-
1 وهم
Iوَهَمَ1. vehmetmekAnlamı: evhamlanmak2. evhamlanmakAnlamı: kuruntu duymak3. sanmakAnlamı: zannetmekIIوَهْم1. düş gücüAnlamı: bir şeyi zihinde canlandırma, düşünme yeteneği2. fanteziAnlamı: sonsuz, sınırsız hayal3. kuruntuAnlamı: işkil, evham, vehim4. hayaletAnlamı: gerçekte var olmayan şey5. görüntü6. hayalAnlamı: zihinde tasarlanan şey, imge, hulya7. vehimAnlamı: kuruntuوَهَّمَ1. kandırmakAnlamı: aldatmak2. ayartmakAnlamı: baştan çıkarmak, doğru yoldan saptırmak -
2 خيال
Iخَيَال1. imgelemAnlamı: geçmiş yaşantılara özgü bağ kurma, muhayyile2. düş gücüAnlamı: bir şeyi zihinde canlandırma, düşünme yeteneği3. heyulâAnlamı: korkunç hayal4. fanteziAnlamı: sonsuz, sınırsız hayal5. kuruntuAnlamı: işkil, evham, vehim6. hayalAnlamı: zihinde tasarlanan şey, imge, hulya7. görüntü8. hayaletAnlamı: gerçekte var olmayan şey9. tayfAnlamı: görüntü, hayalet10. vehimAnlamı: kuruntu11. imajAnlamı: imge12. imgeAnlamı: zihnde tasarlanan düş, hayalIIخَيَّال1. sipahi2. süvariAnlamı: atlı3. atlıAnlamı: ata binmiş kimse4. biniciAnlamı: ata iyi binen kimse -
3 خيال
atlı; binici; düş gücü; fantezi; görüntü; hayal; hayalet; heyulâ; imge; imgelem; imaj; kuruntu; sipahi; süvari; tayf; vehim -
4 وهم
ayartmak; düş gücü; evhamlanmak; fantezi; görüntü; hayal; hayalet; kandırmak; kuruntu; sanmak; vehim; vehmetmek -
5 توهم
Iتَوَهَّمَ1. evhamlanmakAnlamı: kuruntu duymak2. sanmakAnlamı: zannetmekIIتَوَهُّم1. yanılsamaAnlamı: yanlış algılama2. imgelemAnlamı: geçmiş yaşantılara özgü bağ kurma, muhayyile -
6 مرية
مِرْيَة1. işkilAnlamı: kuruntu, vesvese2. kuşkuAnlamı: işkil, şüphe -
7 وسواس
وَسْواس1. işkilAnlamı: kuruntu, vesvese2. iblisAnlamı: şeytan3. şeytanAnlamı: isyancı meleklerin başı -
8 وسوسة
وَسْوَسَة1. işkilAnlamı: kuruntu, vesvese2. tedirginlikAnlamı: tedirgin olma durumu3. vesveseAnlamı: şüphe
См. также в других словарях:
kuruntu — is. 1) Yanlış ve yersiz düşünce, evham Evlenmek kuruntusu ile satılmaya giden iki mahalle kızı sol tarafta. A. Gündüz 2) Bir konuyla ilgili kötü ihtimalleri akla getirip tasalanma, işkil, evham, vesvese Sözü dinlenmeyen bir siyasi liderin… … Çağatay Osmanlı Sözlük
kürüntü — is. Kürünüb yığılmış şeylər topası … Azərbaycan dilinin izahlı lüğəti
kuruntu etmek — kötü ihtimalleri düşünüp üzülmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
evham — is., ç., Ar. evhām Kuruntu, kuşku, işkil, vehim, vesvese … Çağatay Osmanlı Sözlük
evhamlanmak — nsz Kuruntu duymak, kuruntuya kapılmak, kuşkulanmak, vehmetmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
fikir — is., kri, Ar. fikr 1) Düşünce İşimizi, gücümüzü bırakmış olmak düşüncesini bir vazife yapmakta olduğumuz fikri susturuyordu. M. Ş. Esendal 2) Düşün 3) esk. Kuruntu Birleşik Sözler fikir adamı fikir babası fikir hürriyeti fikir işçisi … Çağatay Osmanlı Sözlük
hülya — is. 1) Tatlı düş, hayal Talihin kırkyılda bir karşıma çıkardığı saadet hülyasını tehlikede buldum. H. E. Adıvar 2) esk. Kuruntu Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller hülyaya dalmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
hüsnükuruntu — is., alay, Ar. ḥusn + T. kuruntu Herhangi bir durumu safça kendinden yana iyiye yorma O senin hüsnükuruntun … Çağatay Osmanlı Sözlük
ikircik — is., ği, hlk. 1) İşkil, şüphe, kuruntu 2) Kararsızlık, tereddüt … Çağatay Osmanlı Sözlük
işkil — is. Kuruntu … Çağatay Osmanlı Sözlük
kuşku — is. 1) Bir olguyla ilgili gerçeğin ne olduğunu kestirememekten doğan kararsızlık, kuruntu, işkil, şüphe, acaba Bütün bunlar hatırlanınca onun zaten bilinen ve kabul edilen samimiyeti kuşku konusu yapılmazdı. T. Buğra 2) ruh b. Başkalarının iyi… … Çağatay Osmanlı Sözlük