-
1 ucuz
дешёвый* * *1.1) дешёвый, недорого́й2) перен. лишённый це́нности / ничто́жный; пусто́й2.ucuz bir başarı — незначи́тельное достиже́ние
дёшево, недо́рогоucuza çıkmak — обойти́сь дёшево
ucuza kapatmak — приобрести́ по дешёвке
sudan ucuz — деше́вле воды́
••ucuz sirke baldan tatlıdır — погов. дешёвый у́ксус сла́ще мёда
ucuz etin yahnisi yavan, tatsız olur, ucuzdur vardır illeti, pahalıdır vardır hikmeti — посл. до́рого, да ми́ло, дёшево, да гни́ло
- ucuz kurtulmakucuz alan, pahalı alır — посл. скупо́й пла́тит два́жды
- ucuza gitmek -
2 ucuz
ucuz atlatmak (oder kurtulmak) leichten Kaufes davonkommen;ucuz pahalı ohne auf den Preis zu sehen;-e ucuza çıkmak jemanden wenig kosten -
3 ucuz
"1. cheap, inexpensive, low-priced. 2. easily acquired, easy. 3. cheaply, cheap, on the cheap. -a almak /ı/ to get (something) at a low price, buy (something) cheap. - atlatmak /ı/, - kurtulmak /dan/ to escape from (a tight or dangerous situation) with little or no harm; to get off lightly. -a çıkmak (for something) to cost little to produce: Bu kitap ucuza çıktı. This book cost little to produce. - etin yahnisi tatsız/yavan olur. proverb Cheap goods usually give their buyer little satisfaction. -dur vardır illeti, pahalıdır vardır hikmeti. proverb There are usually sound reasons why a piece of merchandise is priced as it is. -a vermek /ı/ to sell (something) cheaply, sell (something) cheap."
См. также в других словарях:
ucuza çıkmak — yaptırılan bir şey az masrafla elde edilmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
ucuz — sf. 1) Fiyatı yüksek olmayan, pahası az, düşük fiyatlı, pahalı karşıtı Geceleri tiyatroların önünde saatlerce bekleyerek ucuz yerlere yerleşirdik. Y. K. Beyatlı 2) mec. Az emekle elde edilen Biletçi teşekkür etmekten, ben de bu kadar ucuz… … Çağatay Osmanlı Sözlük
