-
1 rahatlamak
v. relax, let go, ease, feel relieved, let oneself go, open out, unbend -
2 rahatlamak
"to become comfortable; to feel relieved; to relax, to rest; to calm down" -
3 rahatlamak
1. to feel better (after experiencing sickness, pain, or fatigue). 2. to feel relieved, become untroubled. 3. to feel at ease. 4. to calm down. -
4 rahatlamak için dolaşmak
v. walk off -
5 ağlayıp rahatlamak
v. have a good weep -
6 dolaşarak rahatlamak
v. walk off -
7 düşüncelerini dağıtarak rahatlamak
v. disburden one's mindTurkish-English dictionary > düşüncelerini dağıtarak rahatlamak
-
8 dışa vurup rahatlamak
v. abreact -
9 içini döküp rahatlamak
let off steam -
10 sırrı söyleyerek rahatlamak
v. unburden oneself of a secret -
11 rahatlamamak
v. (neg. form of rahatlamak) relax, let go, ease, feel relieved, let oneself go, open out, unbend -
12 yürek
"1. heart. 2. courage, stoutheartedness, guts. 3. pity, compassion. 4. heart, heartstrings, emotions. 5. prov. stomach, belly. -ten very sincerely, from the heart, from the bottom of one´s heart. -ler acısı heartbreaking, heart-rending. -i ağzına gelmek for one´s heart to leap into one´s mouth/miss a beat/skip a beat. -i atmak 1. for one´s heart to beat. 2. for one´s heart to pound with excitement. -i bayılmak to be very hungry, be caving in. -i cız etmek/cızlamak to be suddenly overwhelmed by a flood of pity or compassion. - çarpıntısı 1. palpitation of the heart. 2. agitation, anxiety. -i çarpmak 1. for one´s heart to palpitate. 2. for one´s heart to pound with excitement. -i dar impatient; restive, fidgety. -i dayanmamak /a/ to be unable to bear, be unable to stand. -i delik troubled. -ine dert olmak /ın/ (for something) to be a source of pain and regret for (someone). -i dolu (someone) whose heart is full of bitterness over an old insult or wrong. -i ezilmek 1. to be very moved, for one´s heart to be wrenched. 2. to be very hungry, be caving in. -i ferahlamak to feel relieved, breathe easily, breathe freely. -i geniş carefree, happy-go-lucky, easygoing. -i hop etmek/hoplamak for one´s heart to miss a beat, for one´s heart to leap into one´s mouth; (for someone) to get a fright, have a fright. -ine inmek 1. (for a great sadness) to kill someone, deal someone a mortal blow. 2. to die then and there. 3. (for a sad event) to make someone suffer grievously, hit someone very hard. -ine işlemek /ın/ to wound or hurt (someone) deeply, cut (someone) to the quick. -i kabarmak 1. to feel sick at one´s stomach, feel nauseated. 2. for one´s heart to feel heavy; (for someone) to feel a tightness in one´s chest (owing to extreme sadness or suffering). -i kaldıramamak /ı/ to be unable to stand, be unable to bear (something). -ini kaldırmak /ın/ to make (one´s) heart miss a beat, give (one) a sudden fright. -i kalkmak to get excited or agitated, for one´s heart to begin to pound with excitement or agitation. -i kan ağlamak to be deeply grieved. -ine kar yağmak /ın/ to feel pangs of jealousy or envy. - karası 1. regret felt for a crime or misdeed one has committed. 2. crime or misdeed. -i kararmak to be beset by a feeling of pessimism or hopelessness, lose heart. -i katı hardhearted. -i katılmak for one´s heart to feel so tight that one can´t breathe easily (after weeping). - katılığı hardness of heart, hard-heartedness. -i kopmak to be stricken with a sudden, very sharp pain. -ine oturmak /ın/ 1. to plunge (someone) into deep sadness. 2. to affect one deeply, work its way into one. -i oynamak for one´s heart to miss a beat, for one´s heart to leap into one´s mouth; (for someone) to get a fright, have a fright. -i parçalanmak/parça parça olmak for one´s heart to be wrenched (upon seeing something sad). -i pek 1. hardhearted. 2. fearless, stouthearted. -ini pek tutmak to be brave, keep up one´s courage. -i rahatlamak to feel relieved, breathe easily, breathe freely. - Selanik /da/ coward, chicken: Onda yürek Selanik! He´s a chicken!/He´s chicken-livered! -i serinlemek to feel a bit less sad. -i sıkılmak to feel depressed or bored. -i sızlamak to be very moved (by a pathetic sight). -ine (soğuk) su serpilmek to alleviate (one´s) sadness, anxiety, or depression; to make (one) feel better, lighten or gladden (one´s) heart. -i şişmek to feel very weary, bored, or depressed (after having endured something for a long time). -i tükenmek/- tüketmek to wear oneself out (trying to explain something). - vermek /a/ to give (someone) courage, embolden. -i yağ bağlamak to feel very pleased (about), feel as pleased as Punch (about). -inin yağı erimek to be very sad or upset. -i yanık 1. (someone) whose heart is heavy with sorrow or anguish. 2. (someone) who´s been smitten by a disaster or calamity. -i yanmak/-ine od düşmek 1. to be deeply grieved, feel deep grief. 2. to feel very sorry. 3. to be smi
См. также в других словарях:
rahatlamak — nsz 1) Üzüntü, sıkıntı, tedirginlik veren bir durum ortadan kalkmak veya azalmak, rahata kavuşmak Hasta ilacını içtikten sonra rahatladı. 2) Sakinleşmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
yüreği rahatlamak — üzüntü ve kaygısı azalmak, kalmamak ... lüzumsuz bir şey satın aldığı zaman garip bir üzüntü duyar, karısı ziyanı yok, üzülme, ne yapalım, olmuş bir şey diye teselli etmedikçe bir türlü yüreği rahatlamazdı. R. N. Güntekin … Çağatay Osmanlı Sözlük
rahata ermek — rahatlamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
rahata kavuşmak — rahatlamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
TEŞEFFİ — Rahatlamak. Şifâ bulmak. * Öc almak. Öc veya intikam almakla yüreği soğumak.(Tenkidin sâiki ya nefretin teşeffisidir veya şefkatin tatminidir. Dostun veya düşmanın ayıbını görmek gibi...R.N … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
arınmak — nsz 1) Temizlenmek 2) Katışıksız, arı (I) duruma gelmek 3) mec. Rahatlamak Derdini size aktarıp arınmış, sizi zehirleyip bırakmıştır. H. Taner … Çağatay Osmanlı Sözlük
dertleşmek — nsz, le Rahatlamak ve çözüm bulmak amacıyla dertlerini karşılıklı anlatmak Bunlar yılbaşında işlerinin başlarını aştığını görüp dertleşirler. B. Felek … Çağatay Osmanlı Sözlük
ferahlanmak — nsz Rahatlamak, üzüntü veya sıkıntısı kalmamak, açılmak, genişlemek Genç bir meltemle ferahlanan güneşli rıhtım kenarlarını aştık. S. Birsel … Çağatay Osmanlı Sözlük
hafiflemek — nsz 1) Herhangi bir sebeple eski ağırlığı azalmak 2) mec. Etkisi, gücü azalmak Hastalık hafifledi. 3) mec. Bir sıkıntıdan kurtulmak, rahatlamak İkinci görevi bırakınca hafifledi … Çağatay Osmanlı Sözlük
rahatlama — is. Rahatlamak işi … Çağatay Osmanlı Sözlük
yürek — is., ği, anat. 1) Kalp 2) Bir kimsenin ruhsal yönü, gönül Fazıla Hanım ın elleri terliyor, yüreği sarsılıyordu. S. F. Abasıyanık 3) Kupa (I) 4) mec. Herhangi bir şeyden çekinmeme, korkmama, yüreklilik, korkusuzluk, cesaret Bu iş yürek ister. 5)… … Çağatay Osmanlı Sözlük