … Wikipedia
Nil Karaibrahimgil — Born October 17, 1976 (1976 10 17) (age 35) Origin Turkey Genres Pop rock, Alternative, Dance pop, Rap Occupations … Wikipedia
Goguryeo controversies — The Goguryeo controversies refers to the disputes between China and Korea on the history of Goguryeo, an ancient kingdom located mostly in the present day Northeast China and North Korea. In 2004 this dispute threatened to lead to diplomatic… … Wikipedia
Hande Yener — (7).jpg Nom Makbule Hande Özyener Naissance 12 janvier 1973, Istanbul, Turquie Genre … Wikipédia en Français
Nil Karaibrahimgil — Naissance 17 octobre 1977, Ankara, Turquie Années d activité 1999 aujourd hui Site officiel … Wikipédia en Français