Перевод: с турецкого на английский

с английского на турецкий

sürüklemek

  • 1 sürüklemek

    v. drag along, drag, sweep, sweep before one, blow away, drift, eat at, eat away, hale, incline, make leeway, lug, pluck, schlep, schlepp, trail, train, tug, waft, wash away, wash off
    * * *
    drag

    Turkish-English dictionary > sürüklemek

  • 2 sürüklemek

    "to drag; to drift; to involve, to entail, to lead to"

    İngilizce Sözlük Türkçe > sürüklemek

  • 3 sürüklemek

    1. /ı/ to drag (something, someone) (along the ground). 2. /ı/ to drag (someone) to (a place), force (someone) to go with one to (a place). 3. /ı/ to hold (one´s) attention, engross (one´s) attention. 4. /ı, a/ to drag (someone) into (a bad situation).

    Saja Türkçe - İngilizce Sözlük > sürüklemek

  • 4 içeri sürüklemek

    v. drag in

    Turkish-English dictionary > içeri sürüklemek

  • 5 peşinden sürüklemek

    v. trail

    Turkish-English dictionary > peşinden sürüklemek

  • 6 yaka paça sürüklemek

    v. pluck smb. by the sleeve

    Turkish-English dictionary > yaka paça sürüklemek

  • 7 iflasa sürüklemek

    to drive sb to the wall

    İngilizce Sözlük Türkçe > iflasa sürüklemek

  • 8 kötü yola sürüklemek

    to corrupt

    İngilizce Sözlük Türkçe > kötü yola sürüklemek

  • 9 sürüklememek

    v. (neg. form of sürüklemek) drag along, drag, sweep, sweep before one, blow away, drift, eat at, eat away, hale, incline, make leeway, lug, pluck, schlep, schlepp, trail, train, tug, waft, wash away, wash off

    Turkish-English dictionary > sürüklememek

  • 10 arka

    "1. the back. 2. back part, rear, back side, reverse. 3. hind, back, posterior. 4. rump, buttocks, fanny. 5. the space behind or beyond. 6. powerful friend, backer, supporter; pull, influence. 7. sequel, the remaining part. 8. a back load (of something). -dakiler those left behind (by one who has died or departed). -dan 1. from behind, in the back; behind the back. 2. afterwards. -sına behind. -sında 1. behind. 2. after. -sından 1. from behind. 2. after. 3. while (one) is not present. -sı alınmak to be ended, be cut off, be stopped. -sını almak /ın/ to bring to an end. - arka backwards. - arkaya one after the other. -dan arkaya secretively. - arkaya vermek to back each other, join forces. -sına bakmadan gitmek to leave without looking back. -da bırakmak /ı/ to leave behind. -ya bırakmak/komak /ı/ to postpone, put off. -sını bırakmak /ın/ 1. to stop chasing. 2. to stop following up. -sını/peşini bırakmamak /ın/ to follow up, stick to. - bulmak to find a friend in power. - çevirmek /a/ to shun, turn one´s back (on). -sını çevirmek to turn one´s back, refuse to be concerned. - çıkmak /a/ to befriend, back. -sını dayamak /a/ to rely on the help and protection (of). -sında dolaşmak/gezmek /ın/ to pester (someone) about doing something, at every opportunity to urge (someone) to do something. -sına düşmek/ takılmak /ın/ 1. to follow up (a matter). 2. to follow (someone). -sı gelmek to continue. -sını getirememek /ın/ to be unable to carry through (a matter). -da kalanlar those left behind (by one who has died or departed). -da kalmak 1. to stay behind; to be left behind. 2. to be overshadowed, lose by comparison. -ya kalmak to be left behind; to lag behind. - kapıdan çıkmak 1. to fail out of a school. 2. to be fired for incompetence. -sı kesilmek to run out, be used up (and not replenished). -sından koşmak /ın/ to pursue (a person) to get a thing done. - müziği background music. -sı olmamak to be without influential friends, have no pull. -sı pek having influence, having connections. - planda 1. in the background. 2. of minor importance. - sayfa print. verso, left page. -sı sıra following, right after, on one´s heels. -sını sıvamak/sıvazlamak /ın/ to compliment, butter up. - sokak back street. -dan söylemek to talk behind someone´s back, gossip. -sından sürüklemek /ı/ to influence (someone) to follow or accompany, get (someone) to come along. -sından teneke çalmak /ın/ 1. to gossip about, run down. 2. to shout insults at (someone) as he leaves. -/-sı üstü on one´s back. -sı var (for a newspaper serial) to be continued. -sını vermek /a/ 1. to lean one´s back (against). 2. to rely on (someone´s) support. -dan vurmak /ı/ to stab (someone) in the back. -sı yere gelmemek not to be defeated. -sı yufka. 1. This is all there is. There´s nothing to follow this (said when serving a one-course meal). 2. He´s/She´s wearing practically nothing (said of someone who is wearing thin clothes in cold weather). 3. He´s/She´s got no one substantial backing him/her. -sında yumurta küfesi yok ya! colloq. There is nothing to stop him from changing his mind."

    Saja Türkçe - İngilizce Sözlük > arka

См. также в других словарях:

  • sürüklemek — i 1) Bir şeyi yerden kaldırmadan iterek veya çekerek götürmek Prenses koluma girdi, sürüklercesine büfeye götürdü. A. Gündüz 2) Akarsu alıp götürmek Sakarya nehri kırılmış söğüt dallarını, saman çöplerini sürüklüyordu. A. İlhan 3) mec. İstekli… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • kötü yola sürüklemek — yasa dışı, uygunsuz veya hoşa gitmeyen bir yaşayış içine sokmak Kız kardeşini kötü yola sürükledi diye babası reddetmişti. S. F. Abasıyanık …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • peşinden sürüklemek — birinin veya birçoklarının arkasından gelmesini sağlamak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • arkasından sürüklemek — arkasından gelmesini sağlamak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • sürkemek — sürüklemek, imhal etmek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • sürümek — i 1) Bir şeyi yerden kaldırmaksızın çekerek, iterek götürmek, sürüklemek 2) Hafif bir şeyi sürüklemek Eteğini sürümek. Duvağını sürümek. 3) Herhangi bir sebepten dolayı güçlükle yürümek 4) Bir şeyi peşine takmak, alıp götürmek Diyar diyar beni… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • afyonlamak — i 1) Afyon vererek uyuşturmak, uyutmak 2) mec. Telkin yoluyla doğru düşünmeyi önleyerek zararlı bir yola sürüklemek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • aldatmak — i 1) Beklenmedik bir davranışla yanıltmak Genç kızı aldatmak için dil dökmeye başlamıştır. P. Safa 2) Karşısındakinin dikkatsizliğinden, ilgisizliğinden yararlanarak onun üzerinden kazanç sağlamak Üç defadır bu yezit beni aldatıyor. B. Felek 3)… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • arka — is. 1) Bir şeyin temel tutulan yüzünün tam ters yanı, ön karşıtı Evin arkasında bahçe var. 2) Bir şeyin sırt durumunda olan yüzeyi Çocuğun arkası ağrıyormuş. 3) Geri kalan bölüm, kısım Masalın arkası. Yazının arkası. 4) Art, peş 5) Otururken… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • azdırmak — i 1) Azmasına sebep olmak Merhem yarayı azdırdı. 2) Azgın duruma getirmek Taş atarak köpeği azdırdı. 3) Şımartmak Yüz verip çocukları azdırdı. 4) Kötü davranış veya alışkanlıklara sürüklemek, yoldan çıkarmak Arkadaşları çocuğu azdırdılar …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • itmek — i, er 1) Bir şeyi güç uygulayarak ileri götürmek Erzak yüklü arabayı arkadan iten iki uşak, sırtı tırmandılar. H. E. Adıvar 2) Kapı, pencere vb.ni güç uygulayarak açmak veya kapamak Yavaşça kapıyı itti, elinde yoğurt bakracıyla girdi. H. E.… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Поделиться ссылкой на выделенное

Прямая ссылка:
Нажмите правой клавишей мыши и выберите «Копировать ссылку»