-
1 muamele etmek
v. treat, use* * *treat -
2 muamele etmek
to treat -
3 farklı muamele etmek
v. discriminate, discriminate between -
4 kötü muamele etmek
v. use smb. ill -
5 sevgi ile muamele etmek
v. cherish -
6 muamele
"1. treatment, conduct, behavior. 2. the processing (of a petition or application). 3. doing business with, trading, buying and selling. 4. colloq. sexual intercourse. - etmek to act, behave; /a/ to treat." -
7 fena
"1. bad; evil. 2. ill, sick. 3. terrible, miserable. 4. badly, poorly. 5. extremely, terribly. - bakmak /a/ to glare angrily (at). -ya çekmek /ı/ to take (something) in a bad sense. - değil/sayılmaz. Not bad!/Pretty good! - etmek 1. to behave badly, act wrongly. 2. /ı/ to harm, injure; to teach (someone) a lesson. 3. /ı/ to make (someone) feel sick. - gitmek to go badly. -sına gitmek 1. (for an action or word) to pain, upset (someone). 2. to irritate, exasperate (someone). - gözle bakmak /a/ 1. to harbor evil intentions (towards). 2. to look daggers (at). 3. to look at (someone) with a lustful eye. - halde in the worst way, extremely, excessively, badly. - kalpli wicked. - muamele law ill-treatment. - olmak 1. to feel sick, feel faint. 2. to feel anguish, be upset. -ya sarmak to take a turn for the worse. -ya varmak to get worse; to end up badly. - yakalanmak to be caught red-handed. - yapmak /ı/ to harm, injure; to teach (someone) a lesson. - yerine vurmak /ın/ to hit (someone) in a vulnerable spot. -ya yormak /ı/ to interpret (a gesture, word, or piece of news) as unfavorable."
См. также в других словарях:
muamele etmek — davranmak Hanımefendimin hayatını kurtardığı için bütün hizmetkârlar ona güler yüz gösteriyor, iyi muamele ediyorlardı. H. Taner … Çağatay Osmanlı Sözlük
muamele — is., Ar. muˁāmele 1) Davranma, davranış Bana karşı olan muamelesini beğenmedim. 2) Yol, yöntem Bu adam muamele bilmiyor. 3) İşlem Onlar gündelik muamelelere başlayınca da benim ağzım açık kaldı. R. N. Güntekin 4) kim., esk. İşlem 5) tic., esk.… … Çağatay Osmanlı Sözlük
tutlukmak — tutğun söylemek, ele geçirmek; itibar muamele etmek, söz tutturmak, bend u best etmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
EDEB — Terbiye. Kavlen, fiilen insanlara lütuf ile muamele etmek. Güzel ahlâk. Usluluk. Hayâ. * Ist: Sünnet i Resul e (A.S.M.) uygun hareket etmek. * Utanılacak şeylerden insanı koruyan meleke; kuvve i râsiha i nefsiye. * Edebiyat ve ondan bahseden ilim … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
insanca — sf. 1) İnsana yakışan, insana özgü olan, insanla ilgili 2) zf. İnsana yakışır biçimde İnsana insanca muamele etmek, Türk geleneğinde bir fevkaladelik sayılmazdı. S. Ayverdi 3) zf. İnsan bakımından İnsanca kayıp yok … Çağatay Osmanlı Sözlük
uçkalatmak — mülayimane muamele etmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
DEHN — Değnekle vurmak. * Yağmurun, yeri ıslatması. * Bir şeyi yağlamak. * Bir kimseye münâfıkane muâmele etmek … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
LİYAN — (Mülâyene) Mülayemetle, yumuşaklıkla muamele etmek … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
avkalamak — azarlamak, terbiyeye sığmaz şekilde muamele etmek … Beypazari ağzindan sözcükler
MÜLATAFA — (Mülâtefe) (Lutf. dan) Birbirine lâtife etmek. Şakalaşmak. İltifat etmek. Güzel muâmele … Yeni Lügat Türkçe Sözlük