-
1 masa
1) стол2) отде́л (в государственном учреждении); бюро́; департа́ментkaçakçılık masası — отде́л по борьбе́ с контраба́ндой (в полиции)
3) иму́щество банкро́та (подлежащее распределению между кредиторами)iflâs masası — иму́щество несостоя́тельного должника́, ко́нкурсная ма́сса
См. также в других словарях:
cömertçe — zf. Cömert bir biçimde, sakınmadan, bol bol Poker masasında servetini, içki masasında sıhhatini cömertçe tüketmiştir. Y. Z. Ortaç … Çağatay Osmanlı Sözlük
ameliyat masası — is. Üzerinde ameliyat yapılan özel donanımlı masa Hepsinde ameliyat masasında bayıltılmamış bir hasta yüzü vardır. F. R. Atay … Çağatay Osmanlı Sözlük
bambu — is., bit. b., Fr. bambou 1) Buğdaygillerden, sıcak ülkelerde yetişen, boyu 25 m kadar olabilen, mobilya, merdiven, baston vb. birçok eşyanın yapımında kullanılan bir tür kamış, Hint kamışı, hezaren (II) (Bambusa vulgaris) İlle oturacak: Ya… … Çağatay Osmanlı Sözlük
bayıltılmak — nsz Bayıltma işi yapılmak Hepsinde ameliyat masasında bayıltılmamış bir hasta yüzü vardır. F. R. Atay … Çağatay Osmanlı Sözlük
briç — is., İng. bridge Dört kişi arasında oynanan bir iskambil oyunu Briç masasında operetçi Muhlis Sabahattin başı çeker. S. Birsel … Çağatay Osmanlı Sözlük
defter — is., Ar. defter Genellikle hafif bir kapak içerisinde, yazı yazmak için bir araya tutturulmuş kâğıt yaprakları Nikâh memurunun masasında, biraz sonra imzalayacakları defter vardı. S. Derviş Birleşik Sözler defter emini defterhane defterihakani… … Çağatay Osmanlı Sözlük
kamış kalem — is., esk. Yazı yazmak için kullanılan ince kamıştan yapılmış kalem Masasında eski biçim hokkalar, kamış kalemler vardı. Ç. Altan … Çağatay Osmanlı Sözlük
masa — is., Rum. 1) Ayaklar veya bir destek üzerine oturtulmuş tabladan oluşan mobilya Çoğunlukla akşam yemeğinden sonra, sofra kaldırılınca yemek masasında yazardım o öyküleri. N. Cumalı 2) Bu mobilya etrafında oturanların tümü 3) Dairelerde,… … Çağatay Osmanlı Sözlük
operetçi — is. Operet metni yazan, besteleyen veya operette rol alan sanatçı Briç masasında operetçi Muhlis Sabahattin başı çeker. S. Birsel … Çağatay Osmanlı Sözlük
satmak — i, ar 1) Bir değer karşılığında bir malı alıcıya vermek Geniş arazisini parselleyip sattı. T. Buğra 2) nsz, mec. Kendinde olmayan bir şeyi var gibi göstermek, taslamak Onun yerinde kim olsa bu kadar azamet satardı. P. Safa 3) mec. Bir kimse,… … Çağatay Osmanlı Sözlük