-
1 saldırmak
-
2 saldırmak
saldırmak -e angreifen A (a CHEM); z.B. Hund loslassen, hetzen (auf A); losstürzen (auf A); MAR unter Segel gehen -
3 saldırmak
v. attack, jump on, rush, fly at, run at, thrust, lash into, aggress, assail, assault, ride atilt at smb., run atilt at smb., charge, come at, come down on, come for, come on, come upon, make a dash, descend, fall on, fly out at smb., go at--------saldırmak (dışarıya)v. sally out--------saldırmak (kuş)v. swoop, swoop on, swoop down* * *attack -
4 saldırmak
набра́сываться напада́ть наступа́ть* * *-e1) набра́сываться, напада́ть; соверша́ть агре́ссию2) мор. выбира́ться на ве́тер3) хим. разъеда́тьasitler madenleri saldırır — кисло́ты разъеда́ют мета́ллы
-
5 saldırmak
daberizîn--------dadiberizand--------dadiberize--------gurmîn--------rabezîn--------êrîş kirin--------êrîşkirin -
6 saldırmak
Hücum etmək; atılmaq -
7 saldırmak
atakować; nacierać; napadać; napaść -
8 saldırmak
Д броса́ться, кида́ться, устремля́ться, набра́сываться; напада́ть; соверша́ть агре́ссию -
9 saldirmak
(atak/baskın yapmak; çullanmak) ебгъэрыкIон/ ебгъэрыкIуэн, ИЛЪЫН, теон/ теуэн, ТЕБЭНЭН, ЗЕДЗЫН, ЗЫТЕДЗЭН, ебгъэрыон/ ебгъэрыуэн -
10 saldırmak
тебэнэн, теон, пыбэнэн, тебанэ, ебэнын -
11 saldırmak
اعتسفتجاوزتعدىتهجمظلمعسفغبنهجم -
12 saldırmak
1. اعتسف [اِعْتَسَفَ]2. تجاوز [تَجَاوَزَ]3. تعدى [تَعَدَّى]4. تهجم [تَهَجَّمَ]5. ظلم [ظَلَمَ]6. عسف [عَسَفَ]7. غبن [غَبَنَ]8. هجم [هَجَمَ] -
13 saldırmak
"to attack, to assault, to assail, to charge, to go at sb, to go for sb, to come at sb, to set on sb, to set about sb; to set sb/sth on sb; to attack, to act on" -
14 saldırmak
"1. /a/ to attack, assail, assault (someone, something); to rush; to charge, charge at; to hurl oneself/itself against/upon. 2. /a/ chem. to act on; to dissolve. 3. /ı, a/ to cause (something, someone) to attack (something, someone)." -
15 saldırmak
cummaq, hücum etmək, təcavüz etməkcummaq, hücum etmək -
16 saldırmak
napadat; napadnout; přepadnout; útočit; vpadnout; zachvátit; zaútočit -
17 hükümet izniyle düşman gemiye saldırmak
hükümet izniyle düşman gemiye saldırmak (tic. gemi)v. privateerTurkish-English dictionary > hükümet izniyle düşman gemiye saldırmak
-
18 aç kurt gibi saldırmak
-
19 aniden saldırmak
v. dart at smb. -
20 arkadan saldırmak
v. take in the rear
См. также в других словарях:
saldırmak — e 1) Bir kimseye veya bir şeye karşı saldırı yöneltmek, zarar verici bir davranışta bulunmak, hücum etmek Bugün şu dakikada onlar hâlâ düşmana saldırıyorlardı. H. C. Yalçın 2) Bir şey veya kimse üzerine saldırı yapılmasına sebep olmak 3) den Gemi … Çağatay Osmanlı Sözlük
aç kurt gibi (yemek veya üşüşmek veya saldırmak) — büyük bir istekle … Çağatay Osmanlı Sözlük
üzerine yürümek — saldırmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
hücum etmek — saldırmak Küçük bir çakı ile üzerime hücum etti. S. F. Abasıyanık … Çağatay Osmanlı Sözlük
taarruz etmek — saldırmak Taarruz etsek de bir fayda yok belki tehlike var … Çağatay Osmanlı Sözlük
kılıç çekmek — saldırmak veya selamlamak amacıyla kılıcı kınından çıkarmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
kawçımak — saldırmak, üstüne du;mek III, 276bkz: kafç ıtmak … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
kem(i)şmek — saldırmak, çıkarmak, atmak, sürmek; bir ;eyi çıkarıp atmak I, 309, 441, 472; II, 112, 115 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
pusu — is. 1) Birine saldırmak için saklanarak beklenilen yer 2) Birine saldırmak için hazırlanma durumu Pencerenin kenarında pusuda bekleyen Sipsi, sinsice pencereye yaklaşır. H. Taner Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller pusu kurmak pusuya düşmek pusuya … Çağatay Osmanlı Sözlük
sarmak — i, ar 1) Çevresini çevirmek, çepeçevre dolanmak, çevrelemek 2) Kuşatmak, çevirmek, ihata etmek Ordu düşmanı sardı. 3) Dolayında yer almak 4) Yayılıp etkisi altına almak, kaplamak Kültür düşüklüğündeki çöküş, yaygın bir hastalık gibi sarar toplumu … Çağatay Osmanlı Sözlük
silah — is., Ar. silāḥ 1) Savunmak veya saldırmak amacıyla kullanılan araç 2) mec. Savunmak veya saldırmak için kullanılan nesne, etken araç 3) mec. Bir konuda etkili her şey Bir maddi menfaate dayanmayan meselelerde rica ve niyaz en kuvvetli bir… … Çağatay Osmanlı Sözlük