-
1 utanmak
v. be shy, blush, be ashamed, blush with shame, feel shame at, look small, feel small* * *be ashamed -
2 utanmak
to be ashamed (of), to be embarrassed, to blush, to feel cheap, to look small, to feel small -
3 utanmak
1. to be ashamed, feel ashamed. 2. to be shy or bashful. 3. /dan or a/ to feel too ashamed to (do something). 4. /dan or a/ to be too shy to (do something). -
4 utanmamak
v. (neg. form of utanmak) be shy, blush, be ashamed, blush with shame, feel shame at, look small, feel small -
5 saç
",-çı hair (on a person´s head). - ağartmak /da/ to work on (something) for a long time. -ına ak düşmek 1. to begin to go gray, begin to get gray-headed. 2. to be getting on in years. -ın ak mı, kara mı, önüne düşünce görürsün. proverb Don´t bother to ask others about it; you´ll learn it yourself soon enough. -ı başı ağarmak to grow old. -ına başına/sakalına bakmadan (doing something) without considering that such a thing might not befit his gray hairs (his advanced age). -ından başından utanmak to be ashamed to do something disgraceful because of one´s advanced age. -ını başını yolmak to tear one´s hair, beat one´s breast (from grief). - biçimi hairdo, hair style. -ı bitmedik yetim child who is orphaned while he´s yet a tiny baby. - boyası hair dye. -larımı değirmende ağartmadım. colloq. Don´t think that I know nothing about life: I´ve lived a long time and seen a lot. - dökülümü med. baldness, alopecia. -ları iki türlü olmak to get old. -ını kestirmek to have one´s hair cut; /a/ to have (someone) cut one´s hair. - kurutucusu hair drier. - saça (baş başa) gelmek (for women) to begin to fight with each other. - sakal ağartmak /da/ to work on (something) for a long time. - sakal birbirine karışmış (someone) whose hair and beard are long and unkempt; (someone) who looks very unkempt. -ını süpürge etmek /a/ (for a woman) to work hard to serve and please (someone). - teli (a) hair. -ı uzun colloq. (a) woman. -ı uzun aklı kısa colloq. (a) woman. -ını yaptırmak (for a woman) to have her hair done; /a/ to have (someone) do her hair."
См. также в других словарях:
utanmak — utanmak, I, 199, 291bkz: uwutlanmak … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
utanmak — nsz 1) Onursuz sayılacak veya gülünç olacak bir duruma düşmekten üzüntü duymak, korkmak, mahcup olmak Düğün sofrasında kendisinden başka böyle çatal tutanı göremeyince pek utandı. A. Gündüz 2) den Sıkılmak Hayır, edebiyattan değil, karşısında… … Çağatay Osmanlı Sözlük
ar etmek — utanmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
mahcup olmak — utanmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
ir bolmak — utanmak, I, 36 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
edep etmek — utanmak, sıkılmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
hicap duymak (veya etmek) — utanmak Kalem aldın kaşlarını çatmaya / Hicap ettim adın sual etmeye. Dadaloğlu … Çağatay Osmanlı Sözlük
teeddüp etmek — utanmak, sıkılmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
utanç duymak — utanmak Bundan utanç duyuyor, utanılacak pek az şey yapan birisi olarak da gerginleşiyordu. T. Buğra … Çağatay Osmanlı Sözlük
önüne bakmak — utanmak, utancından cevap vermemek Yeni gelen, birkaç dakika sustuktan, önüne baktıktan sonra birdenbire söylenmeye başladı. M. Ş. Esendal … Çağatay Osmanlı Sözlük
yüzü kızarmak — utanmak Boynundan bir kese çıkardı fakat içine bakmadan ani bir fikirle yüzü kızardı. H. E. Adıvar … Çağatay Osmanlı Sözlük