-
1 изувеченный
-
2 изуродованный
-
3 искалеченный
-
4 калека
-
5 порочный
1) ( о человеке) ahlaksız, ahlakı bozukпоро́чное поведе́ние — ahlaka aykırı gidiş
2) ( неправильный) sakat, yanlış, kusurluв ко́рне поро́чное утвержде́ние — temelden sakat bir iddia
поро́чная пра́ктика — sakat / yanlış bir uygulama
••вы́йти из поро́чного кру́га — kısır döngüden çıkmak
-
6 вести
getirmek,götürmek; sürmek (araba),yönetmek (araba/uçak); gezdirmek; döşemek; gitmek (yol),çıkmak (yol); yol açmak,neden olmak; önde olmak; yönetmek; yürütmek,sürdürmek* * *1) getirmek; götürmekвести́ дете́й на прогулку — çocukları gezmeye götürmek
он ведёт сюда́ пять челове́к — ardına beş kişi takmış geliyor
куда́ ты нас ведёшь? — bizi nereye götürüyorsun?
вести́ ма́ссы за собо́й — yığınları peşinden sürüklemek
вести́ к побе́де — zafere götürmek
вести́ от побе́ды к побе́де — zaferden zafere koşturmak
2) sürmek; yönetmekвести́ маши́ну — arabayı sürmek / yönetmek
вести́ самолёт — uçağı yönetmek
3) gezdirmekвести́ утюго́м по тка́ни — ütüyü kumaşın üstünde gezdirmek
4) döşemekвести́ желе́зную дорогу — demiryolu döşemek
5) gitmek; açılmakдоро́га ведёт в лес — yol ormana gider / ulaştırır
у́лица ведёт к мо́рю — sokak denize çıkar
следы́ вели́ в лес — izin yönü ormanın içine gidiyordu
следы́ вели́ в... — перен. izler...a uzanıyordu
6) перен. yol açmak, neden olmak; vardırmakвести́ к во́йнам — savaşlara yol açmak
вести́ к непра́вильным вы́водам — sakat sonuçlara götürmek / neden olmak
7) önde olmak; önde götürmekвести́ го́нку — спорт. yarışı önde götürmek
"Дина́мо" ведёт со счётом 2-0 — Dinamo 2-0 öndedir
8) перен. yönetmekвести́ семина́р — semineri yönetmek
вести́ уро́ки хи́мии — kimya dersleri vermek
продолжа́ть вести́ уро́к — dersini sürdürmek
вести́ собра́ние — toplantıya başkanlık etmek
вести́ програ́мму (на телевидении) — programı sunmak
вести́ переда́чи на (радио) — yayın yapmak
9) yürütmek; sürdürmek; yapmakвести́ борьбу́ — savaşım / mücadele yürütmek / yapmak
вести́ войну́ — savaşı sürdürmek
вести́ перегово́ры — görüşmeler yapmak
вести́ перепи́ску — yazışmak
вести́ ого́нь — ateş etmek
вести́ приготовле́ния к чему-л. — bir şeye hazırlıklar yapmak
вести́ повседне́вную рабо́ту с ма́ссами — yığınlar arasında günlük çalışma yapmak / yürütmek
10) (протокол, дневник и т. п.) tutmak••вести́ мяч спорт. — top sürmek
вести́ жизнь, вести́ о́браз жи́зни — bir hayat sürmek
я к э́тому и веду́ (речь) — sözü oraya götürüyorum zaten
вести́ себя́ как... —... gibi davranmak
он вёл себя́ как шко́льник — okul öğrencisi gibi davrandı
-
7 инвалид
-
8 искалечить
сов.sakat etmek; sakatlamak -
9 калечить
несов.; сов. - искале́чить1) sakat etmek; sakatlamak2) перен. mahvetmek; bozmak -
10 коверкать
1) bozmak; berbat etmek; benzetmek; sakat etmekмаши́на вся искове́ркана — araba hurdahaş oldu
2) ( нравственно) ahlakını bozmak3) ( извращать) çarpıtmak; değşirmek4) в соч.кове́ркать неме́цкий язы́к — Almancayı bozuk berbat konuşmak
кове́ркать слова́ — kelimeleri bozuk berbat söylemek
-
11 корень
kök* * *м, врзкла́ссовые ко́рни чего-л. — bir şeyin sınıfsal kökenleri / kökleri
ко́рень де́рева — ağacın kökü
ко́рень мозо́ли — nasırın kökü
сруби́ть де́рево под ко́рень — ağacı dibinden kesmek
полива́ть что-л. под ко́рень — bir şeyin dibine (su) dökmek
••в ко́рне отли́чный от чего-л. — bir şeyden temelden farklı
в ко́рне поро́чная / оши́бочная пра́ктика — temelinden sakat bir uygulama
в ко́рне измени́ть что-л. — kökünden değiştirmek
вы́рвать что-л. с ко́рнем — bir şeyin kökünü kurutmak / kazımak;
(по)красне́ть до ко́рне́й воло́с — gözlerinin içine kadar kızarmak
пусти́ть (глубо́кие) ко́рни — (derin) kökler salmak
-
12 травма
sakatlık; travma* * *жtravma, sakatlıkспортсме́н перенёс тра́вму — sporcu bir sakatlık geçirmişti
у него́ тра́вма ноги́ — o, ayağından sakat
он получи́л тра́вму руки́ и не смог вы́йти в фина́л — kolundan sakatlanarak finale kalamadı
полу́ченная им душе́вная тра́вма — uğradığı ruhi arıza / ruhsal travma
См. также в других словарях:
sakat — sàkat [b] (II)[/b] prid. <odr. ī> DEFINICIJA 1. koji nema ruke ili noge ili su mu oštećene; kljast (o čovjeku) 2. pren. oštećen, nepotpun, osakaćen [sakat tekst] ETIMOLOGIJA vidi sakat [b] (I)[/b] … Hrvatski jezični portal
Sakât — (arab.), gesetzliche Almosen, eine der fünf Religionsvorschriften des Islams (s. d.). Das S. wurde bezahlt von Kamelen, Rindvieh, Schafen, Ziegen, Pferden, von Silber und Gold, von Handelswaren, von den Boden produkten. Bei letztern bestand es im … Meyers Großes Konversations-Lexikon
sakat — sàkat [b] (I)[/b] m DEFINICIJA reg. zast. onaj koji je kljast; bogalj, invalid ETIMOLOGIJA tur. ← arap. saqaṭ … Hrvatski jezični portal
sakat — sf., Ar. saḳaṭ 1) Vücudunda hasta veya eksik bir yanı olan, engelli, özürlü Ben gördüğünüz gibi bir sakat askerim, malul. Y. K. Karaosmanoğlu 2) mec. Bozuk veya eksik Sakat bir anlatım. Sakat bir iş. Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller sakat olmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
sakat olmak — sakatlanmak Şimdi koltuğumdan kımıldayamıyorum, bu yaşımda sakat oldum. R. H. Karay … Çağatay Osmanlı Sözlük
sàkat — sàkat1 m reg. zast. onaj koji je kljast; bogalj, invalid ✧ {{001f}}tur. ← arap. sàkat2 prid. 〈odr. ī〉 1. {{001f}}koji nema ruke ili noge ili su mu oštećene; kljast (o čovjeku) 2. {{001f}}pren. koji je oštećen; nepotpun, osakaćen [∼ tekst] … Veliki rječnik hrvatskoga jezika
Sakat — Sa|kat vgl. ↑Zakat … Das große Fremdwörterbuch
SAKAT — Bir tarafı bozuk, eksik veya asla bir işe yaramaz olan. * Yanlışlık (yazıda veya sözde … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
kınçır — sakat, çeşmi ahval, çaşi … Çağatay Osmanlı Sözlük
mayren — sakat, ayıblı … Çağatay Osmanlı Sözlük
muntuk — sakat, çolak, bir âzâsı eksik adam … Çağatay Osmanlı Sözlük