-
1 sağlama
sağlama Sicherstellung f, Sicherung f; MATH Probe f -
2 sağlama
sağlama s2) Verschaffung f -
3 sağlam
1. adj (kern)gesund; rüstig; Sache stabil, robust, widerstandsfähig; Arbeit sicher; Entschluss fest; Gebäude solide; Nachricht, Person zuverlässig; Währung hart, sicher;sağlam ayakkabı değil ein unsicherer Kandidat;2. adv bestimmt, ohne weiteres -
4 sağlam
1) ( sağlıklı) gesund, heil2) ( zarar görmemiş) unversehrt\sağlam para harte Währung4) fest, solid(e); ( dayanıklı) haltbar, robust5) sicherişi \sağlama bağlamak ( fam) auf Nummer sicher gehen -
5 temin
temin [te:mi:n] sbir şeyi \temin etmek etw beteuern [o versichern]2) Zusicherung fbir şeyi \temin etmek etw zusichern3) Sicherstellung fbir şeyi \temin etmek etw beschaffen [o besorgen], sich etw verschaffen
См. также в других словарях:
sağlama — is. 1) Sağlamak işi 2) mat. Bir problemin çözümü veya bir hesabın doğruluğunu denetlemek için yapılan kontrol işlemi, mizan … Çağatay Osmanlı Sözlük
sağlama bağlamak — (bir şeyi) sağlam kazığa bağlamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
tedarik — sağlama; temin etme … Hukuk Sözlüğü
affettirebilmek — i Bağışlanmayı sağlama olasılığı bulunmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
ağartabilmek — i Ağarmasını sağlama imkânı veya olasılığı bulunmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
akıtabilmek — i, e Akmasını sağlama imkânı veya olasılığı bulunmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
bakım — is. 1) Bakma işi 2) Bir şeyin iyi gelişmesi, iyi bir durumda kalması için verilen emek Bahçe bakım ister. 3) Birinin beslenme, giyinme vb. gereksinimlerini üstlenme ve sağlama işi Birleşik Sözler bakımevi bakım yurdu tam bakım yoğun bakım Atasözü … Çağatay Osmanlı Sözlük
balans ayarı — is. Otomobilin sarsılmasını önlemek için, tekerleklere gereği kadar balans pensi denen kurşun parçası takarak denge sağlama işi … Çağatay Osmanlı Sözlük
biriktirmek — i 1) Toplayıp yığmak 2) Bir şeyi ölçülü kullanarak artırmak, tasarruf etmek Zehra aldığı bütün paraları biriktiren, iyi kalpli, sessiz bir kızdı. S. F. Abasıyanık 3) Öğrenme, yarar sağlama vb. sebeplerle bazı nesneleri bir araya getirmek,… … Çağatay Osmanlı Sözlük
borsa oyunu — is. Borsada fiyatları düşürmeye veya yükseltmeye çalışarak havadan kazanç sağlama işi Bu küçük serveti galiba bir borsa oyununda sıfıra indiriverdi. Y. Z. Ortaç … Çağatay Osmanlı Sözlük
çıkar — is. Dolaylı bir biçimde elde edilen kazanç, menfaat, yarar Kimse siyasi ve kişisel çıkar yahut nüfuz sağlama amacıyla dince kutsal sayılan şeyleri istismar edemez ve kötüye kullanamaz. Anayasa Birleşik Sözler çıkar budak çıkar yol Atasözü, Deyim… … Çağatay Osmanlı Sözlük