-
1 teklik
\teklik birinci/ikinci/üçüncü kişi erste/zweite/dritte Person Singular -
2 teklik
-
3 teklik
1) единичность2) грам.teklik sayı - единственное число -
4 teklik
озвонч. -ği1) еди́нство2) едини́чность; едини́ца3) грам. еди́нственное число́4) разг. одна́ ли́ра -
5 teklik
n. unity -
6 teklik
-
7 teklik
أحادية -
8 teklik
أحادية [أُحَادِيَّة]Anlamı: tek olma durumu -
9 teklik
1. oneness, uniqueness. 2. colloq. (a) lira. -
10 teklik
tək -
11 число
1) мат. sayı, sanдробное число - kesir sayı2) (день, дата) kün, tarihв первых числах мая - mayısnıñ birinci künleri3) (количество) miqdar, sayıв большом числе - çoq miqdarda4) (состав, ряд) sıra, ara, cümleв том числе - bu cümleden5) грам. sayıединственное число - teklik sayı, teklikв единственном числе - teklikte -
12 Singular
-
13 tək
tek, teklikeşsiz, tek, teklik -
14 уникальность
ж -
15 unity
n. birlik, teklik, bütünlük, beraberlik* * *birlik* * *['ju:nəti]plural - unities; noun1) (the state of being united or in agreement: When will men learn to live in unity with each other?) birlik, bütünlük2) (singleness, or the state of being one complete whole: Unity of design in his pictures is this artist's main aim.) birlik3) (something arranged to form a single complete whole: This play is not a unity, but a series of unconnected scenes.) bütün -
16 أحادية
bireysellik; teklik -
17 birlik
1) единство, союзAvropa Birligi - Европейский Союз2) единица3) купюра в один рубль (гривну, доллар)4) грам. единственное числоср. teklik -
18 единственный
birden bir, yalıñız, yekâneего единственный сын - birden bir oğlu, yekâne oğluединственное число - teklik sayısı -
19 uniqueness
French\ \ unicitéGerman\ \ EindeutigkeitDutch\ \ uniekheidItalian\ \ unicitàSpanish\ \ unicidadCatalan\ \ unicitatPortuguese\ \ unicidadeRomanian\ \ -Danish\ \ entydighedNorwegian\ \ -Swedish\ \ unicitetGreek\ \ μοναδικότηταFinnish\ \ yksikäsitteisyysHungarian\ \ egyediségTurkish\ \ teklikEstonian\ \ unikaalsus; omapäraLithuanian\ \ vienatisSlovenian\ \ -Polish\ \ wyjątkowośćRussian\ \ однозначностьUkrainian\ \ однозначність; єдиністьSerbian\ \ -Icelandic\ \ sérstöðuEuskara\ \ -Farsi\ \ yekta-eePersian-Farsi\ \ یکتاییArabic\ \ التفرديةAfrikaans\ \ uniekheid; eenduidigheidChinese\ \ 唯 一 行 , 单 值 性Korean\ \ 특이성 -
20 birlik
ενότητα, (teklik) μοναδικότητα
- 1
- 2
См. также в других словарях:
teklik — is., ği 1) Tek, bir olma durumu 2) dbl. Kelimelerde bir varlığı veya çekimli fiillerde bir kişiyi bildiren biçim, tekil, müfret, çoğul, çokluk karşıtı: öğrenci y im, ev im, gel di m vb 3) argo Lira Seni satmam çocuğum / Dört yüz bin tekliğe. S. F … Çağatay Osmanlı Sözlük
teklik eki — is., dbl. Tek özellik gösteren ek … Çağatay Osmanlı Sözlük
ben — 1. zm. 1) Teklik birinci kişiyi gösteren söz Bütün sevgileri atıp içimden / Varlığımı yalnız ona verdim ben. A. K. Tecer 2) is., ruh b. Kişiyi öbür varlıklardan ayıran bilinç 3) is., fel. Bir kimsenin kişiliğini oluşturan temel öge, ego Birleşik… … Çağatay Osmanlı Sözlük
biz — 1. zm. 1) Çokluk birinci kişiyi gösteren söz Biz, Türkler, bütün tarihî hayatımızca hürriyet ve istiklale timsal olmuş bir milletiz! Atatürk 2) Bazen teklik birinci kişi zamiri ben yerine kullanılan bir söz Biz kendisini aldığımız zaman vücudu… … Çağatay Osmanlı Sözlük
çokluk — is., ğu 1) Sayı veya ölçü yönünden çok olma durumu, çoğul, kesret, ekseriyet, teklik karşıtı Anayasa değişikliklerinde iptale karar verebilmesi için üçte iki oy çokluğu şarttır. Anayasa 2) Çoğunluk O akşam kibarların geleceğini, smokin hatta… … Çağatay Osmanlı Sözlük
ek — is. 1) Bir şeyin eksiğini tamamlamak için ona katılan parça Yazının ekleri. 2) Bir gazete veya derginin günlük yayımından ayrı ve ücretsiz olarak verdiği parça, ilave Gazetenin haftalık sanat ve edebiyat eki. 3) Sonradan katılan, dikilen,… … Çağatay Osmanlı Sözlük
her — sf., Far. her Teklik adlara tamlayan görevinde getirilerek birer birer olarak, ... in hepsi anlamını veren söz Bir hafta, her gece çalışmak suretiyle hikâyesini bitirdi. H. E. Adıvar Birleşik Sözler her bir her biri hercai her daim her dem … Çağatay Osmanlı Sözlük
kip — is., dbl. 1) Fiillerde belirli bir zamanla birlikte konuşanın, dinleyenin ve hakkında konuşulanın, teklik veya çokluk olarak belirtilmiş biçimi, sıyga 2) fel. Değişebilen, geçici nitelik, san karşıtı Bir maddenin biçimi bir kiptir, ağırlığı ise… … Çağatay Osmanlı Sözlük
müfret — is., di, dbl., esk., Ar. mufred Teklik … Çağatay Osmanlı Sözlük
mütekellim — sf., esk., Ar. mutekellim 1) Söyleyen, konuşan 2) is., dbl. Teklik birinci kişi … Çağatay Osmanlı Sözlük
o — 1. sf. 1) Uzakta olan, hakkında konuşulan kimse veya şeyi belirten bir söz O kış, önceki kışlardan daha az üşüdüm. N. Cumalı 2) zm. Teklik üçüncü kişiyi gösteren bir söz Ben uyandığım zaman o gitmişti. R. H. Karay 3) zm. İki veya daha çok şeyden … Çağatay Osmanlı Sözlük