-
1 yürümek
v. ankle, have a walk, hike, pace, step, step up, toddle, tread, walk* * *walk -
2 yürümek
"to walk; to march; to advance, to make progress" -
3 yürümek
"1. to walk. 2. to march. 3. (for something) to move forward, go forward, go on, advance. 4. to make haste, hurry, go quickly. 5. /a/ (for a tree´s sap) to rise: Dallara su yürümeye başladı. The sap´s begun to rise. 6. (for something) to continue or go on (in a certain manner). 7. (for something) to go well, go as it should. 8. (for interest on money) to accumulate. 9. /a/ (for soldiers) to march on, advance on (a place). 10. /la/ (for a vehicle) to run on, be powered by. 11. (for a machine) to function, work, run. 12. slang to die, pass away. 13. /a/ to go so far as to (do something). 14. (for someone) to resign his job, quit. 15. colloq. (for something) to vanish; (for something) to be stolen, be swiped. 16. /ı/ to walk across, cross. Yürü! Get going!/Get moving! (Allah) yürü ya kulum demiş. colloq. For some reason or other God has seen fit to make him successful and wealthy. " -
4 yürümek istemeyen
adj. balky -
5 yürümek için çok mu uzak
Is it too far to walk -
6 topluca yürümek
march -
7 ayaklarını sürterek yürümek
v. shamble -
8 ayaklarını sürüyerek yürümek
v. scuff -
9 ayağını sürüyerek yürümek
v. trapse, traipse -
10 azametle yürümek
v. flounce, stalk, sweep -
11 ağır adımlarla yürümek
v. clump, stalk, tramp -
12 ağır ağır yürümek
v. potter along -
13 ağır yürümek
v. plod, go at a walk -
14 bacaklarını ayırarak yürümek
v. straddle -
15 badi badi yürümek
v. waddle, shamble, paddle -
16 bata çıka yürümek
v. flounder, wallop -
17 dikkatsizce yürümek
v. jaywalk -
18 doğru yürümek
v. step up to -
19 e yürümek
v. step up to -
20 el yordamı ile yürümek
v. grope about
См. также в других словарях:
yürümek — nsz 1) Adım atarak ilerlemek, gitmek Kafası yerde, kamburunu çıkarmış, yürüyordu. H. Taner 2) e Karada veya suda, herhangi bir yöne doğru sürekli olarak yer değiştirmek Buz dağları güneye yürümüş. 3) Çocuk ayakları üzerinde gezecek duruma gelmek… … Çağatay Osmanlı Sözlük
ağır aksak yürümek (veya gitmek veya ilerlemek) — 1) yavaş olarak, istenilen hızda olmayarak yürümek (gitmek, ilerlemek) Hava ve su kirlenmesine karşı mücadele ağır aksak yürüdü. 2) düzensiz, aralıklı olarak yürümek (gitmek, ilerlemek) … Çağatay Osmanlı Sözlük
aşağı yukarı yürümek — bir baştan bir başa yürümek … Çağatay Osmanlı Sözlük
badi badi yürümek (veya gitmek veya koşmak) — ördek gibi iki yana sallanarak yürümek (gitmek, koşmak) Hani biz bir çayırda arabayla geçerken bir boğa çıkageldi, köylü korkudan nasıl badi badi koşmaya başlamıştı? A. Ş. Hisar … Çağatay Osmanlı Sözlük
dıbır dıbır yürümek — hafif ve düzenli biçimde ses çıkararak yürümek Görevlilerin edalı ve dıbır dıbır yürüyüşleri bir geçit töreni izlenimini verir. S. Birsel … Çağatay Osmanlı Sözlük
tıpış tıpış yürümek — 1) kısa adımlarla çabuk yürümek 2) mec. ister istemez bir yere gitmek veya bir yerden ayrılmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
peşinden yürümek — 1) birinin arkasından yürümek, gitmek 2) mec. bir kimseye her konuda uymak … Çağatay Osmanlı Sözlük
Hakkın rahmetine kavuşmak (veya Hakka kavuşmak veya Hakka yürümek) — ölmek Hüsmen Hakka kavuştu diye mırıldandı. R. H. Karay … Çağatay Osmanlı Sözlük
izinden yürümek — (birinin) birine içten bağlanarak onun başladığı işi aynı anlayışla sürdürmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
geriye yürümek — huk. öncesini kapsamak İptal kararları geriye yürümez. Anayasa … Çağatay Osmanlı Sözlük
alıp yürümek — az zamanda çok ilerlemek, yayılmak, çoğalmak, artmak Bu kasıt tertibi, aramızı bozabilecek bir cinayet davasının alıp yürümesine, dallanıp budaklanmasına yol açtı. Y. K. Karaosmanoğlu … Çağatay Osmanlı Sözlük