-
1 kinaye
kînaye -
2 kinaye
kinaye [aː] Andeutung f; Metapher f; Anspielung f (-e auf A, -e karşı gegen A);kinaye yoluyla, kinaye ile andeutungsweise;kinaye ile söylemek Anspielungen machen -
3 kinaye
-
4 kinaye
а1) намёк, иносказа́ниеkinaye atmak — намека́ть на кого- что, де́лать намёки
kinaye ile söylemek или kinaye kinaye söylemek или kinaye suretiyle söylemek или kinaye tarikiyle söylemek или kinaye yoliyle söylemek — говори́ть намёками
2) лит. метони́мия, мета́фора -
5 kinaye
иро́ния (ж)* * *1) намёк, иносказа́ниеkinaye atmak — намека́ть на кого-что; делать намёки
kinaye yoluyla söylemek — говори́ть намёками
2) лит. метони́мия, мета́фора -
6 kinaye
киная -
7 kinaye
n. allusion, allegory, metonymy, pointer, trope* * *allegory -
8 kinaye
-
9 kinaye
еIокI/ еIуэкI, чIэгъчIэлъ/ щIагъщIэлъ -
10 kinaye
توريةكناية -
11 kinaye
1. تورية [تَوْرِيَة]Anlamı: sözün gelişiyle, gerçek anlamların dışında bir kavrama değinme sanatı2. كناية [كِنَايَة]Anlamı: sözün gelişiyle, gerçek anlamların dışında bir kavrama değinme sanatı -
12 kinaye
"allusion, hint, innuendo; figure of speech" -
13 kinaye
"1. allusion, indirect remark; innuendo, insinuation. 2. using an expression in both a literal and a figurative sense. 3. word or expression used in both a literal and a figurative sense." -
14 kinaye
kinayə -
15 kinaye yazmak
v. allegorize -
16 kinaye etmek
гущыIэ еутэкIын -
17 تورية
kinaye -
18 كناية
kinaye -
19 allegory
kinaye -
20 киная
kinaye, ima, anıştırma
См. также в других словарях:
kinaye — is., Ar. kināye 1) Düşünüleni dolaylı olarak anlatan söz Babam bu kinayeyi anlardı sanırım fakat anlamamazlıktan gelirdi. Y. K. Karaosmanoğlu 2) Üstü kapalı, sitemli, dokunaklı söz Demek lokantadaki kinayeler hep ona karşıydı. Aleyhine bir şeyler … Çağatay Osmanlı Sözlük
KİNAYE — Dolayısı ile dokunaklı söz. Maksadı dolayısı ile anlatan söz. Üstü örtülü dokunaklı söz. Açıktan olmayıp hakiki mânâyı başka ifâde ile dokunaklı konuşmak … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
KÂNİ — (Kinaye. den) Dokunaklı ve iğneli söz söyleyen. Kinayeli konuşan … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
KİNAİYYAT — (Kinâye. C.) Temsillerle anlatılan imalı ve dokunaklı sözler.(Mâlumdur ki, fenn i belagatta bir lâfzın, bir kelâmın mânâ yı hakikisi, başka bir maksud mânaya sırf bir âlet i mülahaza olsa, ona lâfz ı kinâi denilir. Ve kinâi tabir edilen bir… … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
allık — is., ğı 1) Al olma durumu Yanaklarının allığından kinaye, ona alyanak lakabını takmışlar. S. M. Alus 2) Kadınların süs için yanaklarına sürdükleri al boya … Çağatay Osmanlı Sözlük
kinayeli — sf. İçinde kinaye bulunan (söz) Mebrure bu kinayeli sözlerle kendisine uzanan mektubu aldı. P. Safa … Çağatay Osmanlı Sözlük
yakayka — kiriban, taraf, kinaye … Çağatay Osmanlı Sözlük
ANKA-MEŞREBANE — Anka meşrebi halinde, kanaat sahibi. Eski edebiyatta kanaat sahiplerine kinaye olarak söylenir … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
ARŞ — Bağ çardağı. * Gölgelik. * Kürsü, taht, yüce makam. En yüksek gök. Allahın kudret ve saltanatının tecelli yeri. (Arş kâinatı kaplar. Allah ın kudreti ve ilmi de herşeyi kaplar.) * Fevkiyyet, ulviyyet. * Arş ı Alâ, Arş ı Rahman, Arş ı İlâhi, Arş ı … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
BEYAN — İzah. Açıklama. Anlatma. Açık söyleme. * Öğretme. * Fesahat ve belâgat. * Edb: Belâgat ilminin hakikat, mecaz, kinâye, teşbih, istiâre gibi bahislerini öğreten kısmı. (Bak: Belâgat) * Söz olsun, iş olsun; vukû bulan şeyden murad ne olduğunu o şey … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
BEYT-İ ATİK — Kâbe i Muazzama. (Çok eskiden beri Cenab ı Hak tarafından her türlü tehlikelerden korunduğu ve kurtarıldığı ve hiçbir kimsenin ona mâlik olmayıp aslının hür olduğundan kinaye olarak bu isim verilmiştir … Yeni Lügat Türkçe Sözlük