-
1 konuyu anlamamak
v. miss the point -
2 konuyu aynı yönden ele alan
adj. synoptic -
3 konuyu dağıtma
n. peregrination -
4 konuyu dağıtmak
v. digress, ramble -
5 konuyu değiştirmek
shift one's ground -
6 konuyu incelemek
v. go into the matter -
7 konuyu saptırmak
v. start a hare -
8 aynı konuyu yazan karşılıklı iki sayfa
n. spread, story or advertisement that covers two pagesTurkish-English dictionary > aynı konuyu yazan karşılıklı iki sayfa
-
9 birçok konuyu içeren anlaşma
n. package deal -
10 tek bir konuyu inceleyen yazı
n. monograph -
11 change the subject
konuyu değiştirmek* * *(to start talking about something different: I mentioned the money to her, but she changed the subject.) konuyu değiştirmek -
12 go into the matter
konuyu incelemek -
13 shift one's ground
konuyu değiştirmek -
14 start a hare
konuyu saptırmak, dikkatleri başka yöne çekmek -
15 go into the matter
konuyu incelemek -
16 shift one's ground
konuyu değiştirmek -
17 start a hare
konuyu saptırmak, dikkatleri başka yöne çekmek -
18 anlatım
1. إبداء [إِبْداء]Anlamı: bir duygu, düşünce ve konuyu söz veya yazı ile bildirmek2. إبراز [إِبْراز]Anlamı: bir duygu, düşünce ve konuyu söz veya yazı ile bildirmek3. إظهار [إِظْهار]Anlamı: bir duygu, düşünce ve konuyu söz veya yazı ile bildirmek4. إيضاح [إِيضاح]Anlamı: bir duygu, düşünce ve konuyu söz veya yazı ile bildirmek5. بيان [بَيَان]Anlamı: bir duygu, düşünce ve konuyu söz veya yazı ile bildirmek6. تبيان [تِبْيَان]Anlamı: bir duygu, düşünce ve konuyu söz veya yazı ile bildirmek7. تبيين [تبيين]Anlamı: bir duygu, düşünce ve konuyu söz veya yazı ile bildirmek8. تجلية [تَجْلِيَة]Anlamı: bir duygu, düşünce ve konuyu söz veya yazı ile bildirmek9. تفسرة [تَفْسِرَة]Anlamı: bir duygu, düşünce ve konuyu söz veya yazı ile bildirmek10. تفسير [تَفْسِير]Anlamı: bir duygu, düşünce ve konuyu söz veya yazı ile bildirmek11. توضيح [تَوْضِيح]Anlamı: bir duygu, düşünce ve konuyu söz veya yazı ile bildirmek12. شرح [شَرْح]Anlamı: bir duygu, düşünce ve konuyu söz veya yazı ile bildirmek -
19 açıklama
1. إعلان [إِعْلان]Anlamı: bir konuyu izah etme2. إفادة [إِفَادَة]Anlamı: bir konuyu izah etme3. تصريح [تَصْرِيح]Anlamı: bir konuyu izah etme4. تقرير [تَقْرِير]Anlamı: bir konuyu izah etme -
20 değinmek
1. ألمح [أَلْمَحَ]2. أومأ [أَوْمَأَ]3. شور [شَوَّرَ]4. لمح [لَمَّحَ]
См. также в других словарях:
düşünüp (veya düşünmek) taşınmak — konuyu bütün yönleriyle inceleyip ona göre davranmak, iyice düşünmek Düşünün taşının, yarın öbür gün cevap ve imza bekliyoruz. R. E. Ünaydın … Çağatay Osmanlı Sözlük
altına imza koymak — konuyu veya anlaşmayı kabul ettiğini belirtmek İlgili sözleşmelerin altına imzamızı koyarken bu imzaya sadık kalma konusunda ne ölçüde niyetliydik? A. Cemal … Çağatay Osmanlı Sözlük
meclis — is., Ar. meclis 1) Bir konuyu konuşmak veya görüşmek için yapılan toplantı 2) Bu toplantının yapıldığı yer, şûra 3) Bir konuyu konuşmak veya görüşmek için bir araya gelmiş kimseler topluluğu Yemekten sonra meclis gruplara ayrılmıştı. P. Safa 4)… … Çağatay Osmanlı Sözlük
Dönmeh — Saltar a navegación, búsqueda Sabbataï Tsevi El termino Dönmeh (del Turco dön , volverse ), también se llaman Selanikli (los que son de Tesalónica[1] ), se refiere a un grupo de Sabateos … Wikipedia Español
açımlamak — i Bir sorunu veya konuyu ele alıp en ince noktasına kadar gözden geçirerek anlatmak, şerh etmek, teşrih etmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
açımlayıcı — sf. Bir sorunu veya konuyu ele alıp en ince noktasına kadar gözden geçirerek anlatan (kimse) … Çağatay Osmanlı Sözlük
alt kurul — is. 1) Belli bir konuyu ele almak amacıyla bir kurul içinden birkaç kişi seçilerek oluşturulan kurul, encümen, komisyon, komite 2) Meclis veya herhangi bir kurultayda bazı konuları inceleyerek varılan sonuçları tartışılmak için genel kurula… … Çağatay Osmanlı Sözlük
anahtar kelime — is. Bir yazıda konuyu en açık biçimde yansıtan kelime veya kelime grubu … Çağatay Osmanlı Sözlük
anlatım — is. 1) Anlatma işi 2) Bir duyguyu, bir düşünceyi, bir konuyu söz veya yazı ile bildirme, ifade Birleşik Sözler anlatım bilimi anlatım tonu … Çağatay Osmanlı Sözlük
ara söz — is. Doğrudan doğruya konuşulan veya yazılan konuyu ilgilendirmeyen dolaylı söz, istitrat … Çağatay Osmanlı Sözlük
atlas — 1. is., Ar. aṭlas Yüzü parlak, sık dokunmuş bir tür ipekli kumaş, saten Birleşik Sözler atlas çiçeği atlas kemiği 2. is., coğ., Rum. 1) Dünyanın, bir ülkenin, bir bölgenin fiziksel ve siyasal coğrafyası ile ekonomi, tarih vb. konularda toplu… … Çağatay Osmanlı Sözlük