-
1 απεργάζομαι
sonuçlandırmak, yapıp bitirmek, halletmek -
2 erledigen
sonuçlandırmaktamamlamakyerine getırmek -
3 finalize
sonuçlandirmak, bitirmek -
4 завершать
tamamlamak,sona erdirmek,sonuçlandırmak* * *несов.; сов. - заверши́тьtamamlamak; sona erdirmek; sonuçlandırmak -
5 разыгрывать
несов.; сов. - разыгра́ть1) oynamak; icra etmek ( исполнить - о музыкальном произведении)он бы́стро разыгра́л дебю́т — шахм. açılış hamlelerini çabuklukla oynadı
он ма́стерски разыгра́л э́ту па́ртию в ша́хматы — bu satranç partisini ustalıkla sonuçlandırdı
3) ( в лотерею) koymakчто бу́дет разы́грано в вещеву́ю лотере́ю? — eşya piyangosuna neler konacak?
4) (изображать собой кого-что-л.) taslamakне разы́грывай из себя́ геро́я! — yiğitlik taslama!
5) разг. ( одурачивать) oyun etmek / oynamak; işletmek••разыгра́ть фарс — oyun sahnelemek, senaryo sergilemek
-
6 accomplish
v. başarmak, sonuçlandırmak, yapmak, yerine getirmek, üstesinden gelmek; almak (yol, zaman)* * *1. başar 2. sonuçlandır* * *(to complete (something) successfully: Have you accomplished your task?) başarmak- accomplishment -
7 conclude
v. bitirmek, sonuçlandırmak, anlaşma yapmak, sonuç çıkarmak, karara varmak, bitmek, sonuçlanmak* * *1. bitir 2. sonuca var* * *[kən'klu:d]1) (to come or bring to an end: to conclude a meeting; He concluded by thanking everyone.) sona ermek, bitmek2) (to come to believe: We concluded that you weren't coming.) sonucuna varmak•- conclusive
- conclusively
- conclusiveness -
8 get through
bitirmek, geçirmek, başarmak, geçmek, harcayıp bitirmek, sonuçlandırmak* * *ulaş* * *1) (to finish (work etc): We got through a lot of work today.) bitirmek2) (to pass (an examination).) geçmek3) (to arrive, usually with some difficulty: The food got through to the fort despite the enemy's attempts to stop it.) ulaşmak4) (to make oneself understood: I just can't get through to her any more.) anlatabilmek -
9 snuff out
söndürmek, bitirmek, sonuçlandırmak* * *söndür* * *1) (to extinguish the flame of (a candle etc): He snuffed out the candle by squeezing the wick between his thumb and forefinger.) söndürmek2) (to (cause to) come to a sudden end: Opposition was quickly snuffed out.) birden sona ermek -
10 finalize
v. sonuçlandırmak, tamamlamak* * *sonuçlandır -
11 leave off
salıvermek, dinmek, giymemek, takmamak, sonuçlandırmak, bitirmek, bırakmak, vazgeçmek, sona ermek, bitmek* * *hariç tut -
12 be in at the death
girişimi sonuçlandırmak -
13 bring to an issue
v. sonuçlandırmak -
14 put a period to
nokta koymak, sonuçlandırmak -
15 be in at the death
girişimi sonuçlandırmak -
16 bring to an issue
v. sonuçlandırmak -
17 put a period to
nokta koymak, sonuçlandırmak -
18 erledigen
erledigen <o -ge-, h>1. v/t tamamlamak, yapmak, sonuçlandırmak; Angelegenheit, Problem halletmek, çözmek;2. v/r: sich erledigen Angelegenheit hallolmak -
19 нәтиҗә ясау
sona erdirmek, sonuçlandırmak -
20 Abschluss
zum \Abschluss kommen sonuna gelmek;etw zum \Abschluss bringen bir şeyi bitirmek [o sonuna getirmek], bir şeyi sonuçlandırmak;kurz vor dem \Abschluss stehen son safhasına gelmek2) ( Vereinbarung) anlaşma, kararlaştırma; (Vertrags\Abschluss) akdedilme, yapılma;mit jdm zum \Abschluss kommen biriyle anlaşmak [o kararlaştırmak];\Abschluss eines Vertrages bir sözleşmenin yapılması [o akdedilmesi]4) ( Verschluss) kapak, tıkaç
- 1
- 2
См. также в других словарях:
sonuçlandırmak — i Sonuca ulaştırmak, bitirmek, neticelendirmek, intaç etmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
intaç etmek — sonuçlandırmak, bitirmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
bağıtlamak — i Bağıtla sonuçlandırmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
bitirmek — i 1) Bitmesini sağlamak, sona erdirmek, tüketmek, tamamlamak, sonuçlandırmak Bu işi sonuna kadar bitirmek lazım. P. Safa 2) Güçsüz düşürmek, bitkin duruma getirmek, yormak Onu en çok bitiren Filistin, Irak cepheleri oldu. A. Gündüz 3) Onulmaz… … Çağatay Osmanlı Sözlük
fasletmek — i, der, esk., Ar. faṣl + T. etmek 1) Ayırmak, bölmek 2) Çözmek, sonuçlandırmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
işlem — is. 1) Bir işi sonuçlandırmak için yapılan iş veya uygulamaların hepsi, muamele, muamelat 2) ekon. Nakit veya menkul değerleri kullanarak alım satım, takas, borçlanma vb. piyasa hareketi 3) kim. Madde üzerinde her türlü değişim yapma işi, muamele … Çağatay Osmanlı Sözlük
neticelendirmek — i Sonuçlandırmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
sinerji — is., Fr. synergie 1) Bir sonuca katkısı olabilecek birkaç etkenin belirli bir etkileşim sonucunda elde ettiği ortak güç 2) Bir işi yapmak ve sonuçlandırmak için varılan ortak istek, güç 3) Görevdaşlık Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller sinerji… … Çağatay Osmanlı Sözlük
sonlamak — i Bitirmek, sonuçlandırmak, sona erdirmek, noktalamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
sonuçlamak — i 1) Sonuca ulaştırmak, sonuçlandırmak, bitirmek Bu konuşmayı artık sonuçlayalım. 2) Sonuç vermek 3) Yol açmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
sonuçlandırma — is. Sonuçlandırmak işi, neticelendirme … Çağatay Osmanlı Sözlük