-
1 para sıkıntısı
İnşaat Mühendisliği ve Mimarlık Türkçe-Rusça Sözlük ve Rus-Türkçe Sözlük > para sıkıntısı
-
2 para sıkıntısı
n. monetary pressure, penury -
3 para sıkıntısı
financial pressure -
4 para sıkıntısı olmak
v. be up against it -
5 para sıkıntısı çekmek
feel the draught -
6 para sıkıntısı çekmek
to be hard up for money -
7 para
para Geld n; HIST Para m (40. Teil des Kurusch);para babası steinreich; fig Geldsack m;para bozmak wechseln, fam klein machen;para canlısı geldgierig;para cezası Geldstrafe f;para çantası (oder kesesi) Portemonnaie n;para dökmek (sein) Geld vergeuden; (viel) Geld investieren;para etmemek zu nichts taugen; nichts hermachen;para ile değil spottbillig;para kırmak Geld scheffeln;para pul Geld n, klingende Münze;para sıkıntısı Geldsorgen pl;para tutmak Geld anhäufen; Geld haben;para yapmak fam Geld machen;para yemek Geld vergeuden; fig fam sich schmieren lassen;-e para yedirmek jemanden mit Geld überschütten; bestechen A;paradan çıkmak sich verausgaben;parası pul olmak jemandes Geld an Wert verlieren ( oder vergeudet werden); -
8 денежные затруднения
Турецко-русский словарь и русско-турецкий словарь по строительству и архитектуре > денежные затруднения
-
9 financial difficulty
para sikintisi, ödeme güçlügü -
10 Kasse
Kasse <-n> ['kasə] f1) ( Behälter) kasa2) (Laden\Kasse, Registrier\Kasse) kasa\Kasse machen ( fam) para yapmak;jdn zur \Kasse bitten ( fam) birinden para istemek;gut bei \Kasse sein ( fam) parası bol olmak, çok parası olmak;knapp bei \Kasse sein ( fam) parası kıt olmak, az parası olmak, eli darda olmak, darda bulunmak, para sıkıntısı içinde olmak;wir haben getrennte \Kassen bizim hesaplarımız [o hesabımız kitabımız] ayrıdır -
11 embarrassment
utanma, mahcubiyet; para sikintisi, para darligi -
12 затруднение
güçlük,engel* * *сgüçlük; engel ( препятствие)де́нежные затрудне́ния — para sıkıntısı
вы́йти из затрудне́ния — güç / zor durumdan kurtulmak
-
13 плохо
1) fena, kötüпло́хо пита́ться — iyi besin alamamak
пло́хо относи́ться к кому-л. — birine karşı fena davranmak
пло́хо па́хнуть — kokusu kötü olmak, fena kokmak
пло́хо ко́нчиться — sonu fenaya varmak
пло́хо знать язы́к — dili iyi bilmemek
он пло́хо зна́ет англи́йский язы́к — İngilizcesi bozuktur
он пло́хо пел / спел — fena okudu
я пло́хо пла́ваю — ben iyi yüzemem
ты пло́хо сде́лал, что не пришёл — gelmediğine fena ettin
ра́зве мы пло́хо сде́лали / поступи́ли? — kötü mü ettik?
дела́ иду́т пло́хо — işler bozuk gidiyor
2) безл., → сказ. fenaпло́хо то, что... — işin fenası şu ki,...
у него́ пло́хо с деньга́ми — parası kıttır, para sıkıntısı çekiyor
3) безл., → сказ. ( о тяжелом состоянии)мне пло́хо — fena oluyorum
ей вдруг ста́ло пло́хо — fenalaştı, birdenbire üstüne fenalık geldi
4) → сущ., с, нескл. ( отметка) zayıf -
14 туго
sıkıca,sıkı* * *1) нареч. sıkı, sıkıcaту́го натяну́ть что-л. — bir şeyi iyice germek
ту́го затяну́ть по́яс — kemerini sıkıca sıkmak
ту́го завя́занный га́лстук — sıkı(ca) bağlanmış kravat
ту́го наби́тая поду́шка — sıkı doldurulmuş yastık
ту́го наби́ть мешо́к — çuvalı sıkı doldurmak
2) в соч., → сказ., разг.с деньга́ми бы́ло ту́го — para sıkıntısı çekiliyordu
в про́шлом ме́сяце нам ту́го пришло́сь (с деньга́ми) — geçen ay sıkıştık
е́сли тебе́ бу́дет ту́го... — sıkıya gelirsen...
-
15 sıkıntı
дефицит, затруднение, недостатокİnşaat Mühendisliği ve Mimarlık Türkçe-Rusça Sözlük ve Rus-Türkçe Sözlük > sıkıntı
-
16 embarrass
v. şaşırtmak, bozmak, bozum etmek, utandırmak, sıkıntı vermek, engellemek, para sıkıntısı çekmek* * *sık* * *[im'bærəs]1) (to cause to feel uneasy or self-conscious: She was embarrassed by his praise.) utandırmak2) (to involve in (especially financial) difficulties: embarrassed by debts.) zorluk içinde olmak•- embarrassed
- embarrassing -
17 penury
n. yoksulluk, yokluk, para sıkıntısı, kıtlık, cimrilik* * *aşırı yoksulluk -
18 be up against it
eli darda olmak, para sıkıntısı olmak -
19 feel the draught
dara düşmek, para sıkıntısı çekmek -
20 monetary pressure
n. para sıkıntısı
- 1
- 2
См. также в других словарях:
KILLET-İ NUKUD — Para darlığı. Para sıkıntısı … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
eli dar (veya darda) olmak — para sıkıntısı içinde olmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
darda bulunmak — para sıkıntısı çekmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
sıkıntı — is. 1) İşsizlik, tekdüzelik, bezginlik vb. sebeplerden doğan ruhsal yorgunluk, cefa, eziyet İçinin sıkıntısını mümkün mertebe gizlemeye çalışarak, dereden tepeden konuşarak oyalandı. P. Safa 2) Bir bozukluğun, karışıklığın sebep olduğu etkili ve… … Çağatay Osmanlı Sözlük
ağa borç eder, uşak harç — ağa para sıkıntısı içinde olup borç etse de uşak, bunu anlamaz ve bol harcamayı sürdürür anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
karnı tok sırtı pek olmak — geçimi iyi olmak, para sıkıntısı olmamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
gül gibi bakmak — 1) geçimini para sıkıntısı olmadan sağlamak 2) iyi, temiz bakmak Çocuğuna gül gibi bakıyor … Çağatay Osmanlı Sözlük
büyük — sf., ğü 1) Boyutları, benzerlerinden daha fazla olan (somut nesne), makro, küçük karşıtı Büyük ağaçların altında, gazinoya doğru gidiyoruz. Y. Z. Ortaç 2) Çok, ortalamayı aşan (soyut kavram) Büyük bir cevap sıkıntısı geçirdikten sonra itiraf etti … Çağatay Osmanlı Sözlük