-
1 koşarak
бего́м -
2 koşarak\ çıkmak
выбега́ть -
3 koşarak\ girmek
вбега́ть забега́ть -
4 koşmak
бе́гать бежа́ть* * *I1) бежа́ть, мча́тьсяkoşarak — бего́м
koşup gelmek — примча́ться
koşa koşa — бего́м
koşma düşersin! — не беги́, упадёшь!
doru at bugün koşmıyacak — гнеда́я ло́шадь сего́дня не побежи́т
2) спеши́ть, торопи́тьсяtiyatroya koştu — он помча́лся в теа́тр
yardımına koşmak — поспеши́ть к нему́ на по́мощь
ardından / arkasından / peşinden koşmak — гоня́ться за кем-чем; насто́йчиво добива́ться / домога́ться кого-чего
II -i, -eiki yıldır bu işin peşinden koşuyorum — вот уже́ два го́да я насто́йчиво добива́юсь э́того реше́ния
1) присоединя́ть, добавля́ть2) тж. перен. запряга́ть, впряга́тьatları arabaya koşmak — запря́чь лошаде́й в теле́гу
[birini] işe koşmak — впрячь кого-л. в рабо́ту
См. также в других словарях:
tabanları kaldırmak — koşarak kaçmak Ziver sanki canı çok yanmışçasına Vay anam diye bir çığlık kopardı ve tabanları kaldırıp kaçıyor gibi yaptı. Y. K. Karaosmanoğlu … Çağatay Osmanlı Sözlük
basamak — is., ğı 1) Bir yere çıkarken veya bir yerden inerken basılan ve art arda gelen, birbirine belirli aralıkları olan düz yüzeylerden her biri Koşarak basamaklara yürüdü, merdivenleri bir solukta çıktı. P. Safa 2) Derece, aşama, kerte, evre 3) mec.… … Çağatay Osmanlı Sözlük
bir koşu — zf. 1) Çabucak ... bir koşu toplar çamaşırları, yollu yatak çarşaflarını, rüzgârda savrulan havluları, ıslanmaya başlamadan önce. O. Rifat 2) Koşarak, koşa koşa O gün, hemen bir koşu seracılara gittim, kocaman bir yasemin aldım, eve getirdim. T.… … Çağatay Osmanlı Sözlük
dörtnala — zf. At, dörtnal koşarak Aydınlıktan huylanan atlar şaha kalkarak deli gibi dörtnala ileri atılıyorlardı. Ö. Seyfettin Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller dörtnala kaldırmak dörtnala kalkmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
fellik fellik — zf. Telaşla, heyecanla, koşarak, koşuşturarak, fellek fellek Fellik fellik seni arıyor … Çağatay Osmanlı Sözlük
girişik cümle — is., dbl. Bir görüşe göre, bir temel cümle ile bir veya birkaç fiilimsiden kurulan cümle, girişik tümce, mudil cümle: Koşarak geldi. Öğrenciler sabahleyin koşa koşa okula gidiyorlardı gibi … Çağatay Osmanlı Sözlük
hem — bağ., Far. hem 1) Bir kimseyi uyarmak, bir şeyi açıklamak veya anlamı güçlendirmek için özellikle, zaten, bir de, şurası da var ki anlamlarında kullanılan bir söz Hem ne lüzum var? Hem siz karışamazsınız. 2) Açıklayıcı nitelikte olan ikinci… … Çağatay Osmanlı Sözlük
koşu — is., sp. 1) Koşarak yapılan yarış 2) At yarışı Koşuların sonuçlarından başka bir şey düşünmesini engelleyen bir hastalığa dönüşmüş. N. Cumalı Birleşik Sözler koşu atı koşu yolu bir koşu engelli koşu doğa koşusu … Çağatay Osmanlı Sözlük
pırlamak — nsz 1) Kuş, herhangi bir şeyden ürküp uçmak 2) İnsan, bulunduğu yerden koşarak hemen uzaklaşmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
rahvan — is., Far. rāhvān 1) Koşarken bir yandaki iki bacağını aynı anda atan binek hayvanlarının biniciyi sarsmayan koşma biçimi Hecin üstünde kısa rahvan en rahat yürüyüştür. F. R. Atay 2) sf. Bu biçimde koşan (binek hayvanı) 3) zf. Binek hayvanı bu… … Çağatay Osmanlı Sözlük
seyrek — sf., ği 1) Benzerleri veya parçaları arasında çok aralık bulunan, aralıklı, sık karşıtı Öğle vapurlarının seyrek ahalisi içinden sıyrıldı, koşarak merdivenleri çıktı. P. Safa 2) Çok bulunmayan, az rastlanan, nadir 3) zf. Uzun zaman aralıklarıyla … Çağatay Osmanlı Sözlük