-
1 spall ufak tas parçasi
parçalamak -
2 малый
Турецко-русский словарь и русско-турецкий словарь по строительству и архитектуре > малый
-
3 незначительный
Турецко-русский словарь и русско-турецкий словарь по строительству и архитектуре > незначительный
-
4 ufaq
ufak -
5 bidet
ufak at -
6 exiguous
ufak -
7 balaca
ufak -
8 ufaq
ufak -
9 xırda
ufak -
10 мелкий
ufak* * *1) врз küçük; ufakме́лкие оре́хи — ufak fındık / ceviz
ме́лкие черты́ лица́ — ince yüz çizgileri
ме́лкие предприя́тия — küçük işletmeler
ме́лкая буржуази́я — küçük burjuvazi
ме́лкий чино́вник — küçük / ufak bir memur
ме́лкое воровство́ — ufak hırsızlık
ме́лкие подро́бности — ufak tefek / önemsiz ayrıntılar
2) inceме́лкий песо́к — ince kum
ме́лкий дождь — ahmakıslatan; çişe
3) sığме́лкое о́зеро — sığ göl
ме́лкая таре́лка — düz tabak
4) küçük; aşağılıkу него́ ме́лкая душо́нка — aşağılık bir adamdır
••ме́лкие де́ньги — ufak / bozuk para
-
11 маленький
ufak* * *ма́ленький са́дик — küçücük bir bahçe; ufak bir bahçecik
ма́ленький ребёнок — küçük çocuk
ма́ленький чино́вник — küçük / ufak bir memur
2) (о росте, размере) kısa boylu; boysuz; bodur3) → сущ., м küçük (-ğü), çocuk (-ğu)••ма́ленькая соба́чка до ста́рости щено́к — посл. bodur tavuk her dem piliç
-
12 odds and ends
ufak tefek şeyler, döküntüler, ıvır zıvır* * *ufak tefek şey* * *(small objects etc of different kinds: There were various odds and ends lying about on the table.) ufak tefek şeyler -
13 мелочь
ufak şeyler* * *ж1) собир. ufaklar; ufak tefek şeyler / eşya; öte beri; marya ( о рыбе)из я́блок оста́лась одна́ ме́лочь — elmanın ancak ufağı kaldı
2) собир. ( мелкие деньги) ufaklık; bozuklukя сосчита́л всю ме́лочь: нет и пяти́десяти копе́ек — bozuklukları saydım, elli kapık tutmuyor
3) (ме́лочи) мн. kıvır zıvırзанима́ться ме́лоча́ми — kıvır zıvırla uğraşmak
рассчита́ть всё до ме́лоче́й — herşeyi iğneden ipliğe hesaplamak
-
14 меньший
ufak olanı* * *с ме́ньшим усе́рдием — daha az bir gayretle
3) разг. ( младший) küçük••по ме́ньшей ме́ре — en az / aşağı; en azından
-
15 scatter rug
ufak halı, kilim* * *ufak halı -
16 вак-вак
ufak ufak -
17 вак-төяк
ufak tefek, ayrıntı, teferruat, önemsiz - ufak ayrıntı -
18 pellet
ufak top; saçma tanesi, ufak kursun, misket; topak, yumak -
19 младший
ufak* * *1) ( по возрасту) (daha) küçük; en küçük ( самый младший)2) ( по службе) yardımcı; astмла́дший преподава́тель — öğretim üyesi yardımcısı
3) küçükмла́дшие кла́ссы — küçük sınıflar
-
20 мелкий
ufak, küçük, inceТурецко-русский словарь и русско-турецкий словарь по строительству и архитектуре > мелкий
См. также в других словарях:
ufak — sf., ğı 1) Boyutları normalden küçük Ufak ev. 2) Yaşça daha küçük olan İki ufak çocuk konuşarak Fener e doğru gidiyor. M. Ş. Esendal 3) Makam, derece bakımından geri olan Ufak bir memuriyet de olsa olurdu. O. Kemal 4) mec. Önemsiz, çok az Ufak… … Çağatay Osmanlı Sözlük
ufak ufak — zf. 1) Küçük küçük Ufak ufak ne tatlı heyecanlar geçirdik, şimdi kaybetmiş olmakla beraber daha geniş nefes alıyoruz. R. H. Karay 2) Küçük parçalar durumunda 3) Yavaş yavaş Dışarıda önce tehditkâr bir pembelik belirdi, ufak ufak akşam oluyor. A.… … Çağatay Osmanlı Sözlük
ufak tefek — is., ği 1) Gerekli küçük eşya, araç gereç Üç kat elbisemden, birkaç takım çamaşırımdan ve ufak tefeğimden başka hiçbir şeyim ve hiçbir kimsem yok. P. Safa 2) sf. Büyük yer kaplamayan, küçük 3) sf. Çok gerekli olmayan, önemsiz Atatürk öldüğü zaman … Çağatay Osmanlı Sözlük
ufak — küçük … Beypazari ağzindan sözcükler
ufak çapta — sf. Aslına göre küçük olan … Çağatay Osmanlı Sözlük
ufak para — is. Bozuk para … Çağatay Osmanlı Sözlük
ufak at da civcivler yesin — çok yalan söyleyen veya olayları abartan kişilere inandırıcı olmadığını belirtmek için söylenen bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
un ufak etmek — çok ufak kırıntılar durumuna getirmek, parçalamak O solucanları un ufak eden çocukların hırsına kapılmıştı. T. Buğra … Çağatay Osmanlı Sözlük
un ufak olmak — çok ufak kırıntılar durumuna gelmek, parçalanmak ... bir yer sarsıntısı ile un ufak olan evlerde yaşıyorlardı. M. Ş. Esendal … Çağatay Osmanlı Sözlük
kül ufak olmak — çok küçük parçalara ayrılmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
kül ufak — çok küçük parçacıklara ayrılmış olan … Beypazari ağzindan sözcükler