-
1 alt
\altı alay üstü kalay ( fam) oben hui, unten pfuimasanın \altı die untere Seite des Tischesmasanın \altında unter dem Tischbir şeyin \altını çizmek etwas unterstreichenbir şey bulmak için odanın \altını üstüne getirmek das Zimmer auf den Kopf stellen, um etwas zu finden2) ( giysi)\altına etmek ( fam) sich in die Hosen machençocuğun \altını değiştirmek dem Kind die Windeln wechselnbir işin \altından kalkamamak mit einer Sache nicht fertig werden könnenII adj Unter-, unter-\alt katta im Untergeschossköyün \alt tarafında unterhalb des Dorfes -
2 hava
hava [xava] s\hava almak (açık \havada gezmek) frische Luft schnappen; ( umduğunu bulamamak) leer ausgehen; (içine \hava almak) Luft durchlassenlastiğe \hava basmak einen Reifen aufblasen\havadan sudan konuşmak ( fam) ins Blaue hineinreden\havaya uçurmak in die Luft sprengen\havanın gözü yaşlı es sieht nach Regen ausbugün \hava güzel es ist heute schönes Wetter3) Klima nt\hava değiştirmek das Klima ändernburanın \havası sert das Klima hier ist rauaçık \havada unter freiem Himmel6) (dans \havası) Melodie f\havası olmak Flair habenkadın güzel değil, ama \havası var die Frau ist nicht schön, aber sie hat Flairodanın öyle lüks bir \havası var( dır) ki, ... das Zimmer hat ein solches Flair von Luxus, dass...\havayı bozmak die Stimmung verderben\havasını bulmak in Stimmung kommenbu sözlerin sonu \hava! ( fam) das ist nur leeres Gerede! -
3 tavan
tavan s
См. также в других словарях:
mehanik — odanın ortasında yakılan ocak … Çağatay Osmanlı Sözlük
badanalı — sf. 1) Badana edilmiş olan Geniş, perdesiz, kırmızı badanalı bir odanın ta ortasında birinci sınıfı Fransızcadan imtihan ediyorduk. Ö. Seyfettin 2) mec. Yüzüne çok pudra ve boya sürmüş olan (kadın) … Çağatay Osmanlı Sözlük
birdenbire — zf. Ansızın Birdenbire bulunduğumuz odanın kapısı açılıverdi. S. F. Abasıyanık … Çağatay Osmanlı Sözlük
değin — 1. e. Bir işin, bir durumun sona erdiği zamanı veya yeri gösterir, kadar, dek Kıyıdan bir alkış sesi geldi... Odanın güneşli duvarına değin. M. C. Anday 2. is., hlk. Sincap … Çağatay Osmanlı Sözlük
dizmek — i, e, er 1) Bazı nesneleri iplik, tel vb.ne geçirmek Ortada, hasırların üstünde yığılı tütün yapraklarının etrafında, ana, iki kız oturmuş tütün diziyorlardı. N. Cumalı 2) Yan yana veya üst üste sıralamak Odanın ortasına üç ayaklı masayı koymuş,… … Çağatay Osmanlı Sözlük
doldurmak — i 1) Dolmasını sağlamak, dolu duruma getirmek Fazla eşyasını acele acele valize doldurdu. R. H. Karay 2) Araç deposunu akaryakıtla tamamen dolu duruma getirmek 3) nsz Ateşli silahların içine mermi sürmek İki tabanca getirdiler, takır takır… … Çağatay Osmanlı Sözlük
dört köşe — sf. Kare biçiminde olan İçeride, penceresiz, dört köşe odanın içine otuz beş kişiyi yığıvermişler. S. F. Abasıyanık … Çağatay Osmanlı Sözlük
döşeme — is. 1) Döşemek işi 2) Yapılarda taban üzerine döşenen tahta vb. kaplama Odanın döşemesine bakıyor, bir türlü bu yabancı yere bir ad koyamıyordu. E. E. Talu 3) Bir yapının döşenmesine yarayan her türlü eşya, mefruşat 4) Koltuk, kanepe, divan… … Çağatay Osmanlı Sözlük
erkân minderi — is., esk. Ev ve konaklarda seçkin konukların oturması için yapılmış yer minderi Odanın mukabil iki cihetinde geniş iki sedir, bunların ortasında büyücek bir erkân minderi. H. R. Gürpınar … Çağatay Osmanlı Sözlük
geçirmek — i 1) Geçme işini yaptırmak, geçmesini sağlamak 2) e Bir şeyi bir yandan öbür yana götürmek Kalanımızı peşine takarak Murat suyunun karşı kıyısına geçirdi. K. Bilbaşar 3) i, e Bir şeyi bir yerden başka yere taşımak, nakletmek Odanın eşyasını öbür… … Çağatay Osmanlı Sözlük
geçmek — e, er 1) Bir yerden başka bir yere gitmek Elindeki kitabı bırakıp bulundukları odaya geçtim. T. Buğra 2) den Bir yandan girip diğer yandan çıkmak İplik iğne deliğinden zor geçti. 3) den Yol, araç veya akarsu bir yerin yakınından veya içinden… … Çağatay Osmanlı Sözlük