-
1 vermek
(verir)В, Д1) в разн. знач. дава́тьad vermek — дава́ть и́мя, нарека́ть
ara vermek — де́лать переры́в, дава́ть переды́шку
- a el(ini) vermek — подава́ть ру́ку кому
ele vermek — выдава́ть, предава́ть
- a fırsat vermek — представля́ть возмо́жность
fikir vermek — дать иде́ю
konser vermek — дава́ть конце́рт
ses vermek — а) издава́ть звук; б) подава́ть го́лос
üstevermek — дава́ть [в]прида́чу
yazı vazifesi vermek — задава́ть пи́сьменную рабо́ту
yetki vermek — дава́ть полномо́чия
2) дари́ть, отка́зывать3) припи́сывать; относи́ть к чемуtalihsizliğe vermek — припи́сывать невезе́нию
4) направля́ть повора́чивать что5) доставля́ть (радость, беспокойство и т. п.)ferahlık vermek — ра́довать, доставля́ть ра́дость
zahmet vermek — доставля́ть беспоко́йство (затрудне́ние)
6) выдава́ть за́муж7) счита́ть досто́йным (прили́чествующим)8) подверга́ть, предава́ть чемуateşe vermek — предава́ть огню́
9) выступает в роли вспом. гл., выражает быстротуgidivermek — бы́стро уйти́
söyleyivermek — бы́стро сказа́ть
См. также в других словарях:
kondurmak — e 1) Konma işini yaptırmak Koca dağın başına ne güzel bir yapı kondurmuşuz ama gel gör ki yolunu unutmuşuz. B. R. Eyuboğlu 2) Gelişigüzel takmak, iliştirmek Başına çiçekler kondurmuş. 3) i Birden yapıvermek veya söyleyivermek Öpücüğü kondurdu. 4) … Çağatay Osmanlı Sözlük
sokmak — i, ar 1) İçine veya arasına girmesini sağlamak 2) e Bir yere girmesini sağlamak, içeri almak Bizi içeriye aldı ve küçük bir odaya soktu. F. R. Atay 3) Bıçak, çakı, iğne vb. batırmak, saplamak 4) Böcek, zehirli hayvan iğnesini batırmak veya… … Çağatay Osmanlı Sözlük
tezlik fiili — is., dbl. Bir fiile i zarf fiil ekiyle vermek fiili getirilerek oluşturulan ve çabukluk, kolaylık, yardım kavramı veren birleşik fiil, tezlik eylemi: Söyleyivermek, yapıvermek gibi … Çağatay Osmanlı Sözlük
ulaçlı birleşik zaman — is., dbl. Zarf fiil eki almış fiille bilmek, durmak, görmek, kalmak, vermek, yazmak fiillerinin oluşturduğu birleşik fiil: gidebilmek, yazadurmak, yapmayagörmek, bakakalmak, söyleyivermek, düşeyazmak gibi … Çağatay Osmanlı Sözlük
boş bulunmak — 1) dikkatsiz ve dalgın bulunmak Nasıl boş bulunup o gazeteci kızın resmini çekmesine imkân verdi? A. İlhan 2) söylenmesi sakıncalı olan bir şeyi söyleyivermek … Çağatay Osmanlı Sözlük
ağzından kaçırmak — istemediği hâlde boş bulunup söyleyivermek Sen onun için en fena tabirleri kullanıyorsun, asabisin, ağzından çirkin şeyler kaçırıyorsun. P. Safa … Çağatay Osmanlı Sözlük