-
1 kimsesiz
kimsesiz allein stehend, ohne Anhang; menschenleer -
2 kimsesiz
-
3 kimsesiz
1) одино́кий; не име́ющий родны́хkimsesiz çocuk — сирота́
2) безлю́дный, пусты́нныйkimsesiz topraklar — пусты́нные зе́мли
-
4 kimsesiz
1) не име́ющий родны́х или бли́зких, безро́дный; одино́кийkimsesiz çocuk — сирота́
kimsesiz halk — беззащи́тный наро́д
2) безлю́дный, пусты́нный -
5 kimsesiz
adj. all alone, alone, desolate, orphan, forlorn, lone, outcast, solitary -
6 kimsesiz
berdîwar--------bêkes -
7 kimsesiz
тот, у кого никого нет -
8 kimsesiz
зыенчъ/ зеиншэ -
9 kimsesiz
зи фэшIыгъэ зимыI -
10 kimsesiz
έρημος, παντέρημος -
11 kimsesiz
وحيد -
12 kimsesiz
وحيد [وَحِيد]Anlamı: anası, babası, yakını olmayan -
13 kimsesiz
"desolate, lonely, lone; empty, deserted, forlorn, desolate" -
14 kimsesiz
1. (someone) who has no one, who has no living relatives or friends. 2. empty, forlorn. - çocuklar homeless children, children living on the streets. -
15 kimsesiz çocuk
n. orphan, waif* * *gamin -
16 kimsesiz bırakmak
v. desolate, orphanize, orphan -
17 kimsesiz kalmak
v. be orphaned -
18 kimsesiz tip
n. outcast -
19 kimsesiz çocuklar yurdu
n. foundling hospital -
20 kimsesiz ölmek
v. die without issue
См. также в других словарях:
kimsesiz — sf. 1) Annesi babası, yakını, koruyucusu olmayan (kimse), sahipsiz Ocağın kimsesiz çocukları okuttuğunu da biliyordum. F. R. Atay 2) Boş, ıssız, içinde kimse bulunmayan Sokaktayım, kimsesiz bir sokak ortasında / Yürüyorum arkama bakmadan… … Çağatay Osmanlı Sözlük
BÎ-KES — Kimsesiz … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
koruyucu aile — Kimsesiz veya bakıma muhtaç bir çocuğun belli bir süre içinde ilgili yasaya göre her türlü bakımını ve sorumluluğunu üstlenen gönüllü aile … Çağatay Osmanlı Sözlük
yetimi okşamışlar, vay sırtım demiş — kimsesiz veya arkası olmayan kimsenin hayatta hep sıkıntı çekeceğini anlatan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
HAZUL — Kimsesiz. Yardımsız olarak her şeyden mahrum sürünmek … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
bikes — sf., Far. bīkes 1) Kimsesiz 2) zf., esk. Kimsesiz olarak Memleket öksüz, bikes ve sahipsiz kalakalmıştır. S. Ayverdi … Çağatay Osmanlı Sözlük
boynu bükük — sf., ğü 1) Zavallı, boynu eğri 2) zf. Üzgün, kırılmış, kimsesiz, acınacak ve yardım bekler durumda, zavallı bir biçimde Umudu kırılınca boynu bükük, ahıra, ineği sağmaya indi. H. E. Adıvar … Çağatay Osmanlı Sözlük
edinme — is. Edinmek işi, kazanma, iktisap Kimsesiz bir çocuk bulup evlat edinmeyi düşünmeye başlamıştım. R. N. Güntekin … Çağatay Osmanlı Sözlük
fakir — sf., Ar. faḳīr 1) Geçimini güçlükle sağlayan, yoksul, fukara, zengin karşıtı En fakir köyler taştandır ve üstü kiremittir. F. R. Atay 2) Olması gerekenden az Seni fakir, soluk bir dekor içinde görmek istemem. M. Yesari 3) is. Hindistan da yokluğa … Çağatay Osmanlı Sözlük
gariban — sf., tkz., Ar. ġarīb + Far. ān Kimsesiz, zavallı, garip … Çağatay Osmanlı Sözlük
garip — sf., bi, Ar. ġarīb 1) Kimsesiz, zavallı 2) Yabancı, gurbette yaşayan, elgin 3) Acayip Yağmur, ortalığa garip bir kış serinliği getirmişti. A. İlhan 4) ünl. Şaşılacak bir şey karşısında söylenen söz Demek Bekir böyle utangaç bir çocukmuş. Garip! A … Çağatay Osmanlı Sözlük