-
41 sert tırnak
n. soliped -
42 çatal tırnak
n. cloven hoof, cloven foot -
43 buji tırnak aralığı
spark plug gap -
44 et
,-ti 1. flesh. 2. meat. 3. fleshy part of fruit, pulp, sarcocarp. - bağlamak 1. to gain weight. 2. (for a wound) to close. - baltası meat cleaver. - beni a small fatty excrescence on the body. - bezi gland. -i budu yerinde plump. - çalığı botulism. -ine dolgun plump, nicely filled out. -inden et koparmak/kesmek /ın/ to pain, hurt, cause pain (to). -e gömülmek (for a toenail) to become ingrown. - kurdu flyblow, maggot in meat. - lokması a meat dish. -i ne, budu ne? colloq. 1. After all he´s just a child. 2. He´s out of his depth. -i senin, kemiği benim. colloq. Be as rough as you want with him./Don´t spare the rod! (said by a parent to a teacher or master workman). - suyu 1. broth of meat, bouillon, stock. 2. gravy. - tahtası chopping block (for meat). -le tırnak gibi buddy-buddy, closely attached (bosom buddies). - tırnak olmak to become close relatives. - tutmak to gain weight. - tutmamak to stay thin, not to gain weight. - uru wen, fleshy tumor. - yemeği dish of meat. -
45 kesmek
v. cut, break, clip, cease, stop, discontinue, interrupt, disconnect, intersect, abandon, butcher, carve, chop, chop off, close, close down, crop, cut back, cut off, cut out, deaden, dock, drop, dry up, excise, fair, fell, gash, give over, hack, hew--------kesmek (bilgisayar)v. truncate--------kesmek (biryerini)v. nick oneself--------kesmek (iştah vb)v. blunt--------kesmek (kan vb.)v. stanch, staunch--------kesmek (nefes)v. bate--------kesmek (saman vb)v. chaff--------kesmek (tırnak)v. pare--------kesmek (uzunluğuna)v. slit* * *cut -
46 kesmek
"1. /ı/ to cut, cut in two, cut off; to cut down (a tree). 2. /ı/ to slice, cut up. 3. /ı/ to cut, wound by cutting. 4. /ı/ to butcher, slaughter. 5. /ı/ to interrupt; to put an end to, stop. 6. /ı/ to decide on, determine. 7. /ı/ to deduct. 8. /ı/ to turn off, stop the flow of (electricity, gas, water). 9. /ı/ to coin, issue (money). 10. /ı/ to cut (cards). 11. /ı/ to take away, get rid of (pain, fever, thirst). 12. /ı/ to impede, hinder; to block. 13. slang to shut up, cut the cackle. 14. /ı/ slang to cheat, swindle. 15. slang to shoot the bull, talk aimlessly. kesip atmak 1. to make hasty decisions. 2. /ı/ to settle (something) quickly and finally. kesip attığı tırnak olamamak /ın/ colloq. (for someone) to be nothing compared to (someone else). kesip biçmek colloq. to bluster, make idle threats." -
47 çatal
"1. fork (used for eating, serving, etc.). 2. fork, bifurcation. 3. prong; branch of a forked object. 4. pitchfork. 5. forked. 6. (word) which has a double meaning. 7. involved, difficult. 8. cracked (voice). - anahtar a key with two points or edges. - bel digging fork. - bıçak silver, silverware, Brit. cutlery. - çekiç claw hammer. - çutal 1. cracked (voice). 2. very complicated. - görmek to see double. - kazık a difficult business, a complicated affair the outcome of which is doubtful. - matal kaç çatal a children´s game. - sakal forked beard. - tırnak cloven hoof. - tırnaklı cloven-hoofed. - yeri fork, bifurcation."
См. также в других словарях:
tırñak — tırnak. I, 134, 177; II I, 382 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
tırnak — is., ğı, anat. 1) İnsanda ve birçok omurgalı hayvanda parmak uçlarının dış bölümünü örten boynuzsu tabaka Zarfın ucunu tırnağımla yırttım. A. Gündüz 2) Kanca gibi araçların kıvrık yeri 3) den. Gemi demirinin ucundaki yassı parça 4) Ciltçilikte… … Çağatay Osmanlı Sözlük
tırnak takmak — kötülük yapmak için bahane aramak İş karıştırmak için de ilkin belediyeye tırnak takarlar. M. Ş. Esendal … Çağatay Osmanlı Sözlük
tirnak — f. qaranlıq … Klassik Azərbaycan ədəbiyyatında islənən ərəb və fars sözləri lüğəti
tırnak besleyicisi — is. Ojeden önce sürülen, tırnakları besleyen ve kırılmasını önleyen bir ürün … Çağatay Osmanlı Sözlük
tırnak derisi — is., anat. Tırnakların etrafında bulunan ince deri … Çağatay Osmanlı Sözlük
tırnak işareti — is., dbl. Bir metnin içinde başkasından aktarılan yazı veya sözlerin başına ve sonuna konulan noktalama işaretinin adı ( ... ) … Çağatay Osmanlı Sözlük
tırnak kemiği — is., anat. Tırnağı taşıyan parmak ucundaki kemik … Çağatay Osmanlı Sözlük
tırnak makası — is. El ve ayak tırnaklarını kesmeye yarayan araç … Çağatay Osmanlı Sözlük
tırnak yeri — is. Çakı gibi açılıp kapanabilen şeyler üzerine tırnakla kolayca açabilmek için yapılmış kertik … Çağatay Osmanlı Sözlük
tırnak göstermek — korkutmak, gözdağı vermek … Çağatay Osmanlı Sözlük