-
1 lay to rest
toprağa vermek, gömmek* * *örtbas et* * *(to bury (someone) in a grave.) gömmek -
2 предавать
несов.; сов. - преда́ть1) ( изменять) ihanet etmekнаро́д по́нял, что его пре́дали — halk ihanete uğradığını anladı
2) (выдавать кого-л.) ele vermek3) (подвергать чему-л.) vermekпредава́ть кого-л. суду́ — mahkemeye vermek
предава́ть что-л. огню́ — ateşe vermek
предава́ть кого-л. земле́ — toprağa vermek
-
3 enterrement
-
4 bury
v. cenazeyi kaldırmak, gömmek, defnetmek, toprağa vermek, daldırmak, örtmek, gizlemek, saklamak* * *göm* * *['beri]1) (to place (a dead body) in a grave, the sea etc.) gömmek, defnetmek2) (to hide (under the ground etc): My socks are buried somewhere in this drawer.) gizlemek, gömmek•- burial- bury the hatchet -
5 inter
pref. arası, arasında, karşılıklı, ortasında, birbirini————————v. gömmek, defnetmek, toprağa vermek* * *göm* * *[in'tə:]past tense, past participle - interred; verb(to bury (a person etc).) gömmek -
6 commit to the ground
v. toprağa vermek, gömmek -
7 commit to the ground
v. toprağa vermek, gömmek -
8 beerdigen
beerdigen* [bə'ʔe:ɐdıgən]vt gömmek, defnetmek, toprağa vermek -
9 beisetzen
-
10 betten
-
11 Erde
Erde ['e:ɐdə] f1. kein pl1) ( Welt) dünya;auf der \Erde dünyada2) ( Boden) yer, zemin, toprak;auf die \Erde fallen yere düşmek;karge \Erde kısır toprak;unter der \Erde yerin altında, toprak altında2. <-n> f1) ( Erdreich) toprak;jdn unter die \Erde bringen ( fam) birini toprağa vermek2) elek toprak -
12 Grab
-
13 Ruhe
Ruhe ['ru:ə] fdie \Ruhe vor dem Sturm fırtınadan önce(ki) sessizlik2) ( Schweigen) susma;\Ruhe bitte! lütfen susun!3) ( Entspannung) dinlenme; (Bett\Ruhe) istirahat;sich zur \Ruhe setzen ( geh) emekliye ayrılmak;angenehme \Ruhe! iyi uykular!, Allah rahatlık versin!;sich zur \Ruhe begeben yatmaya gitmek;sich zur \Ruhe setzen emekliye ayrımak;jdn zur letzten \Ruhe betten ( geh) birini toprağa vermek4) (innere \Ruhe) huzur;jdn nicht zur \Ruhe kommen lassen ( fam) birini rahat bırakmamak, birine rahat vermemek;keine \Ruhe finden ( fam) rahat yüzü görmemek;keine \Ruhe geben ( fam) rahat vermemek;lass mich in \Ruhe! ( fam) beni rahat bırak!;in aller \Ruhe sakin sakin, rahat rahat, huzurla;sich durch nichts aus der \Ruhe bringen lassen hiç rahatını bozmamak;\Ruhe bewahren rahatını bozmamak;immer mit der \Ruhe! sakin ol(un) !;er hat die \Ruhe weg! ( fam) ne kadar rahat adam! -
14 beerdigen
gömmektoprağa vermek -
15 bestatten
defnetmekgömmektoprağa vermek -
16 أرمس
أَرْمَسَ1. gömmekAnlamı: toprağın içine koymak2. defnetmekAnlamı: (ölüyü) gömmek, toprağa vermek -
17 دفن
Iدَفَنَ1. gömmekAnlamı: toprağın içine koymak2. saklamakAnlamı: görünmesine engel olmak3. defnetmekAnlamı: (ölüyü) gömmek, toprağa vermekIIدَفْن1. definAnlamı: (ölüyü) gömme2. kabirAnlamı: mezar, sin -
18 رمس
Iرَمَسَ1. gömmekAnlamı: toprağın içine koymak2. defnetmekAnlamı: (ölüyü) gömmek, toprağa vermekIIرَمْس1. kurganAnlamı: tepe biçiminde mezar2. definAnlamı: (ölüyü) gömme3. kabirAnlamı: mezar, sin4. mezarAnlamı: makber, gömüt5. mezarlıkAnlamı: makber, gömüt6. mozoleAnlamı: büyük, gösterişli gömüt, anıtkabir7. türbeAnlamı: ünlü kimselerin mezarı -
19 قبر
Iقَبَرَ1. kurganAnlamı: tepe biçiminde mezar2. definAnlamı: (ölüyü) gömme3. gömmekAnlamı: toprağın içine koymak4. mozoleAnlamı: büyük, gösterişli gömüt, anıtkabir5. anıtkabirAnlamı: tarihî değeri olan kişilerin mezarı, anıtmezar6. türbeAnlamı: ünlü kimselerin mezarı7. defnetmekAnlamı: (ölüyü) gömmek, toprağa vermekIIقَبْرdefinAnlamı: (ölüyü) gömme -
20 لحد
Iلَحَدَ1. gömmekAnlamı: toprağın içine koymak2. defnetmekAnlamı: (ölüyü) gömmek, toprağa vermekIIلَحْد1. kurganAnlamı: tepe biçiminde mezar2. definAnlamı: (ölüyü) gömme3. kabirAnlamı: mezar, sin4. türbeAnlamı: ünlü kimselerin mezarı
- 1
- 2
См. также в других словарях:
toprağa vermek — ölüyü gömmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
can vermek — 1) ölmek Bir otel odasında tek başına can veren bir insan, herkeste ayrı bir hüzün yaratır. H. Taner 2) ruha güç vermek Bu sözleriniz bana can verdi. 3) canlanmasına yol açmak Bahar toprağa gene can verdi. F. R. Atay 4) bir şeyi çok istemek … Çağatay Osmanlı Sözlük
toprak — is., ğı 1) Yer kabuğunun, toz durumuna gelmiş türlü kütle kırıntılarıyla, çürümüş organik cisimlerden oluşan ve canlılara yaşama ortamı sağlayan yüzey bölümü Kara toprak. Kireçli toprak. Killi toprak. 2) sf. Yer kabuğunun bu bölümünden yapılmış… … Çağatay Osmanlı Sözlük
defnetmek — i, e, der, Ar. defn + T. etmek Ölüyü gömmek, toprağa vermek … Çağatay Osmanlı Sözlük
kulak — 1. is., ğı, anat. 1) Başın her iki yanında bulunan işitme organı Kulaklarımın uğultusu içinde, söylediği lakırtıların hiçbirini duymuyordum. H. C. Yalçın 2) anat. Bu organın, sesleri toplayıp içeriye almaya yarayan dış bölümü Elleriyle… … Çağatay Osmanlı Sözlük
tutmak — i, ar 1) Elde bulundurmak, ele almak Kucağında kundaklı bir çocuk tutuyordu. Ö. Seyfettin 2) Ele geçirmek, yakalamak Evvela bu terbiyesiz köpeği tuttu, bağladı. Ö. Seyfettin 3) Avlamak Dalyan işletiyorum, tuttuğumuz balığı tekrar denize döküyoruz … Çağatay Osmanlı Sözlük