-
1 соседский
сосе́дская дочь — komşunun kızı
сосе́дская ку́рица всегда́ ка́жется гусём — посл. komşunun tavuğu komşuya kaz görünür
-
2 стучаться
стуча́ться к сосе́дям — komşunun kapısını vurmak
цыплёнок стучи́тся в скорлупу́ — civciv kabuğa tık ediyor
стуча́ться в дверь — kapıyı vurmak / çalmak; перен. ( обращаться с просьбой) kapısını çalmak; перен. ( надвигаться) kapıyı vurmak
-
3 чужой
1) başkasınınчужи́е края́ — yad eller
эксплуата́ция чужо́го труда́ — başkasının / başkalarının emeğini sömürme
жить чужи́м трудо́м — başkasının emeğiyle geçinmek
тебе́ да́ли чужу́ю фотогра́фию — sana başkasının fotoğrafını verdiler
чужу́ю беду́ рука́ми разведу́ — погов. elin derdi ele masal gelir
на чужо́й рото́к не наки́нешь плато́к — посл. elin ağzı torba değil ki çekip büzesin
на чужо́й лоша́дке не нае́здишься — посл. eğreti ata binen tez iner
в чужи́х рука́х ломо́ть вели́к — посл. komşunun tavuğu komşuya kaz görünür
свой суха́рь лу́чше чужи́х пирого́в — посл. elin türlü taamından bizim tarhanamız yeğdir
2) ( посторонний) yabancıка́ждый чужо́й челове́к — her yabancı (adam)
жить у чужи́х люде́й — el evinde oturmak
он нам не чужо́й — o bizim yabancımız değildir
3) ( чуждый) yabancıони́ остава́лись чужи́ми друг дру́гу — birbirine yabancı kalıyorlardı
4) (чужо́е) → сущ., с başkasının malıна чужо́е я не за́рился — başkasının malında gözüm olmadı
5) → сущ., м el oğlu, yabancıе́сли ты не помо́жешь, чужо́й - тем бо́лее — sen yardım etmezsen el oğlu hiç etmez
••победи́ть кого-л. / вы́играть у кого-либо на чужо́м по́ле — спорт. birini deplasmanda yenmek
расска́зывать с чужи́х слов — başkasından duyduğunu anlatmak
я зна́ю об э́том то́лько с чужи́х слов — bunun üstüne ancak kulaktan dolma haberim var
См. также в других словарях:
komşunun tavuğu komşuya kaz (karısı kız) görünür — başka bir kimsenin malı bize olduğundan daha değerli görünür anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
komşu komşunun külüne (veya tütününe) muhtaçtır — komşular en küçük şey için bile birbirlerine muhtaçtırlar anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
komşu — is. 1) Konutları yakın olan kimselerin birbirine göre aldıkları ad 2) sf. Sınır ortaklığı bulunan, mücavir Komşu bahçeler arasında da pek kullanılmayan yan kapılar vardı. Ç. Altan Birleşik Sözler komşu açı komşu hatırı komşu kapısı kapı bir komşu … Çağatay Osmanlı Sözlük
Türkan Şoray — (born 28 June 1945, Istanbul) is a Turkish film actress. Biography Türkan Şoray was born to a government official father, Halit Şoray and her mother, Meliha Şoray who was a housewife. She also has one younger sibling, a sister called Nazan, who… … Wikipedia
Çolpan İlhan — (born 8 August 1936, İzmir) is a Turkish cinema and theatre actress. She has been awarded the title of State artist of Turkey . She has acted in a total of more than 300 films and theatre plays. Çolpan İlhan did her early education at Kandilli… … Wikipedia
Туркан Шорай — Связать? Туркан Шорай Türkan Şoray Дат … Википедия
Türkân Şoray — Türkân Şoray, auch Türkan Şoray (* 28. Juni 1945 in Istanbul), ist eine türkische Schauspielerin. In der Türkei wird sie traditionell als Türk sinemasının sultanı (Sultanin des türkischen Kinos) beschrieben. [1] Seit dem 12. März 2010 ist sie… … Deutsch Wikipedia
Шорай, Тюркан — Тюркан Шорай Türkân Şoray … Википедия
alamet — is., Ar. ˁalāmet 1) Belirti, işaret, iz, nişan Komşunun kızında da bir zamandır, sabırsızlık, taşkınlık alametleri çoğalmıştı. R. H. Karay 2) mec. Büyüklük, irilik bakımından şaşılacak durumda olan nesne Birleşik Sözler alametifarika kıyamet… … Çağatay Osmanlı Sözlük
birikinti — is. Bir yerde kendi kendine birikmiş olan şey Komşunun kazları birikintilerde kanat çırpıp bağırıyordu. R. Enis Birleşik Sözler birikinti konisi … Çağatay Osmanlı Sözlük
delimsirek — sf., ği Delice Komşunun delimsirek kahkahası gecenin dibinde asılmış kalmıştı. A. İlhan … Çağatay Osmanlı Sözlük