-
1 soğukluk
1) Nachspeise f, Dessert ntaramıza \soğukluk girdi zwischen uns ist eine Entfremdung eingetreten -
2 soğukluk
-
3 sogukluk
sogukluk nenğ - Anything prepared for the cold -
4 sogukluk
sogukluk nenğ - Anything prepared for the cold -
5 soğukluk
(-ğu)1) хо́лод, сту́жаsoğukluk tekniği — те́хника замора́живания
2) прохла́да, холодо́кsoğukluk vermek — холоди́ть
3) хо́лодность, холодо́к; равноду́шиеsoğukluk yaratmak — создава́ть хо́лодность в отноше́ниях
4) холо́дный десе́рт; прохлади́тельный напи́ток5) предба́нник -
6 soğukluk
озвонч. -ğu1) хо́лод2) десе́рт3) предба́нник4) хо́лодность, холодо́к; равноду́шие -
7 soğukluk
n. cold, coldness, coolness, chilliness, chill, frigidity, frostiness, frost, distance, ill-blood, standoff, apathy, bleakness, inclemency, inhospitality, phlegm, stolidity, wintriness* * *1. chilliness 2. coldness 3. iciness -
8 soğukluk
برودة -
9 soğukluk
برودة [بُرُودَة]Anlamı: soğuk olma durumu -
10 soğukluk
"coldness; chilliness; (cinsel) frigidity; cold sweet, compote" -
11 soğukluk
"1. cold, coldness. 2. chilly manner, cold way of behaving. 3. chill (in relations between people). 4. cool room in a Turkish bath, tepidarium. 5. cold dessert; fruit. 6. (sexual) frigidity." -
12 soğukluk derecesi
Kältegrad m -
13 soğukluk getirmek
v. cast a chill upon, give the chills -
14 cinsel soğukluk
n. frigidity -
15 ara
антра́кт (м) па́уза (ж)* * *1.1) промежу́ток, расстоя́ние (пространство, разделяющее два предмета)okul ile ev arası yüz metre kadar — расстоя́ние от шко́лы до до́ма о́коло ста ме́тров
2) отре́зок вре́мениara ara — вре́мя от вре́мени; по времена́м
arada neler olmadı — за э́то вре́мя чего́ то́лько не произошло́
arada bir — иногда́, и́зредка, вре́мя от вре́мени
aradan — с той поры́, с тех пор, с того́ вре́мени
aradan bir yıl geçti — [с тех пор] прошёл год
arasından — ме́жду ( двумя событиями)
bir ara — [в] одно́ вре́мя, како́е-то вре́мя
bir ara şehirde yoktu — како́е-то вре́мя его́ в го́роде не́ было;
bu arada — в э́то вре́мя, тем вре́менем
o arada — в тот моме́нт
3) переры́в, па́уза; антра́кт; тайм-а́утara almak — спорт. взять тайм-а́ут
ara vermek — прерва́ться, сде́лать переры́в
ara vermeden — беспреры́вно, непреры́вно
4) отноше́ния ( между людьми)araları — их отноше́ния
araları pek iyidir — у них прекра́сные отноше́ния
araları açık — ме́жду ни́ми плохи́е / натя́нутые отноше́ния
aralarını bozmak / açmak — по́ртить отноше́ния, се́ять вражду́, вноси́ть раздо́р
aralarını bulmak — помири́ть кого с кем
Emine ile aralarını bulmaya çalışacağını söyledi — он сказа́л, что попыта́ется помири́ть его́ с Эмине́
arası — его́ отноше́ния
arası açık — он в плохи́х отноше́ниях (с кем-л.)
eviyle arası açık — он не в лада́х со свое́й семьёй
arası / araları açılmak — испо́ртиться - об отноше́ниях
arası hoş / iyi olmak — а) быть в дру́жественных отноше́ниях (с кем-л.); б) получа́ть удово́льствие (от чего-л.)
arası hoş / iyi olmamak — недолю́бливать
araya girmek — а) посре́дничать; б) впу́тываться, вме́шиваться (в дела и т. п.), помеша́ть чему
araya soğukluk girdi — в их отноше́ниях возни́к холодо́к, они́ охладе́ли друг к дру́гу
arayı soğutmak — постепе́нно охладе́ть друг к дру́гу
2.arayı yapmak — помири́ться с кем
находящийся между чем-л.ara kapı — прохо́д, а́рка (между двумя зданиями и т. п.)
ara renk — полуто́н, отли́в
3.ara sokak — переу́лок
в функции служ. имениarasına — в...
kalabalık arasına sokulmak — бро́ситься в толпу́, смеша́ться с толпо́й
arasında — ме́жду, среди́
dostlar arasında — среди́ друзе́й, ме́жду друзья́ми
iki ev arasında — ме́жду двумя́ дома́ми
kalemler arasında — среди́ ру́чек
toplantılar arasında — ме́жду заседа́ниями / собра́ниями
bu yol köy ile orman arasından geçer — э́та доро́га прохо́дит ме́жду дере́вней и ле́сом
parmaklık arasından — че́рез решётку
aramızdan — из нас, из на́шей среды́
aramızdan biri — оди́н из нас
öğrenciler arasından — из числа́ студе́нтов
••- aradan çıkarmak
- aradan çıkmak
- aradan çekilmek
- araya girmek
- araya gitmek
- araya kaynamak
- arada kalmak
- aralarından kara kedi geçmiş
- aralarına kara kedi girmiş
- aralarında dağlar kadar fark var
- araya koymak
- aralarından su sızmaz -
16 etki
\etki (soğukluk için)teşq--------bandor--------karîgerî -
17 girmek
vi1) gehen (-e in)ayrıntıya \girmek ins Detail gehenduşun altına \girmek unter die Dusche gehen2) (içeri \girmek) hineingehen (-e in), eintreten (-e in), betreten (-e) (zorla \girmek) eindringen (-e in)\girmek yasak( tır) ! Betreten verboten!aramıza soğukluk girdi zwischen uns ist eine Entfremdung eingetretenhırsız pencereden eve girdi der Dieb drang durch das Fenster in das Haus einodaya/suya \girmek ins Zimmer/Wasser gehen3) (içine \girmek, sığmak) hineingehen (-e in)4) ( katılmak) beitretencoğrafyadan sınava \girmek in Geographie die Prüfung ablegenderneğe/partiye \girmek einem Verein/einer Partei beitretenbahse \girmek eine Wette eingehen6) biriyle birbirine \girmek mit jdm aneinandergeraten7) kuyruğa \girmek sich anstellensıraya \girmek sich einreihen8) komaya \girmek ins Koma fallen -
18 ara
"1. distance (between two things). 2. time between two events, interval. 3. relations (between people). 4. break (in a game); interlude; intermission. 5. space, spacing. 6. time, point in time. 7. intermediary, intermediate. -da during the intervening time: Pazartesi ve cumartesi günleri gelir; arada hiç gözükmez. He comes on Mondays and Saturdays; on days other than these he´s not to be seen. -dan in the meantime, meanwhile, during the intervening time: Aradan on gün geçmişti. In the meantime ten days had gone by. -sına 1. between. 2. among. -sında 1. between. 2. among. -sından 1. from between. 2. from among. 3. through. -ları açık. They are not on friendly terms./Their friendship is broken. -ları açılmak to be on strained terms. -larını açmak /ın/ to spoil (their) friendship, create a rift (between). -larına almak /ı/ to let (someone) join one´s group. -da bir from time to time, now and then. -larını bozmak /ın/, - bozmak to destroy the friendship (between or among). -ları bozulmak to be on strained terms. - bölge buffer zone. -larını bulmak /ın/, - bulmak to reconcile, settle a dispute (between). -da çıkarmak /ı/ to get (something) done when one has a spare minute, get (something) done in a spare minute, squeeze (something) into one´s schedule (said of a task done while one is in the midst of other work). -dan çıkarmak /ı/ to get (something) done, get (something) over with (so that one can get on with other work). -dan çıkmak 1. (for a pestiferous person) to absent himself/herself, leave. 2. (for a task) to be done, be over with, be finished (so that one can get on with other work). -larında dağlar kadar fark var. colloq. They are as different as black and white./They are as different as chalk and cheese. - devlet buffer state. - duvar partition, dividing wall. -larını düzeltmek /ın/ to reconcile. -sı geçmeden without delay, while the situation is still fresh. -larına girmek /ın/ to work to reconcile (two people or two parties). -ya girmek 1. to work to reconcile two people. 2. (for something unexpected) to interfere suddenly with the work in hand. -ya gitmek 1. to go to waste. 2. to be lost in the confusion. -sı hoş olmamak /la/ 1. to be on bad terms with. 2. to dislike (something). -da kalmak to suffer for mixing in a dispute between others; to be caught in the middle in an argument. -larında kan olmak to have a blood feud (between). - kapı communicating door. -larından kara kedi geçmek/-larına kara kedi girmek to be cross with each other. - kararı provisional decision (of a court). -larına karışmak /ın/ to mix (with). -larında karlı dağlar olmak to be far apart, be very different. -da kaynamak to pass unnoticed, get lost in the shuffle. -ya koymak /ı/ to ask (a third person) to mediate. - limanı port of call. - mal semifinished goods. - seçim by-election. - sıra/-da sırada now and then, from time to time, occasionally. -ya soğukluk girmek to have a coolness arise in a friendship. -sı soğumak /ın/ to lose its importance with the passage of time. -sını soğutmak /ın/ to delay (a thing so that it is forgotten). -yı soğutmak (for a friendship) to cool off. -larından su sızmamak to be very close friends. - vermeden/vermeksizin continuously. - vermek /a/ to take a break (from), stop doing (something) for a while. -ya vermek /ı/ to waste. -ları yağ bal olmak to be intimate friends. -yı yapmak 1. to become friends again, make up. 2. to reconcile friends who have quarreled."
См. также в других словарях:
sogukluk — için hazırlanmış I, 503 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
soğukluk — is., ğu 1) Soğuk olma durumu, soğuk bir etki yapan şeyin özelliği, bürudet Yatağımın içinde bu takır takır tahtaların soğukluğunu, sertliğini duyar gibi olurdum. A. Ş. Hisar 2) Yemeğin sonunda yenen meyve, hoşaf, komposto vb. şeyler 3) Hamamlarda … Çağatay Osmanlı Sözlük
soğukluk — 1. yemek sonu veya sohbet arası yenen meyveler 2. havanın sıcak olmayan kısmı … Beypazari ağzindan sözcükler
araya soğukluk girmek — dostluk bağı gevşemek Hiç cevap vermedi, ağlamaya başladı ama aramıza soğukluk girdi. R. Erduran … Çağatay Osmanlı Sözlük
SABBARE — Soğukluk … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
ŞEBEM — Soğukluk … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
BÜRUDET — Soğukluk. Soğuk olmak. Hararetsizlik. * Mc: Münasebetteki soğukluk. Münaferet. Muhasama … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
MEBRADE — Soğukluk. * Soğukluk verecek zaman ve mekan … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
uwa — soğukluk olarak yenen bir çeşit şekerli pirinç yem egi I, 90bkz: uva … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
KARRE — Soğukluk, soğuk … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
Turkish bath — The Turkish bath ( tr. hamam; from ar. حمّام, ArabDIN|ḥammām ) is the Middle Eastern variant of a steam bath, which can be categorized as a wet relative of the sauna. They have played an important role in cultures of the Middle East, serving as… … Wikipedia