-
1 sıcak
1) (a. fig) warm2) ( çok ısınmış) heiß\sıcak basmak [o bastırmak] heiß werden\sıcak su heißes Wasser3) bir şeye \sıcak bakmak etw positiv gegenüberstehen -
2 sıcak
sıcak <- ğı> heiß (a fig Tränen); warm (z.B. a Frühstück); freundlich, herzlich (Empfang); Hitze f; türkische(s) Bad;sıcağı sıcağına unverzüglich, auf der Stelle;sıcak temas MIL Kontakt m mit dem Feind;-e sıcak bakmak positiv gegenüberstehen D -
3 sıcak
горя́чий жара́ (ж) жа́ркий зной (м) тёплый* * *1. озвонч. -ğı1) жара́yakıcı sıcak — жара́, зной
bu sıcakta çalışılmıyor — в таку́ю жару́ не рабо́тается
2) теплота́3) разг. ба́ня2. озвонч. -ğı; врз.горя́чий; жа́ркий; тёплыйsıcak bir karşıma — тёплая встре́ча
sıcak hava — жа́ркая пого́да
sıcak istek — горя́чее жела́ние
3. озвонч. -ğısıcak kahvaltı — горя́чий за́втрак
горячо́, тепло́sıcak karşılamak — тепло́ / приве́тливо встре́тить
••- sıcak basmakayağını sıcaktut, başını serin — посл. держи́ но́ги в тепле́, а го́лову в хо́лоде
- sıcak bastırmak
- sıcak yüz göstermek -
4 sıcak
(-ğı)1.1) жара́; жарsarı sıcak — жара́, зной
yaz sıcakı — ле́тняя жара́
sıcaklar fena bastırdı — ста́ло о́чень жа́рко; наступи́ла си́льная жара́
2) тепло́, теплота́3) ба́няsıcak a gitmek — пойти́ в ба́ню
2.горя́чий; в разн. знач. жа́ркий; тёплыйsıcak bir karşılama — тёплая встре́ча
sıcak yemek — горя́чая еда́ (пи́ща)
sıcak yüzlü — приве́тливый, симпати́чный
◊
sıcakı sıcakına — по горя́чим следа́м -
5 sıcak
(ğı)1) isti; qaynar; sıcak yemek – isti yemək; 2) istilik; 3) hərarətli, coşqun, qızğın; sıcak istek – coşqun həvəscoşqun, hərarətli, isti, istilik, qaynar, qızğın -
6 sıcak
adj. hot, warm, thermal, fervent, friendly--------sıcak (ocak)adj. quick* * *1. sultry 2. hot 3. hotter (adj.) 4. warmer (adj.) 5. warm (adj.) -
7 sicak
[T sicak, Az sicaq, from OT *ysy]: warmA Concise Gagauz Dictionary with etymologies and Turkish, Azerbaijani and Turkmen cognates > sicak
-
8 sıcak
"1. hot; warm. 2. warm, loving. 3. heat. 4. Turkish bath. - basmak /a/ (for someone) suddenly to feel hot. -lar basmak/bastırmak for the weather suddenly to get very hot. - başına vurmak for the heat to make (someone) ill. -a gitmek to go to a Turkish bath. Bu -a kar mı dayanır? colloq. Wild spending of this sort would deplete even the greatest of fortunes. S- Kuşak the Torrid Zone. - renkler warm colors. - sıcak piping hot (food). -ı sıcağına while the iron is hot; while the thing is still fresh in one´s mind. - tutmak /ı/ to keep (something, someone) warm. - yüzlü likable-looking, friendly looking. - yüz göstermek /a/ to give (someone) a warm welcome." -
9 sıcak
эссе; кайнар; кызу -
10 sıcak
горячий, теплыйİnşaat Mühendisliği ve Mimarlık Türkçe-Rusça Sözlük ve Rus-Türkçe Sözlük > sıcak
-
11 sıcak su
İnşaat Mühendisliği ve Mimarlık Türkçe-Rusça Sözlük ve Rus-Türkçe Sözlük > sıcak su
-
12 sıcak su
adj. hot water* * *hot water -
13 sıcak mı
Is it hot -
14 sıcak
germ -
15 sıcak
1. İsti; istilik2. Hərarətli; coşqun -
16 sıcak
gorący -
17 sicak
фабэ/ хуабэ -
18 sıcak
1. фабэ
2. (sıvılar için) стыр -
19 sıcak su
псы стыр -
20 sıcak
ζεστός, θερμός, καυτός
См. также в других словарях:
sıcak — sf., ğı 1) Yakmayacak derecede ısısı olan, yakmayacak kadar ısı veren, soğuk karşıtı Yorganın altında sıcak göz yaşları dökerek gecelerce beklemişti. O. Kemal 2) Isısı yüksek olan, çok ısınmış Kız kardeşim ikindiüzeri bana sıcak, limonlu bir… … Çağatay Osmanlı Sözlük
sıcak bastırmak — sıcak basmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
sıcak olmak — sıcak artmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
sıcak sıcak — zf. Sıcak olarak Böyle günlerde bir iki somun ekmek getirtir, bunları sıcak sıcak büyük parçalara doğrayarak onlara atardı. A. Ş. Hisar … Çağatay Osmanlı Sözlük
sıcak çekme — is. Demir çelik fabrikaları, izabe tesisleri vb. iş yerlerinde kütük demirlerini sıcak olarak tavlama derecesinde biçimlendirme ve haddeleme … Çağatay Osmanlı Sözlük
sıcak harp — is., bi Sıcak savaş … Çağatay Osmanlı Sözlük
sıcak savaş — is., ask. Silaha başvurularak yapılan savaş, sıcak harp … Çağatay Osmanlı Sözlük
sıcak bakmak — anlayışla karşılamak, olumlu değerlendirmek, ilgi duymak Onlardan genelleme yaparak bütün kol emekçilerine sıcak bakma eğilimini edindim. R. Erduran … Çağatay Osmanlı Sözlük
sıçak — büyük abdestini çok yapan … Beypazari ağzindan sözcükler
sıcak dalgası — is., coğ. Atmosferde sıcaklığın yoğun olarak oluşması ve bir bölgeyi etkisi altına alması … Çağatay Osmanlı Sözlük
sıcak kuşak — is., ğı, coğ. Oğlak ve Yengeç dönenceleri arasında kalan geniş bölge, ısı kuşak … Çağatay Osmanlı Sözlük