-
1 speak up
yüksek sesle konuşmak, sesli söylemek, serbestçe konuşmak, çekinmeden konuşmak* * *açıkça konuş* * *(to speak (more) loudly: Speak up! We can't hear you!) sesini yükseltmek -
2 haut
-
3 haute
1 dimension yüksek [jyc'sec]2 intensité yüksek [jyc'sec]3 intérêt yüksek [jyc'sec]4 hiérarchie yüksek [jyc'sec] -
4 talk up
sesli konuşmak, yüksek sesle konuşmak, övmek, rahat konuşmak, istediğini söylemek -
5 talk up
sesli konuşmak, yüksek sesle konuşmak, övmek, rahat konuşmak, istediğini söylemek -
6 laut
laut [laʊt]I adj1) ( allgemein) sesli; (\lautstark) yüksek sesli;das Radio \lauter stellen radyonun sesini açmak;\laut lesen/denken sesli okumak/düşünmek;mit \lauter Stimme sprechen yüksek sesle konuşmak2) ( lärmerfüllt) gürültülü;es wurden Beschwerden \laut şikâyetler duyulduII präp gereğince, uyarınca, göre (-e) -
7 ჩხარუნი
f.takırdatmak, çatırdatmak, (silahla) yüksek sesle konuşmaki.takırdama -
8 speak up
daha yüksek sesle konusmak -
9 voix
n f1 ses [ses]◊parler à voix basse / haute — alçak / yüksek sesle konuşmak
2 dans un vote oy [oj] -
10 громко
yüksek sesle; hızlı, sesli; gürültüyleгро́мко говори́ть — yüksek sesle / hızlı konuşmak
гро́мко смея́ться — yüksek sesle / sesli gülmek
гро́мко пла́кать — gürültüyle ağlamak
гро́мко храпе́ть — gürültüyle horlamak
чита́й гро́мко! — yüksek sesle oku!
-
11 declaim
yüksek sesle ve el kol hareketleriyle konusmak, söylemek -
12 spout
n. içinden su akan ağız, oluk ağzı, ibrik ucu, fışkıran su, fışkırma, püskürme, balinanın su fışkırtma deliği————————v. fışkırtmak, püskürtmek, ezbere okumak, heyecanla okumak, yüksek sesle okumak, fışkırmak, püskürmek, tumturaklı konuşmak* * *1. fışkır 2. fışkır (v.) 3. fışkırma (n.)* * *1. verb1) (to throw out or be thrown out in a jet: Water spouted from the hole in the tank.) fışkır(t)mak2) (to talk or say (something) loudly and dramatically: He started to spout poetry, of all things!) nutuk çeker gibi konuşmak2. noun1) (the part of a kettle, teapot, jug, water-pipe etc through which the liquid it contains is poured out.) ağız, uç emzik2) (a jet or strong flow (of water etc).) fışkıran sıvı -
13 declaim
v. yüksek sesle okumak, söylev vermek, nutuk çekmek, heyecanlı konuşma yapmak; bağırıp çağırmak* * *nutuk çek* * *[di'kleim](to make (a speech) in an impressive and dramatic manner: She declaimed against immorality.) etkileyici şekilde konuşmak -
14 Stimme
Stimme <-n> ['ʃtımə] f1) (menschliche \Stimme) ses;mit lauter/leiser \Stimme sprechen yüksek/alçak sesle konuşmak;jdn an der \Stimme erkennen birini sesinden tanımak2) ( bei einer Wahl) oy;sich der \Stimme enthalten çekimser kalmak;jdm seine \Stimme geben birine oyunu vermek
См. также в других словарях:
yüksek perdeden konuşmak — 1) yüksek sesle konuşmak 2) meydan okurcasına sert konuşmak 3) yapılması güç şeyleri gerçekleştirebilecekmiş gibi abartmalı konuşmak Güya bütün memleket arkamızda imiş gibi yüksek perdeden konuşmaya başlamıştık. Y. K. Karaosmanoğlu … Çağatay Osmanlı Sözlük
çan çan etmek (veya ötmek veya konuşmak) — yüksek sesle sürekli gevezelik etmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
cırlamak — yüksek sesle konuşmak,bağırmak … Beypazari ağzindan sözcükler
kameti artırmak — 1) yüksek sesle konuşmak 2) ortalığı velveleye vermek … Çağatay Osmanlı Sözlük
car car — zf. Çok ve yüksek sesle, gürültülü bir biçimde (konuşmak) Sabahtan akşama kadar car car konuşur durur … Çağatay Osmanlı Sözlük
çan çan — is. 1) Sürekli ve yüksek sesle edilen gevezelik Bütün gün onun çan çanından bıktım. 2) zf. Çan sesine benzer ses çıkararak Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller … Çağatay Osmanlı Sözlük
dangırdamak — nsz Yüksek sesle, bağıra bağıra konuşmak Dağ deyip dangırdama, dağın sahibi vardır … Çağatay Osmanlı Sözlük