-
1 kulübe
kulübe sHäuschen nt, Hütte f -
2 kulübe
кио́ск (м) хи́жина (ж)* * *1) хи́жина, хиба́рка, лачу́га, избу́шкаbahçıvan kulübesi — хи́жина садо́вника
2) бу́дкаmakas kulübesi — ж.-д. бу́дка стре́лочника; железнодоро́жная бу́дка
nöbetçi kulübesi — карау́льная бу́дка
polis kulübesi — полице́йская бу́дка, полице́йский пост
3) конура́köpek kulübesi — соба́чья конура́
-
3 kulübe
будка, хижина, избушка, беседка- gazete satış kulübesi
- nöbetçi kulübesi
- polis kulübesi
- satış kulübesi
- telefon kulübesiİnşaat Mühendisliği ve Mimarlık Türkçe-Rusça Sözlük ve Rus-Türkçe Sözlük > kulübe
-
4 kulübe
n. hut, hovel, box, booth, cabin, cote, cottage, crib, hutch, kiosk, kiosque, lodge, shack, shanty, shed* * *1. cabin 2. cottage 3. hut 4. kiosk 5. shack 6. shanty -
5 kulübe
ku'lübe (Hunde)Hütte f; (Wärter)Häuschen n; fam Bruchbude f (schlechtes Haus);telefon kulübesi Telefonzelle f -
6 kulübe
holik--------kepir--------qûrçik -
7 kulübe
chałupa; chata; domek; rudera -
8 kulübe
1) хи́жина, избу́шка, шала́ш; бу́дка; конура́bekçi kulübesi — сторо́жка, бу́дка сто́рожа
demiryolu bekçi kulübesi — железнодоро́жная бу́дка
polis kulübesi — полице́йская бу́дка, полице́йский пост
telefon kulübesi — телефо́нная бу́дка
2) кио́ск (газетный и т. п.) -
9 kulübe
ЧЭЛ, бгъэнышъхьэун/ бгъэныщхьэунэ -
10 kulübe
унэжъ цIыкIу -
11 kulübe
καλύβα, παράγκα, παράπηγμα -
12 kulübe
تخشيبةخصعرزالكوخ -
13 kulübe
1. تخشيبة [تَخْشِيبَة]Anlamı: saman veya ağaçtan yapılmış küçük, basit, ilkel ev2. خص [خُصّ]Anlamı: saman veya ağaçtan yapılmış küçük, basit, ilkel ev3. عرزال [عِرْزال]Anlamı: saman veya ağaçtan yapılmış küçük, basit, ilkel ev4. كوخ [كُوخ]Anlamı: saman veya ağaçtan yapılmış küçük, basit, ilkel ev -
14 kulübe
"hut, shed, cabin, shack, shanty, cottage; sentry box; telephone booth, telephone box; tollbooth" -
15 kulübe
"1. hut; cabin; shack, shanty. 2. sentry box. 3. telephone booth. 4. tollbooth." -
16 kulübe
daxma, koma, dəyə, budka; bahçıvan kulübesi – bağbanın daxması; bekçi kulübesi – gözətçi butkasıbudka, daxma, dəyə, koma, köşk -
17 kulübe
barák; bouda; chatrč; chýše -
18 küçük kulübe
n. cot* * *1. hovel 2. kiosk -
19 kütükten yapılı kulübe
log cabin -
20 kütükten yapılmış kulübe
log cabin
- 1
- 2
См. также в других словарях:
Kulube Hotel — (Калкан,Турция) Категория отеля: 2 звездочный отель Адрес: Kalamar Koyu Funda Sk. No:13, 34 … Каталог отелей
kulübe — is., Far. kulbe 1) Kerpiç, saman veya ağaçtan yapılmış küçük, basit, ilkel ev Ahırların öteki yamacında bir bahçıvan kulübesi vardı. S. F. Abasıyanık 2) Bir yeri beklemekle görevli kimsenin içinde bulunduğu küçük barınak Nöbetçi kulübesi. 3)… … Çağatay Osmanlı Sözlük
satma — kulübe, bağ bekçisinin geceleri bar ınmak için ağaç üzerinde yaptığı çardak I, 433 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
Auslautverhärtung — ist ein Fachbegriff aus der Sprachwissenschaft, im Speziellen aus der Phonetik und Phonologie, und bezeichnet den Vorgang, dass Geräuschkonsonanten (d. h. Plosive, Affrikaten und Frikative) am Ende einer Silbe (also in ihrem Auslaut) und… … Deutsch Wikipedia
colibă — COLÍBĂ, colibe, s.f. Casă mică şi sărăcăcioasă. ♦ Adăpost provizoriu pentru oameni şi uneori, pentru animale, făcut din bârne, din crengi etc. şi acoperit cu paie, ramuri etc. – Din sl. koliba. Trimis de hai, 28.06.2004. Sursa: DEX 98 COLÍBĂ s … Dicționar Român
alaçık — is., ğı, hlk. 1) Üzeri dal ve hasırla örtülmüş kulübe, çardak 2) Keçeden yapılan çadır … Çağatay Osmanlı Sözlük
cankurtaran kulübesi — is. Dağ geçitlerinde tipiden veya soğuktan korunmak için sığınak olarak yapılmış kulübe … Çağatay Osmanlı Sözlük
çatısız — sf. Çatısı olmayan, üstü açık (ev, kulübe) … Çağatay Osmanlı Sözlük
masun — sf., esk., Ar. maṣūn 1) Korunan, korunmuş Poyrazdan masun bir kulübe göreceksin. S. F. Abasıyanık 2) Saklanmış … Çağatay Osmanlı Sözlük
taraftar — is., Ar. ṭaraf + Far. dār 1) Yandaş Siz işin olmaması taraftarısınız. A. Gündüz 2) sp. Sporcunun veya sporcuların temsil ettikleri renklere, kulübe veya bayrağa bağlı kimse Taraftara aklını peynir ekmekle yediren çılgın ve ilkel spor basını bu… … Çağatay Osmanlı Sözlük
transfer — is., Fr. transfert 1) Bir yerden başka bir yere taşıma veya götürme 2) Bir kimsenin herhangi bir hakkını bir başkasına geçirmesini sağlayan iş 3) sp. Bir profesyonel sporcunun, para karşılığı kulübünden bir başka kulübe geçmesi … Çağatay Osmanlı Sözlük