-
1 ограничивать
Турецко-русский словарь и русско-турецкий словарь по строительству и архитектуре > ограничивать
-
2 ограничивать
несов.; сов. - ограни́читьsınırlamak; kısıtlamak; kayıtlamakограни́чить и́мпорт вво́зом маши́н — ithalatı makinelerin ithaliyle sınırlamak / ithaline inhisar ettirmek
ограни́чить свобо́ду забасто́вок — grev yapma özgürlüğünü kısıtlamak
ограни́чивать себя́ в чём-л. — bir şeye kısınmak
-
3 размежёвывать
несов.; сов. - размежева́тьsınırlamak тж. перен.размежева́ть зе́млю (разбить на участки) — araziyi parsellemek
размежева́ть фу́нкции — fonksiyonlarını sınırlamak / belirtmek
-
4 более
çok,fazla; daha* * *1) ( больше) çok fazlaих бо́лее ста — sayısı yüzü aşkındır / yüzün üstündedir
получи́ть / собра́ть бо́лее полови́ны голосо́в — oyların yarısından çoğunu / fazlasını almak
за всю бо́лее чем столе́тнюю исто́рию э́того движе́ния — bu hareketin yüz küsur yıllık tarihi boyunca
ещё бо́лее ограни́чить что-л. — daha da sınırlamak
2) (для образования сравн. ст. прил., нареч.) dahaчита́й бо́лее внима́тельно — daha büyük bir dikkatle oku
положе́ние станови́лось всё бо́лее опа́сным / серье́зным — durum gitgide daha vahim bir nitelik kazanıyordu
••бо́лее и́ли ме́нее — az çok
тем бо́лее — üstelik; hele (hele); haydi haydi ( и подавно)
э́то не бо́лее чем благо́е пожела́ние — bu, iyi niyetli bir dilek olmaktan ileri / öteye gitmiyor
-
5 ограничиваться
несов.; сов. - ограни́читься1) ( довольствоваться) yetinmek; kendini... ile sınırlamakон ограни́чивался телегра́ммами — telgraf göndermekle yetiniyordu
е́сли мы ограни́чиваемся лишь э́той зада́чей... — kendimizi bu görevle sınırlarsak...
2) (сводиться к чему-л.) sınırlı olmak / kalmak; inhisar etmekборьба́ не ограни́чивалась (одно́й) пропага́ндой — savaşım propaganda ile sınırlı değildi / kalmıyordu
бесе́да ограни́чилась двумя́ вопро́сами — konuşma iki konuya inhisar etti
э́тим де́ло не ограни́чилось — iş bununla / bu kadarla kalmadı
-
6 размежёвываться
несов.; сов. - размежева́ться2) перен. ( о сферах деятельности) eylem alanı sınırlarını kendi aralarında belirlemek3) перен. ayrılmak; ayrışmak
См. также в других словарях:
sınırlamak — i 1) Sınırını çizmek, sınırını belirtmek veya belirlemek 2) Belli bir sınır içinde bırakmak, belirlemek … Çağatay Osmanlı Sözlük
tahdit etmek — sınırlamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
belirlemek — i 1) Belirli duruma getirmek, belirli kılmak, tayin etmek Künyesi bile daha doğarken onun yönünü belirlemiş gibi idi. H. Taner 2) man. Yeni bir kavramı, özünü oluşturan ögeleri açıklayarak tanımlamak, sınırlamak 3) Bir kavramı, ayırıcı bir öge… … Çağatay Osmanlı Sözlük
hapsetmek — i, e, der, Ar. ḥabs + T. etmek 1) Bir suçluyu hapishaneye koymak 2) Bir yere kapatıp salıvermemek Kediyi odaya hapsetti. 3) Engellemek, sınırlamak 4) de, mec. Bir kimseyi veya bir şeyi boşu boşuna tutmak, alıkoymak Gelirim diye beni akşama kadar… … Çağatay Osmanlı Sözlük
kısıtlamak — i 1) Önceden verilmiş olan hak ve hürriyetlerin sınırlarını daraltmak, tahdit etmek Hükûmet dış gezileri kısıtladı. 2) mec. Sınırlamak, daraltmak 3) huk. Birini yasal yoldan mallarını kullanmaktan yoksun bırakmak, kısıt altına almak, hacir altına … Çağatay Osmanlı Sözlük
lokalize — is., Fr. localisé Yerini ve niteliğini belirlemek, sınırlamak anlamında lokalize etmek birleşik fiilinde geçen bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
sınırlama — is. Sınırlamak işi … Çağatay Osmanlı Sözlük
sınırlandırmak — i Sınırlamak, hudutlandırmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
sınırlayış — is. Sınırlamak işi veya biçimi … Çağatay Osmanlı Sözlük
kayıt koymak — engellemek, sınırlamak, takyit etmek Kanun ... kamuoyunun serbestçe oluşmasını engelleyici kayıtlar koyamaz. Anayasa … Çağatay Osmanlı Sözlük
kahkahayı ağzında söndürmek — edep sınırlarını aşmamak için gülmeyi sınırlamak Hâlbuki hikâyesini dinleyen eşraf efendiler, birbirlerine bakarak kahkahalarını elleriyle ağızlarında söndürmeye çalışıyorlardı. Ö. Seyfettin … Çağatay Osmanlı Sözlük