-
1 نفد
tükenmek -
2 tükənmək
tükenmek -
3 tükənmək
tükenmek -
4 run out
tükenmek, bitmek, suyunu çekmek; (süre) bitmek; -si tükenmek, -siz kalmak -
5 peter out
tükenmek, güçten düşmek, suya düşmek, benzini bitip durmak* * *tüken* * *(to come gradually to an end: As the river dried up our water-supply petered out; Their enthusiasm gradually petered out.) yavaş yavaş sona ermek -
6 бесконечный
sonsuz; bitmez tükenmez* * *1) sonsuzвселе́нная бесконе́чна — evren sonsuzdur
2) (радость и т. п.) sonsuz3) sonu gelmez; bitmez tükenmez, bitmek bilmeyen, bitip tükenmek bilmeyen, ardı arkası kesilmeyenбесконе́чные спо́ры — sonu gelmez tartışmalar
бесконе́чные конфли́кты — ardı arkası kesilmeyen anlaşmazlıklar / çatışmalar
бесконе́чные ду́мы — bitmek tükenmek bilmeyen düşünceler
бесконе́чная доро́га — bitmez tükenmez / bitmek bilmeyen yol
-
7 выводиться
soyu tükenmek; kullanılmaz olmak,tarihe karışmak* * *несов.; сов. - вы́вестись1) ( переставать существовать) soyu tükenmek2) ( выходить из употребления) kullanılmaz olmak; kalkmak; geçmişe karışmak ( об обычаях)4) ( появляться на свет - о птенцах) yumurtadan çıkmak -
8 вымирать
ölmek,soyu tükenmek* * *несов.; сов. - вы́меретьölmek; soyu tükenmek -
9 выходить
iyileştirmek; yetiştirmek; inmek; ayrılmak,çekilmek; olmak,çıkmak; (pencere vb.) açılmak,bakmak,nazır olmak; tükenmek,suyunu çekmek; tüketmek* * *I выход`итьнесов.; сов. - вы́йтивыходить из больни́цы — перен. hastaneden çıkmak
выходить из-за стола́ — masa / sofra başından kalkmak
выходить со ста́нции (о поезде) — перен. (istasyondan) kalkmak
выходить из войны́ — перен. savaştan / harpten çıkmak
вы́йти из кри́зиса — перен. bunalımdan çıkmak
выходить на у́лицу (о массах) — sokağa / dışarı çıkmak; sokaklara dökülmek
выходить в мо́ре — denize çıkmak
выходить в откры́тое мо́ре — denize açılmak
выходить на охо́ту — ava çıkmak
выходить на лов ры́бы — balığa çıkmak
выходить на сце́ну — sahneye çıkmak
выходить на мировы́е ры́нки — dünya pazarlarına açılmak
выходить на рабо́ту — işbaşı yapmak
выходить на телеэкра́ны (о фильме) — ekrana gelmek
вы́шел но́вый журна́л — yeni bir dergi çıktı
две соро́чки из э́того не вы́йдут — bundan iki gömlek çıkmaz
2) (становиться, делаться кем-л.) olmakиз него́ вы́йдет хоро́ший врач — iyi bir doktor olur
челове́ка из него́ не вы́йдет — adam olmaz
геро́й из него́ не вы́йдет — onda kahraman olacak hal yok
выходить победи́телем из чего-л. — galip çıkmak
3) ( получаться) olmak; çıkmakничего́ у него́ не вы́йдет — bir şey başaramaz:
из э́того ничего́ не вы́йдет — bundan bir şey çıkmaz
не вы́йдет! — sökmez!
вы́шло так, как я сказа́л — dediğim çıktı
э́тот сни́мок не вы́шел — bu fotoğraf (iyi) olmadı
сни́мок хорошо́ вы́шел — resim iyi çıktı
как бы чего́ не вы́шло — bir şey olmasın
как же так вы́шло, что... — nasıl oldu da...
4) тк. несов. bakmak; açılmakко́мната выхо́дит о́кнами в сад — odanın pencereleri bahçeye bakar
дверь выхо́дит в коридо́р — kapı koridora açılır
доро́га выхо́дит на шоссе́ — yol şoseye kavuşur / çıkar
5) ( замуж) varmakвыходить за кого-л. — birine varmak
6) тк. сов. ( происходить)...dan olmak, içinden çıkmak / gelmekон вы́шел из крестья́н — köylüdendir, köylü içinden çıkmıştı
он вы́шел из наро́да — halkın içinden yetişmişti
7) ( расходоваться) tükenmek, suyunu çekmek; harcamak, tüketmekу нас вы́шел весь бензи́н — benzinimiz tükendi
у нас выхо́дит мно́го дров — çok odun harcarız
••выходить из берего́в — taşmak
вы́йти из заколдо́ванного круга — kısır döngüden kurtulmak
выходить из себя́ — çileden çıkmak
умо́м он не вы́шел — akıldan yana züğürttür
она́ лицо́м не вы́шла — çehre züğürdüdür
э́та те́ма выхо́дит за ра́мки нашего сообще́ния — bu konu tebliğimizin çerçevesini aşmaktadır
II в`ыходитьна́ша кома́нда вы́шла вперёд — takımımız öne / ileri geçti
сов., см. выхаживать -
10 die out
nesli tükenmek, tükenmek, yavaş yavaş ortadan kalkmak, tükenip gitmek* * *ortadan kaybol* * *(to cease to exist anywhere: The custom died out during the last century.) ortadan kalkmak -
11 run out
dışarı koşmak, akmak, sızmak, bitmek, tükenmek, sona ermek (süre), geçmek, çıkıntı yapmak, dışarı atmak, kovalamak, bitirmek* * *1) ((of a supply) to come to an end: The food has run out.) bitmek, kalmamak2) ((with of) to have no more: We've run out of money.) tükenmek, bitmek -
12 waste away
gittikçe zayıflamak, aşınmak, yıpranmak, tükenmek, aşırı zayıflamak, har vurup harman savurmak* * *(to decay; to lose weight, strength and health etc: He is wasting away because he has a terrible disease.) eriyip bitmek, tükenmek -
13 alle
( zu Ende) bitti, tükendi, kalmadı;\alle sein bitmek, tükenmek, bitmiş [o tükenmiş] olmak, kalmamak;\alle werden ( nahezu verbraucht sein) bitmek [o tükenmek] üzere olmak; ( zur Neige gehen) bitmeye [o tükenmeye] yüz tutmak;es ist \alle bitti, kalmadı;das Benzin ist \alle benzin bitti;ich bin total \alle ( fam) tamamen bittim -
14 исписываться
несов.; сов. - исписа́ться1) (о карандаше и т. п.) yaza yaza tükenmek2) перен. (о писателе, художнике) orijinal bir şey yaratamaz olmak; yapıtları cılızlaşmak -
15 иссякать
несов.; сов. - исся́кнуть1) suyu çekilmek; soğulmakродни́к исся́к — pınar soğuldu
2) tükenmekтерпе́ние его́ исся́кло — sabrı tükendi
э́тот исто́чник не исся́к — bu kaynak kurumadı
у поэ́та исся́кло вдохнове́ние — şairin ilham kaynağı kurudu
-
16 истощаться
-
17 исход
м1) ( выход из положения) çare; çıkar yolэ́то - еди́нственный исхо́д — tek çare bu
2) ( завершение) son; bitim; sonuç (-cu) ( результат)до исхо́да бо́я — savaş bitmeden önce
э́тот гол определи́л исхо́д ма́тча — bu gol maçın sonucunu belirledi
••на исхо́де дня — gün kavuşurken
де́ньги на исхо́де — para tükenmek üzeredir
ле́то на исхо́де — yaz çıkmak üzeredir
си́лы мои́ бы́ли на исхо́де — gücümün sonuna gelmiştim
на исхо́де пя́той мину́ты встре́чи / ма́тча — maçın beşinci dakikası dolarken
-
18 исчезать
kaybolmak,yok olmak* * *несов.; сов. - исче́знуть1) ortadan kalkmak; yok olmak; yok olup gitmek; soyu tükenmek ( вымирать)колёсные парохо́ды исче́зли — çarklı vapurlar ortadan kalktı
2) (ortadan) kaybolmak; kalkmak; zail olmakисчеза́ть из прода́жи / с ры́нка — piyasadan kalkmak
кни́га исче́зла — kitap kayboldu / sır oldu
сомне́ния её исче́зли — şüphesi zail oldu
-
19 конец
son* * *мконе́ц ни́тки — ipliğin ucu
противополо́жный коне́ц коридо́ра — koridorun öte başı
мы шли в са́мом конце́ — biz en arkada yürüyorduk
коне́ц ме́сяца — ayın sonu
коне́ц ле́та — yazın sonu
в конце́ ле́та — yaz biterken
2) (смерть, кончина) sonему́ прихо́дит коне́ц — sonu yaklaşıyor / geliyor
3) разг. yol, mesafeпое́здка в оди́н коне́ц — tek istikamet yolculuğu
пое́здка в о́ба конца́ — gidiş dönüş yolculuğu
••до конца́ — sonuna kadar
говори́ть без конца́ — durmadan konuşmak
из конца́ в коне́ц — bir uçtan bir uca, bir baştan bir başa
в конце́ концо́в — en son, en sonunda
аплодисме́нтам не́ было конца́ — alkış bitmek bilmiyordu
со всех концо́в све́та — dünyanın dört bir bucağından / yanından
на друго́м конце́ све́та — dünyanın öbür ucunda
каза́лось, доро́ге не бу́дет конца́ — yol git git bitmiyordu; yol bitip tükenmek bilmiyordu
э́тому ле́су нет конца́-кра́ю — bu orman uçsuz bucaksız
дава́й запла́тим и де́лу коне́ц! — parayı verelim gitsin!
э́то положе́ние оши́бочно от нача́ла до конца́ — bu tez baştan aşağı yanlıştır
положи́ть коне́ц чему-л. — (bir) son vermek; paydos demek
-
20 нескончаемый
bitmek (tükenmek) bilmeyen; sonsuz
См. также в других словарях:
tükenmek — nsz 1) Bitmek, sona ermek, kalmamak Vaktiyle yaşamış olan büyük musiki ustaları nesillerinin artık tükenmiş olduğu da söylenirdi. A. Ş. Hisar 2) mec. Güçsüzleşmek, bitkinleşmek, yılgınlaşmak İnsan sevdiği birini tükenmiş görmek istemez. O. V.… … Çağatay Osmanlı Sözlük
bitmek tükenmek bilmemek — bir türlü sonu gelmemek, eksilmemek … Çağatay Osmanlı Sözlük
kandilin yağı tükenmek — hayat sona ermek, ölmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
nesli tükenmek — bitmek, tamamen yok olmak, ortadan kalkmak Oralarda nesli tükenmiş sandığımız âşıklar, halkı coşturmak için ozanların kopuzlarını çalıyorlar. O. S. Orhon … Çağatay Osmanlı Sözlük
sabrı taşmak (veya tükenmek) — artık katlanmaz, dayanmaz duruma gelmek, sabrı kalmamak Sabrı tükenmiş olanlardan birkaçı, birden söze başlamak istedilerse de reis izin vermedi. M. Ş. Esendal … Çağatay Osmanlı Sözlük
yüreği tükenmek — bir şeyi anlatmak için çok yorulmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
tükemek — tükenmek, bitmek; yetmek, kifâyet etmek, III, 270 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
MENFED — Tükenmek, yok olup gitmek … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
NEFD — Tükenmek, bitmek. * Geçici ve fâni olmak … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
bitmek — 1. nsz, er 1) Bitki, tüy, saç vb. şeyler çıkıp yetişmek Buğdayla arpadan başka ne biter bu topraklarda? F. R. Atay 2) Beklenmedik zamanda ortaya çıkmak Aynı anda sahnenin her yerinde birden bitiyor, bir şarkıcıdan çok bir göz bağcıya benziyordu.… … Çağatay Osmanlı Sözlük
deve kini — is. Bitip tükenmek bilmeyen kin Bu vaziyeti de görünce büsbütün kızdı, Gülsüm e unutmaz, affetmez bir deve kini bağladı. R. N. Güntekin … Çağatay Osmanlı Sözlük