Перевод: со всех языков на немецкий

с немецкого на все языки

odanın

  • 1 alt

    alt
    1) \alt etmek ( fam) unterkriegen, bezwingen; ( yenmek) besiegen
    \altı alay üstü kalay ( fam) oben hui, unten pfui
    masanın \altı die untere Seite des Tisches
    masanın \altında unter dem Tisch
    bir şeyin \altını çizmek etwas unterstreichen
    bir şey bulmak için odanın \altını üstüne getirmek das Zimmer auf den Kopf stellen, um etwas zu finden
    2) ( giysi)
    \altına etmek ( fam) sich in die Hosen machen
    çocuğun \altını değiştirmek dem Kind die Windeln wechseln
    3) ( geriye kalan bölüm) Rest m
    bir işin \altından kalkamamak mit einer Sache nicht fertig werden können
    \altta kalanın canı çıksın ( fig) o ( fam) nach mir die Sintflut
    II adj Unter-, unter-
    \alt katta im Untergeschoss
    \alt yanı çıkmaz sokak ( fig) o ( fam) es führt zu nichts
    köyün \alt tarafında unterhalb des Dorfes

    Sözlük Türkçe-Almanca kompakt > alt

  • 2 hava

    hava [xava] s
    1) ( gaz karışımı) Luft f
    \hava almak (açık \havada gezmek) frische Luft schnappen; ( umduğunu bulamamak) leer ausgehen; (içine \hava almak) Luft durchlassen
    \hava basmak ( fig) o ( fam) sich aufblasen, sich wichtigtun
    lastiğe \hava basmak einen Reifen aufblasen
    \havadan sudan konuşmak ( fam) ins Blaue hineinreden
    \havaya uçurmak in die Luft sprengen
    \havanın gözü yaşlı es sieht nach Regen aus
    bugün \hava güzel es ist heute schönes Wetter
    3) Klima nt
    \hava değiştirmek das Klima ändern
    buranın \havası sert das Klima hier ist rau
    4) ( gökyüzü) Himmel m
    açık \havada unter freiem Himmel
    \havalarda uçmak ( fig) o ( fam) abheben
    5) ( esinti) Brise f
    6) (dans \havası) Melodie f
    7) ( ses perdesi) Tonlage f
    8) ( keyif) Laune f
    \havası olmak Flair haben
    kadın güzel değil, ama \havası var die Frau ist nicht schön, aber sie hat Flair
    odanın öyle lüks bir \havası var( dır) ki, ... das Zimmer hat ein solches Flair von Luxus, dass...
    10) ( tarz, üslup) Stil m
    11) ( ortam, atmosfer) Stimmung f, Atmosphäre f
    \havayı bozmak die Stimmung verderben
    \havasını bulmak in Stimmung kommen
    12) bana göre \hava hoş ( fam) es ist mir (ganz) egal
    bu sözlerin sonu \hava! ( fam) das ist nur leeres Gerede!

    Sözlük Türkçe-Almanca kompakt > hava

  • 3 tavan

    tavan s
    1) ( odanın) Decke f; ( yapının) Dach nt
    birinin başına \tavan çökmek [o yıkılmak] ( fig) o ( fam), jdm fällt die Decke auf den Kopf
    2) ( fig) ( en üst sınır) Höchstgrenze f; ( en yüksek seviye) Höchststand m
    3) wirtsch Plafond m

    Sözlük Türkçe-Almanca kompakt > tavan

См. также в других словарях:

  • mehanik — odanın ortasında yakılan ocak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • badanalı — sf. 1) Badana edilmiş olan Geniş, perdesiz, kırmızı badanalı bir odanın ta ortasında birinci sınıfı Fransızcadan imtihan ediyorduk. Ö. Seyfettin 2) mec. Yüzüne çok pudra ve boya sürmüş olan (kadın) …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • birdenbire — zf. Ansızın Birdenbire bulunduğumuz odanın kapısı açılıverdi. S. F. Abasıyanık …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • değin — 1. e. Bir işin, bir durumun sona erdiği zamanı veya yeri gösterir, kadar, dek Kıyıdan bir alkış sesi geldi... Odanın güneşli duvarına değin. M. C. Anday 2. is., hlk. Sincap …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • dizmek — i, e, er 1) Bazı nesneleri iplik, tel vb.ne geçirmek Ortada, hasırların üstünde yığılı tütün yapraklarının etrafında, ana, iki kız oturmuş tütün diziyorlardı. N. Cumalı 2) Yan yana veya üst üste sıralamak Odanın ortasına üç ayaklı masayı koymuş,… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • doldurmak — i 1) Dolmasını sağlamak, dolu duruma getirmek Fazla eşyasını acele acele valize doldurdu. R. H. Karay 2) Araç deposunu akaryakıtla tamamen dolu duruma getirmek 3) nsz Ateşli silahların içine mermi sürmek İki tabanca getirdiler, takır takır… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • dört köşe — sf. Kare biçiminde olan İçeride, penceresiz, dört köşe odanın içine otuz beş kişiyi yığıvermişler. S. F. Abasıyanık …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • döşeme — is. 1) Döşemek işi 2) Yapılarda taban üzerine döşenen tahta vb. kaplama Odanın döşemesine bakıyor, bir türlü bu yabancı yere bir ad koyamıyordu. E. E. Talu 3) Bir yapının döşenmesine yarayan her türlü eşya, mefruşat 4) Koltuk, kanepe, divan… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • erkân minderi — is., esk. Ev ve konaklarda seçkin konukların oturması için yapılmış yer minderi Odanın mukabil iki cihetinde geniş iki sedir, bunların ortasında büyücek bir erkân minderi. H. R. Gürpınar …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • geçirmek — i 1) Geçme işini yaptırmak, geçmesini sağlamak 2) e Bir şeyi bir yandan öbür yana götürmek Kalanımızı peşine takarak Murat suyunun karşı kıyısına geçirdi. K. Bilbaşar 3) i, e Bir şeyi bir yerden başka yere taşımak, nakletmek Odanın eşyasını öbür… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • geçmek — e, er 1) Bir yerden başka bir yere gitmek Elindeki kitabı bırakıp bulundukları odaya geçtim. T. Buğra 2) den Bir yandan girip diğer yandan çıkmak İplik iğne deliğinden zor geçti. 3) den Yol, araç veya akarsu bir yerin yakınından veya içinden… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Поделиться ссылкой на выделенное

Прямая ссылка:
Нажмите правой клавишей мыши и выберите «Копировать ссылку»