-
1 sahip
"1. owner, possessor; proprietor; proprietress; master; mistress. 2. (someone) who pos sesses (a certain quality): zevk sahibi bir hanım a lady who has good taste. 3. someone who has produced or created (something): Bu eserin sahibi kim? Who´s the author of this (literary) work? 4. protector, patron; guardian. - çıkmak /a/ 1. to claim to be the owner of (something), claim (something) (which one has no right to claim). 2. to attend to, see to, look after (someone). 3. to get (someone, something) under control: Köpeğine sahip çık! Get your dog under control! Çocuğuna sahip çık! Do something about that (rambunctious) kid of yours! 4. to support, back, help (someone). - kılmak /ı, a/ to put (someone) in possession of (something), make (someone) the owner or possessor of (something). - olmak /a/ 1. to become the owner of, acquire. 2. to get (someone, something) under control, do something about (someone, something that´s misbehaving). 3. colloq. to have sexual intercourse with, lay (a virgin). " -
2 sahip
adv. endowed with--------n. owner, possessor, holder, proprietor, lord, master* * *1. holder 2. owner -
3 sahip ol
1. get possession of 2. got possession of 3. had 4. has 5. have 6. possess 7. having (v.) 8. possessed (v.) -
4 sahip
"owner, possessor, holder, master; patron, protector" -
5 sahip çık
1. take possession 2. lay claim to -
6 sahip olarak
having (prep.) -
7 sahip olma
adj. possessive* * *1. possession 2. having (n.) -
8 sahip olmak
v. have, own, possess, be possessed of, possess oneself of, enjoy* * *have -
9 sahip olan
adj. possessive, having, owning, blessed with -
10 sahip olunan şey
n. possession -
11 sahip çıkan
adj. protective, possessive, making a claim to -
12 sahip çıkma
n. protecting, conservation, conservancy, claiming ownership -
13 sahip çıkmak
v. make a claim to, claim, lay claim to, stake out a claim, adopt, protect -
14 sahip çıkmamak
v. disown -
15 sahip olmak
to have (got), to own, to possess, to hold, to enjoy -
16 sahip çıkmak
to claim -
17 doğuştan sahip ol
endow with -
18 e sahip
1. endowed with 2. endued with -
19 garip bir kişiliğe sahip
eccentric -
20 tanrısal heybete sahip kimse
olympian
См. также в других словарях:
sahip — is., bi, Ar. ṣāḥib 1) Herhangi bir şey üstünde mülkiyeti olan, onu yasaya uygun bir biçimde dilediği gibi kullanabilen kimse, iye, malik Ev sahibinin yanına gidileceğini tavrıyla belli ediyordu. R. H. Karay 2) Herhangi bir niteliği olan kimse,… … Çağatay Osmanlı Sözlük
Sahip Ata — ou Fakhr al Dîn Alî Sahib Ata[1] ou en turc Sahip Ata Fahrettin Ali est le dernier grand vizir du sultanat seldjoukide Roum. Après la chute du sultanat à la Bataille de Köse Dağ (26 juin 1243), il fonde son propre beylicat à… … Wikipédia en Français
sahip kılmak — sahip olmasını sağlamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
Sahip Ata — İnce Minareli Medrese in Konya Sahip Ata Fahrettin Ali auch als Fakhr al Din Ali bekannt († 1288/1289) war ein seldschukischer Politiker. Er war Wesir und Großwesir im Sultanat der Rum Seldschuken. Inhaltsverzeichnis … Deutsch Wikipedia
sahip çıkmak — 1) kendinin olduğunu ileri sürmek 2) korumak, koruyucu olmak, ilgilenip gözetmek Biri paylayacak olsa öbürü çocuğa sahip çıkıp savunur. H. Taner … Çağatay Osmanlı Sözlük
sahip olmak — mülkiyetinde olmak, elinde bulundurmak Her hâlde bu kız da evlenecek, çoluk çocuk sahibi olacaktı. H. E. Adıvar … Çağatay Osmanlı Sözlük
sözüne sahip — sf., bi Söylediğini yerine getiren, sözünü tutan … Çağatay Osmanlı Sözlük
Sahib ata — Sahip Ata Sahip Ata ou Fakhr al Dîn Alî Sahib Ata[1] ou en turc Sahip Ata Fahrettin Ali est le dernier grand vizir du sultanat seldjoukide Roum. Après la chute du sultanat à la Bataille de Köse Dağ (26 juin 1243), il fonde son propre… … Wikipédia en Français
ezber bozmak — sahip olduğu önceki düşüncesini artık dile getirmez olmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
malik olmak — sahip olmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
yoksun kalmak — sahip olunan bir şeyi kaybetmek, kullanamamak … Çağatay Osmanlı Sözlük