-
1 yoklamak
-
2 yoklamak
-
3 yoklamak
испы́тывать* * *-i1) осма́тривать, контроли́ровать, проверя́ть; де́лать перекли́чку2) осяза́ть, проверя́ть на о́щупь3) стара́ться поня́ть, узна́ть4) обы́скивать, осма́триватьodaların köşe bucağını yoklamağa başladılar — они́ на́чали в ко́мнатах осма́тривать / обы́скивать все углы́ и закоу́лки
5) спра́виться о ком, прове́дать когоbeni orada bir yoklayın ve sormadan bana gelin — иногда́ навеща́йте меня́ и приходи́те ко мне без приглаше́ния
6) дава́ть знать о себе́ilâç aldığım halde ağrılarım yine beni yokluyor — хотя́ я и принима́ю лека́рства, мои́ боле́зни даю́т о себе́ знать
-
4 yoklamak
барлау -
5 yoklamak
контролировать, проверять, осматриватьİnşaat Mühendisliği ve Mimarlık Türkçe-Rusça Sözlük ve Rus-Türkçe Sözlük > yoklamak
-
6 yoklamak
v. examine, feel, grabble, grope, inspect, look into, search, survey, test* * *inspect -
7 yoklamak
pelandin--------sehîtî kirin -
8 yoklamak
В1) осма́тривать, контроли́ровать; поверя́ть, производи́ть пове́рку; де́лать перекли́чку2) осяза́ть, проверя́ть нао́щупь3) стара́ться поня́ть (узна́ть) -
9 yoklamak
кIэупчIэн/щIэупщIэн, КIЭЛЪЫПЛЪЫН, УПЛЪЭКIУН -
10 yoklamak
уплъэкIун -
11 yoklamak
اجتسجسراجعلمسمس -
12 yoklamak
1. اجتس [اِجْتَسَّ]Anlamı: el ile dokunmak2. جس [جَسَّ]Anlamı: el ile dokunmak3. راجع [راجَعَ]Anlamı: gözden geçirmek4. لمس [لَمَسَ]Anlamı: el ile dokunmak5. مس [مَسَّ]Anlamı: el ile dokunmak -
13 yoklamak
"to examine; to inspect, to look over; to try, to test; to search; to visit (sb)" -
14 yoklamak
"/ı/ 1. to feel, examine, or inspect (something) with one´s fingers. 2. to search; to inspect. 3. to look in on (someone) (in order to see whether or not all is well). 4. to sound (someone) out. 5. to visit (someone). 6. (for an illness, a pain) to recur, reappear; /ı/ (for a pain) to affect or hit (someone) again: Bu bel ağrıları beni gene yokladı. These pains in my back have started up again." -
15 ýoklamak
dodać; dołożyć; kłaść; stawiać; umieścić; umieszczać; wkładać; wprowadzać; wprowadzić; wsadzać; wyrażać; wyrazić -
16 ağzını yoklamak
[стара́ться] незаме́тно вы́ведать -
17 eski defterleri yoklamak
-
18 nabzını yoklamak
прощу́пать чьи-л. наме́рения / за́мыслы -
19 ağız yoklamak
v. take a sounding -
20 cerrah mili ile yoklamak
v. tent
См. также в других словарях:
yoklamak — i 1) El ile dokunarak incelemek Hem kendimi hem etrafımda gördüğüm eşyayı elimle yokladım. R. H. Karay 2) Bakmak, gözden geçirmek, kontrol etmek 3) Durum, bilgi, niyet vb.ni belirlemeye veya anlamaya çalışmak Kalbimi ne zaman yokladımsa ona dair… … Çağatay Osmanlı Sözlük
yoklamak — yükselmek, çıkmak III, 212, 221 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
nabız yoklamak — nabzını yoklamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
nabzını yoklamak — 1) niyetini, düşüncesini, eğilimini anlamaya çalışmak Milletin sesini işitmek, nabzını yoklamak, meselesini ve durumunu kaynakta öğrenmek istiyordu. T. Buğra 2) düşünce, niyet ve eğilimi anlamak için ön araştırma yapmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
hafızayı yoklamak — hatırlamaya çalışmak Hafızamı yokluyorum, bu imza ile karşılaştığım gün, yirmi yılın gerisinde. Y. Z. Ortaç … Çağatay Osmanlı Sözlük
eski defterleri yoklamak (veya karıştırmak) — bir yarar umarak veya başka bir amaçla eski olayları yeniden ele almak … Çağatay Osmanlı Sözlük
ağız aramak (veya yoklamak) — öğrenmek istenilen şeyi söyletecek yolda dil kullanmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
kendini yoklamak — duygu, düşünce ve beden bakımından kontrol etmek Terbiye öğretmenimden öğrendiğim usullerle kendimi uzun uzun yokluyorum. R. N. Güntekin … Çağatay Osmanlı Sözlük
ağzını aramak (veya yoklamak) — ağız aramak Bazı yorumcular karşısındakinin ağzını aramak, gerçek düşüncesini öğrenmek için böyle karamsar görünme yolunu tuttuğunu savunuyorlar. H. Taner … Çağatay Osmanlı Sözlük
arkamak — yoklamak, arayıp taramak, I, 283, 284 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
nabız — is., bzı, tıp, Ar. nabż 1) Kalp atışının sağladığı kan basıncından dolayı atardamarlara ve özellikle bilekteki atardamara parmakla basıldığında duyulan kımıldama 2) mec. Eğilim, düşünce, niyet Birleşik Sözler nabız yoklaması Atasözü, Deyim ve… … Çağatay Osmanlı Sözlük