-
1 наигранный
-
2 притворный
-
3 affektiert
yapmacık -
4 mannered
yapmacik -
5 affectation
yapmacık -
6 bogus
yapmacık -
7 factitious
yapmacık -
8 mannered
yapmacık -
9 stilted
yapmacık -
10 деланный
-
11 вымученный
-
12 фальшиво
yapmacık / cali bir tarzda; riyakârca, ikiyüzlülükle ( лицемерно)она́ фальши́во вскри́кнула — yapmacık bir çığlık kopardı
он пел фальши́во — okurken falso yapıyordu
-
13 θεατρινισμός
yapmacık tavır, yapmacık -
14 phoney
yapmacik, sahte, yapmacik kimse, sahtekâr -
15 жеманно
yapmacık bir edayla; nazlı nazlı -
16 напускной
yapmacık; caliу него́ всё напускно́е — onun tüm davranışları calidir
-
17 affectedness
yapmacık tavır -
18 rose water
yapmacık, sahte, göstermelik, nazlı, ince ruhlu, hassas, santimental* * *gül suyu -
19 lip service
yapmacık saygı, sözde bağlılık -
20 lip service
yapmacık saygı, sözde bağlılık
См. также в других словарях:
yapmacık — sf., ğı İçten olmayan (tavır, davranış, duygu), yapma, yapay, düzme, sahte, suni, zahirî Köylülerden kapma biraz yapmacık bir safiyetle konuşuyordu. S. F. Abasıyanık Birleşik Sözler yapmacık görünümü yapmacık gülüş … Çağatay Osmanlı Sözlük
yapmacık görünümü — is., dbl. Gerçekte yapıldığı hâlde yapılmamış gibi bir izlenim veren görünüm Anlamamış görünmek. Görmezlikten gelmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
yapmacık gülüş — is. İçten olmayan, sahte, yalancı gülüş … Çağatay Osmanlı Sözlük
CA'LİYYAT — Yapmacık hareketler, sahte, düzme hâller … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
CA'LİYYET — Yapmacık (olmak … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
TASANNU' — Yapmacık hareket. Zorla bir şeyi daha iyi göstermeğe çalışmak. Suni hareket … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
artist — is., Fr. artiste 1) Güzel sanatlardan birini meslek edinen kimse, sanatçı, sanatkâr 2) hlk. Eğlence yerlerinde gösteri yapan kimse 3) argo Yapmacık ve abartılı davranan kimse Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller artist gibi … Çağatay Osmanlı Sözlük
doğal — sf. 1) Doğada olan, doğada bulunan 2) Doğada rastlandığı gibi, doğaya uygun olan, doğa güçlerine, kurallarına uyan, tabii, natürel 3) Kendiliğinden olan, insan eliyle yapılmamış, yapay karşıtı Doğal liman. Doğal sınır. 4) Yapmacık olmayan 5)… … Çağatay Osmanlı Sözlük
gelmek — den, e, nsz, ir 1) Bir yere gitmek, ulaşmak, varmak Gurbetten gelmişim yorgunum, hancı. B. S. Erdoğan 2) Geriye dönmek ... adamı Ödemiş ten aldım geldim, her masrafını çektim. N. Cumalı 3) Oturmaya, ziyarete gitmek Dün akşam amcamlar bize geldi.… … Çağatay Osmanlı Sözlük
görünüm — is. Bir şeyin dıştan bakıldığında görünen biçimi, görünme durumu, görünüş, manzara Birleşik Sözler genel görünüm sorulu görünüm geçmiş zaman görünümü gelecek zaman görünümü geniş zaman görünümü … Çağatay Osmanlı Sözlük
gülüş — is. Gülme işi veya biçimi Kalleşliğin binbir çeşidi apaçık görünüyordu bu gülüşte. N. Ataç Birleşik Sözler yapmacık gülüş … Çağatay Osmanlı Sözlük