-
1 sonuca varmak
v. decide, reason, amount, make inferences -
2 áynı sonuca varmak
-
3 parçaları birleştirip sonuca varmak
v. reconstituteTurkish-English dictionary > parçaları birleştirip sonuca varmak
-
4 düşünmek
1. اجتلى [اِجْتَلَى]2. افتكر [اِفْتَكَرَ]3. تدبر [تَدَبَّرَ]4. تفكر [تَفَكَّرَ] -
5 aboutir
v i1 dans un lieu götürmek◊Ce chemin aboutit dans une allée / à la rivière — Bu yol nehre götürür.
2 à un résultat sonuca varmak◊Les négociations ont finalement abouti. — Müzakereler nihayet tamamlandı.
-
6 áynı
одина́ковый* * *тот же са́мый; то́чно тако́й же, тожде́ственный, иденти́чныйbiz de áynı yoldan geldik — и мы прие́хали то́й же доро́гой
••- áynı derecede
- áynı kapıya çıkmak
- áynı sonuca varmak
- áynı şekilde
- áynı telden çalmak
- áynı yolun yolcusu -
7 áynı kapıya çıkmak
= áynı sonuca varmak прийти́ к тому́ же результа́ту -
8 sonuç
заключе́ние (с) результа́т (м) сле́дствие (с)* * *озвонч. -cu1) результа́т, ито́гsonuç almak — доби́ться результа́та
sonuç vermek — дава́ть результа́т
beklenen sonucu vermemek — не дать ожида́емого результа́та
2) вы́вод, заключе́ниеsonuca varmak — прийти́ к вы́воду / заключе́нию
-
9 amount
n. miktar, tutar, toplam, değer, önem————————v. toplama ulaşmak, sonuca varmak; eşit olmak; anlamına gelmek; ifade etmek* * *miktar* * *1. verb( with to)1) (to add up to: The bill amounted to $15.) tutmak2) (to be equal to: Borrowing money and not returning it amounts to stealing.) eşdeğer olmak2. noun(a quantity, especially of money: a large amount of money in the bank.) miktar (sayılamıyan isimler için kullanılır) -
10 decide
v. karar vermek, kararlaştırmak, karar verdirmek, karar vermesini sağlamak; belirlemek; hüküm vermek; sonuca varmak; azmetmek* * *karar ver* * *1) (to (cause to) make up one's mind: I have decided to retire; What decided you against going?) karar vermek2) (to settle or make the result (of something) etc certain: The last goal decided the match.) belirlemek -
11 deduce
v. anlamak; sonuç çıkarmak; gelişimini izlemek* * *1. anla 2. ortaya çıkar* * *[di'dju:s](to work out from facts one knows or guesses: From the height of the sun I deduced that it was about ten o'clock.) sonuç çıkarmak, sonuca varmak1) (the act of deducing.) indirme, çıkarma
2) (something that has been deduced: Is this deduction accurate?) indirim, kesinti
-
12 draw a conclusion from
(to come to a conclusion after thinking about (what one has learned): Don't draw any hasty conclusions from what I've said!) bir sonuca varmak -
13 reconstitute
v. yeniden oluşturmak, yeniden kurmak, yeniden düzenlemek, parçaları birleştirip sonuca varmak, sulandırmak, su katmak* * *yeniden yapılandır* * *[ri:'konstitju:t](to put or change (something) back to its original form eg by adding liquid: to reconstitute dried milk.) yeniden oluşturmak -
14 reason
n. sebep, neden, gerekçe, sağduyu, akıl, hikmet, mantık, us, insaf, adalet————————v. muhakeme etmek, usavurmak, uslamlamak, düşünmek, sonuç çıkarmak, sonuca varmak, mantıklı davranmak, ikna etmeye çalışmak, düşünüp taşınmak, etraflıca düşünmek, kanıtlamaya çalışmak, çözmek, bulmak, konuşmak, görüşmek* * *1. akıl yürüt (v.) 2. sebep (n.) -
15 make inferences
v. sonuç çıkarmak, sonuca varmak -
16 make inferences
v. sonuç çıkarmak, sonuca varmak -
17 aynı
а тот же са́мый, то́чно тако́й же, одина́ковый, тожде́ственный, иденти́чныйçıkmak, aynı sonuca varmak — прийти́ к тому́ же результа́ту
aynı suretle — то́чно таки́м же о́бразом, то́чно так же
-
18 απολήγω
bir sonuca varmak -
19 καταλήγω
bitirmek, sonuca varmak -
20 συμπεραίνω
bir sonuca varmak, sonucu çıkarmak, anlamak
- 1
- 2
См. также в других словарях:
yargıya varmak — karşılaştırma ve değerlendirme yaparak bir sonuca ulaşmak, anlam vermek … Çağatay Osmanlı Sözlük
yargılamak — i 1) Yargıç, bir karara varmak için davalı ile davacıyı dinleyerek sonuca varmak 2) mec. Herhangi bir kimse, şey, konu vb.yle ilgili olumlu veya olumsuz görüş belirtmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
çare — is., Far. çāre 1) Bir sonuca varmak, ortadaki engelleri kaldırmak için tutulması gereken yol, çıkar yol, çözüm yolu Sonra aklına daha emin bir çare gelmiş gibi ters yüzü geri döndü. Y. K. Karaosmanoğlu 2) Tedavi yolu, deva Birleşik Sözler hal… … Çağatay Osmanlı Sözlük
düşünmek — i 1) Aklından geçirmek, göz önüne getirmek Ezberi düşünmekten, söylediklerimizin anlamını düşünmezdik. Ç. Altan 2) de Bir sonuca varmak amacıyla bilgileri incelemek, karşılaştırmak ve aradaki ilgilerden yararlanarak düşünce üretmek, zihinsel… … Çağatay Osmanlı Sözlük
derleyip toplamak (veya toparlamak) — dağınık olan şeyleri bir araya getirip düzenlemek, düzene sokmak Söylediklerini derleyip toparlamak, bir sonuca varmak işi okuyucusuna düşüyor. N. Cumalı Selim çekinerek girdi. Filiz dikişini derleyip topladı, yer gösterdi. O. Rifat … Çağatay Osmanlı Sözlük
istidlal etmek — kanıtlara dayanarak bir sonuca varmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
aynı kapıya çıkmak — sonuç bakımından fark etmemek, aynı sonuca varmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
hesap etmek — 1) bir işin kazancıyla giderini karşılaştırarak bir sonuca varmak 2) düşünmek, tasarlamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
arpa boyu kadar gitmek (veya yol almak) — (bir) pek az ilerlemek Tartışmadan beklenen olumlu ve yapıcı sonuca varmak söz konusu olunca orada bir arpa boyu yol alamıyoruz. H. Taner … Çağatay Osmanlı Sözlük
ikisi bir kapıya çıkmak — aynı sonuca varmak, aynı sonucu doğurmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
bir kapıya çıkmak — aynı sonuca varmak … Çağatay Osmanlı Sözlük