-
1 baki
1. باق [باقٍ]Anlamı: sürekli, kalıcı, daimî2. دائم [دائِم]Anlamı: sürekli, kalıcı, daimî3. دراك [دِرَاك]Anlamı: sürekli, kalıcı, daimî4. ديوم [دَيُّوم]Anlamı: sürekli, kalıcı, daimî5. صمد [صَمَد]Anlamı: sürekli, kalıcı, daimî6. متتابع [مُتَتَابِع]Anlamı: sürekli, kalıcı, daimî7. متصل [مُتَّصِل]Anlamı: sürekli, kalıcı, daimî8. متلاحق [مُتَلَاحِق]Anlamı: sürekli, kalıcı, daimî9. متواصل [مُتَوَاصِل]Anlamı: sürekli, kalıcı, daimî10. متوال [مُتَوَالٍ]Anlamı: sürekli, kalıcı, daimî11. مداوم [مُدَاوِم]Anlamı: sürekli, kalıcı, daimî12. مستديم [مُسْتَدِيم]Anlamı: sürekli, kalıcı, daimî13. مقيم [مُقِيم]Anlamı: sürekli, kalıcı, daimî14. واصب [واصِب]Anlamı: sürekli, kalıcı, daimî -
2 ziyankâr
1. تخريبي [تَخْرِيبِيّ]Anlamı: sürekli zarar veren2. تدميري [تَدْمِيرِيّ]Anlamı: sürekli zarar veren3. عابث [عابث]Anlamı: sürekli zarar veren4. فاتك [فاتِك]Anlamı: sürekli zarar veren5. فتاك [فَتَّاك]Anlamı: sürekli zarar veren6. قاتل [قاتِل]Anlamı: sürekli zarar veren7. قاض [قاضٍ]Anlamı: sürekli zarar veren8. قتال [قَتَّال]Anlamı: sürekli zarar veren9. متلاف [مِتْلاف]Anlamı: sürekli zarar veren10. مخرب [مُخَرِّب]Anlamı: sürekli zarar veren11. مدمر [مُدَمِّر]Anlamı: sürekli zarar veren12. مميت [مُمِيت]Anlamı: sürekli zarar veren13. مهلك [مُهْلِك]Anlamı: sürekli zarar veren14. هدام [هَدَّام]Anlamı: sürekli zarar veren -
3 datmî
1. تعاقبي [تَعَاقُبِيّ]Anlamı: sürekli, kalıcı, temelli, gedikli2. دافق [دافِق]Anlamı: sürekli, kalıcı, temelli, gedikli3. دراك [دِرَاك]Anlamı: sürekli, kalıcı, temelli, gedikli4. ديوم [دَيُّوم]Anlamı: sürekli, kalıcı, temelli, gedikli5. صمد [صَمَد]Anlamı: sürekli, kalıcı, temelli, gedikli6. متتابع [مُتَتَابِع]Anlamı: sürekli, kalıcı, temelli, gedikli7. متتال [مُتَتَالٍ]Anlamı: sürekli, kalıcı, temelli, gedikli8. متصل [مُتَّصِل]Anlamı: sürekli, kalıcı, temelli, gedikli9. متدفق [مُتَدَفِّق]Anlamı: sürekli, kalıcı, temelli, gedikli10. متلاحق [مُتَلَاحِق]Anlamı: sürekli, kalıcı, temelli, gedikli11. متوال [مُتَوَالٍ]Anlamı: sürekli, kalıcı, temelli, gedikli12. مداوم [مُدَاوِم]Anlamı: sürekli, kalıcı, temelli, gedikli13. مستديم [مُسْتَدِيم]Anlamı: sürekli, kalıcı, temelli, gedikli -
4 didinmek
1. أعيا [أَعْيَا]2. اجتهد [اِجْتَهَدَ]3. تعب [تَعِبَ]4. تعنى [تَعَنَّى]5. جهد [جَهَدَ]6. حسر [حَسَرَ]7. حسر [حَسِرَ]8. كدح [كَدَحَ]9. كد [كَدَّ]10. كل [كَلَّ]11. نصب [نَصِبَ]12. عني [عَنِيَ] -
5 ağrı
1. ألم [أَلَم]Anlamı: şiddetli ve sürekli bir acı2. بأس [بَأْس]Anlamı: şiddetli ve sürekli bir acı3. توجع [تَوَجُّع]Anlamı: şiddetli ve sürekli bir acı4. عذاب [عَذَاب]Anlamı: şiddetli ve sürekli bir acı5. كرب [كَرْب]Anlamı: şiddetli ve sürekli bir acı6. كربة [كُرْبَة]Anlamı: şiddetli ve sürekli bir acı7. مض [مَضّ]Anlamı: şiddetli ve sürekli bir acı8. مضض [مَضَض]Anlamı: şiddetli ve sürekli bir acı9. وجع [وَجَع]Anlamı: şiddetli ve sürekli bir acı -
6 müdavim
1. دائم [دائِم]Anlamı: bir yere sürekli olarak giden2. دافق [دافِق]Anlamı: bir yere sürekli olarak giden3. دراك [دِرَاك]Anlamı: bir yere sürekli olarak giden4. ديوم [دَيُّوم]Anlamı: bir yere sürekli olarak giden5. صمد [صَمَد]Anlamı: bir yere sürekli olarak giden6. متتابع [مُتَتَابِع]Anlamı: bir yere sürekli olarak giden7. متصل [مُتَّصِل]Anlamı: bir yere sürekli olarak giden8. مداوم [مُدَاوِم]Anlamı: bir yere sürekli olarak giden9. مستديم [مُسْتَدِيم]Anlamı: bir yere sürekli olarak giden -
7 arasız
1. دائم [دائِم]Anlamı: sürekli olarak, arkası kesilmeden2. دراك [دِرَاك]Anlamı: sürekli olarak, arkası kesilmeden3. متتابع [مُتَتَابِع]Anlamı: sürekli olarak, arkası kesilmeden4. متصل [مُتَّصِل]Anlamı: sürekli olarak, arkası kesilmeden5. متلاحق [مُتَلَاحِق]Anlamı: sürekli olarak, arkası kesilmeden6. متواصل [مُتَوَاصِل]Anlamı: sürekli olarak, arkası kesilmeden7. متوال [مُتَوَالٍ]Anlamı: sürekli olarak, arkası kesilmeden8. مستمر [مُسْتَمِرّ]Anlamı: sürekli olarak, arkası kesilmeden -
8 zampara
1. خليع [خَلِيع]2. داعر [داعِر]3. زان [زَانٍ]4. عاهر [عاهِر]5. فاجر [فاجِر]6. فاسق [فاسِق]7. ماجن [ماجِن]8. متهتك [مُتَهَتِّك] -
9 çevrinti
1. تطواف [تَطْواف]2. تطوف [تَطَوُّف]3. تطويف [تَطْوِيف]4. دورة [دَوْرَة]5. طواف [طَوَاف]6. لفة [لَفَّة]7. مطاف [مَطَاف] -
10 hakikatli
1. أمين [أَمِين]2. صادق [صادِق]3. صدوق [صَدُوق]4. مؤتمن [مُؤْتَمَن]5. ميفاء [مِيفاء]6. نصوح [نَصُوح]7. وفي [وَفِيّ] -
11 kalıcı
1. باق [باقٍ]Anlamı: sürekli, daimî2. دائم [دائِم]Anlamı: sürekli, daimî3. متعاقب [مُتَعَاقِب]Anlamı: sürekli, daimî4. متلاحق [مُتَلَاحِق]Anlamı: sürekli, daimî5. متواصل [مُتَوَاصِل]Anlamı: sürekli, daimî6. متوال [مُتَوَالٍ]Anlamı: sürekli, daimî7. مستمر [مُسْتَمِرّ]Anlamı: sürekli, daimî -
12 mütemadi
1. تعاقبي [تَعَاقُبِيّ]Anlamı: sürekli, aralıksız2. ديوم [دَيُّوم]Anlamı: sürekli, aralıksız3. متتال [مُتَتَالٍ]Anlamı: sürekli, aralıksız4. متواصل [مُتَوَاصِل]Anlamı: sürekli, aralıksız5. مستتب [مُسْتَتِبّ]Anlamı: sürekli, aralıksız6. مستقر [مُسْتَقِرّ]Anlamı: sürekli, aralıksız7. مقيم [مُقِيم]Anlamı: sürekli, aralıksız -
13 uğuldamak
1. دندن [دَنْدَنَ]2. دن [دَنَّ]3. دنن [دَنَّنَ]4. رن [رَنَّ]5. طنطن [طَنْطَن]6. طن [طَنَّ] -
14 devamlı
1. دائم [دائِم]Anlamı: sürekli, bitmeyen2. متصل [مُتَّصِل]Anlamı: sürekli, bitmeyen3. متلاحق [مُتَلَاحِق]Anlamı: sürekli, bitmeyen4. متواصل [مُتَوَاصِل]Anlamı: sürekli, bitmeyen5. متوال [مُتَوَالٍ]Anlamı: sürekli, bitmeyen -
15 harıldamak
1. انساب [اِنْسابَ]2. ترقرق [تَرَقْرَقَ]3. دفق [دَفَقَ]4. سال [سالَ]5. سح [سَحَّ] -
16 hışıltı
1. شخشخة [شَخْشَخَة]Anlamı: sert ve sürekli ses2. صلصلة [صَلْصَلَة]Anlamı: sert ve sürekli ses3. صليل [صَلِيل]Anlamı: sert ve sürekli ses4. قعقعة [قَعْقَعَة]Anlamı: sert ve sürekli ses5. هف [هَفّ]Anlamı: sert ve sürekli ses -
17 hummalı
1. متحرك [مُتَحَرِّك]Anlamı: sürekli, haraketli, sıkı2. متمور [مُتَمَوِّر]Anlamı: sürekli, haraketli, sıkı3. متنقل [مُتَنَقِّل]Anlamı: sürekli, haraketli, sıkı4. متواصل [مُتَوَاصِل]Anlamı: sürekli, haraketli, sıkı5. محموم [مَحْمُوم]Anlamı: humması olan6. مستمر [مُسْتَمِرّ]Anlamı: sürekli, haraketli, sıkı -
18 hakikatsiz
1. خائن [خائِن]2. خوان [خَوَّان]3. غادر [غادِر]4. غدار [غَدَّار] -
19 kakalamak
1. أبرز [أَبْرَزَ]Anlamı: kakasını yapmak2. أخرج [أخْرَجَ]Anlamı: kakasını yapmak3. برز [بَرَّزَ]Anlamı: kakasını yapmak4. تبرز [تَبَرَّز]Anlamı: kakasını yapmak5. تبرز [تَبَرُّز]Anlamı: kakasını yapmak6. تغوط [تَغَوَّطَ]Anlamı: kakasını yapmak7. تغوط [تَغَوُّط]Anlamı: kakasını yapmak8. خرئ [خَرِئَ]Anlamı: kakasını yapmak9. دفر [دَفَرَ]Anlamı: sürekli çekiştirmek, itmek10. دفع [دَفَعَ]Anlamı: sürekli çekiştirmek, itmek11. زخم [زَخَمَ]Anlamı: sürekli çekiştirmek, itmek12. نهز [نَهَزَ]Anlamı: sürekli çekiştirmek, itmek -
20 sektirmemek
1. استمر [اِسْتَمَرَّ]Anlamı: aksatmamak, sürekli yapmak2. بقي [بَقِيَ]Anlamı: aksatmamak, sürekli yapmak3. دام [دامَ]Anlamı: aksatmamak, sürekli yapmak4. واظب [واظَبَ]Anlamı: aksatmamak, sürekli yapmak
- 1
- 2
См. также в других словарях:
sürekli — sf. 1) Kesintisiz olarak süren, kalıcı, devamlı, baki, daimî 2) zf. Uzun süreli olarak, daima 3) dbl. Ötümlü Birleşik Sözler sürekli ünsüz … Çağatay Osmanlı Sözlük
sürekli ünsüz — is., dbl. Ötümlü ünsüz … Çağatay Osmanlı Sözlük
sürekli edim — borçluyu belli bir süre, belli davranış ya da davranış biçimleri ile bağlı bulunmakla yükümlü kılan edim … Hukuk Sözlüğü
yıl on iki ay — sürekli olarak, sürekli bir biçimde … Çağatay Osmanlı Sözlük
bahtı kara olmak — sürekli olarak talihi yaver gitmemek, mutsuz olmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
bukalemun gibi renkten renge girmek — sürekli düşünce değiştirmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
daim etmek (veya eylemek) — sürekli kılmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
didişip durmak — sürekli olarak birbirini hırpalamak Böylece, Serdar la didişip durmak derdinden de kurtulmuştu. T. Buğra … Çağatay Osmanlı Sözlük
dolanıp durmak — sürekli olarak aynı yerde gezinmek Dolap beygirinin en büyük şansı gözlerinin bağlı olmasıdır; böylece aynı çember içinde dolanıp durduğunun farkında olmaz. A. Ümit … Çağatay Osmanlı Sözlük
hıçkırık tutmak — sürekli olarak hıçkırmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
kanayan yara olmak — sürekli sıkıntı, üzüntü ve zarar veren bir durumda olmak … Çağatay Osmanlı Sözlük