-
1 твёрдо
kesinlikle* * *держа́ться твёрдо — sıkı durmak
твёрдо знать что-л. — kesin olarak / kesinlikle bilmek
твёрдо ве́рить во что-л. — bir şeye kesinlikle inanmak
я твёрдо уве́рен, что... — ben kesinlikle eminim ki,...
он твёрдо реши́л уе́хать — gitmeye kesin karar verdi
твёрдо стоя́ть на своём — dediğinden hiç dönmemek
-
2 наотрез
-
3 категорически
kesinlikle; kesin olarakэ́то категори́чески запрещено́ — bu kesin olarak yasaktır
я категори́чески протесту́ю! — şiddetle protesto ederim!
-
4 окончательно
kesinlikle; kesin olarak; nihai olarakоконча́тельно убеди́ться в чём-л. — bir şeye kesin olarak kanaat getirmek
оконча́тельно изба́виться от чего-л. — bir şeyden nihai olarak kurtulmak
-
5 точно
kesin olarak,kesinlikle; tıpkı; sahiden ; tamam; gibi,sanki* * *I1) нареч. tam; kesin olarak, kesinlikle; doğru; tıpatıpто́чно в три (часа́) — (saat) tam üçte
пу́ля попа́ла то́чно в цель — kurşun tam hedefe isabet etti
то́чно не по́мню — tam hatırlamıyorum / hatırlayamıyorum
причи́ну мы то́чно не зна́ем — nedenini tam / kesinlikle bilmiyoruz
э́то я зна́ю то́чно — bunu kesin olarak bilirim
э́то то́чно ещё не вы́яснено — bu henüz kesinlikle / kesin olarak anlaşılmadı
как вы весьма́ то́чно заме́тили,... — gayet isabetle belirttiğiniz gibi...
то́чно сле́довать прика́зам — emirlere kesinlikle uymak
то́чно соотве́тствовать чему-л. — bir şeye tıpatıp uymak
часы́ иду́т то́чно — saat doğru işliyor
статья́ переведена́ то́чно — yazının çevirisi doğrudur, yazı doğru çevrildi
2) нареч. tıpkıто́чно тако́й же — tıpkı bunun gibi
я ви́дел то́чно тако́й же — tıpkısını gördüm
то́чно так (же) — aynen
то́чно так, как ты хоте́л — tam senin istediğin gibi
3) вводн. сл. sahidenона́, то́чно, краси́ва — sahiden güzeldir
••IIточне́е — → вводн. сл. daha doğrusu
1) частица, разг. (да, так, верно) tamamэ́то то́чно — orası öyle
то́чно! — tamam!
э́то то́чно! (ты угадал) — üstüne vurdurdun!
2) союз gibi; sankiто́чно назло́ — sanki inadınaymış
он крича́л, то́чно сумасше́дший — deliler gibi bağırıyordu
-
6 решительно
1) kararlılıkla, kararlı biçimde; kesinlikle, kesin olarak ( категорически)де́йствовать сме́ло и реши́тельно — cesaret ve kararlılıkla davranmak
мы реши́тельно про́тив э́того — buna kesinlikle karşıyız
я реши́тельно отверга́ю э́то обвине́ние — bu isnadı kesinlikle reddederim
реши́тельно поко́нчить с чем-л. — bir şeye kesin olarak son vermek
реши́тельно выступа́ть про́тив чего-л. — bir şeye kararlı biçimde karşı çıkmak
2) ( совершенно) hiç ama hiçон реши́тельно ничего́ не по́нял — hiç ama hiç bir şey anlamadı
-
7 абсолютно
tamamen,hiç,büsbütün* * *(совершенно, полностью) tamamen; hiç; büsbütün ( при отрицании)ты абсолю́тно прав — yerden göğe hakkın var, yerden göğe kadar haklısın
э́то абсолю́тно непра́вильно — bu kesinlikle yanlıştır
я в э́том абсолю́тно уве́рен — buna kesinlikle eminim
-
8 резко
1) ( пронзительно) keskin bir sesle2) ( круто) ani ve köklü olarakположе́ние ре́зко измени́лось — durum kökten değişiverdi
произво́дство ре́зко возросло́ — üretim kısa süre içinde hızla arttı
3) ( решительно) kesinlikleон ре́зко вы́ступил про́тив э́того предложе́ния — bu öneriye kesinlikle karşı çıktı
4) sertçe, sertlikle; şiddetle; sert bir dilleре́зко осуди́ть что-л. — şiddetle kınamak, sert bir dille kınamak
5) ( отчётливо) net olarakре́зко отлича́ться друг от дру́га — birbirinden kesin şekilde ayrılmak
••ре́зко континента́льный кли́мат — sert kara iklimi
-
9 строго
1) sıkı / sert biçimde, sert sertстро́го предупреди́ть кого-л. — birine sıkı bir uyarıda bulunmak
стро́го контроли́ровать что-л. — sıkı biçimde denetlemek, sıkı bir kontrol altında tutmak
он стро́го посмотре́л на меня́ — bana sert sert baktı
он бу́дет стро́го нака́зан — şiddetle cezalandırılacaktır
2) titizlikle; kesinlikleстро́го соблюда́ть но́рмы мора́ли — ahlak kurallarına sımsıkı bağlı kalmak
стро́го сле́довать пла́ну — plana kesinlikle uymak
стро́го соблюда́ть контра́кт — sözleşmeye titizlikle uymak
••стро́го воспреща́ется — şiddetle yasaktır
стро́г-на́строго — sıkı sıkı(ya)
-
10 almost certainly
French\ \ presque certainementGerman\ \ fast sicherDutch\ \ bijna zeker (voor het gelden van een bewering voor bijna alle waarden van x)Italian\ \ quasi certamenteSpanish\ \ casi ciertamenteCatalan\ \ quasi seguramentPortuguese\ \ quase certamenteRomanian\ \ aproape sigur; aproape cu certitudineDanish\ \ næsten sikkertNorwegian\ \ nesten helt sikkertSwedish\ \ nästan säkertGreek\ \ σχεδόν βέβαιαFinnish\ \ lähes varmastiHungarian\ \ majdnem biztosanTurkish\ \ hemen hemen kesinlikle; nerdeyse kesinlikleEstonian\ \ peaaegu kindlastiLithuanian\ \ beveik tikraiSlovenian\ \ skoraj gotovoPolish\ \ prawie na pewnoRussian\ \ почти достоверноUkrainian\ \ майже достовірноSerbian\ \ скоро сигурноIcelandic\ \ nánast örugglegaEuskara\ \ ia zalantzarik gabeFarsi\ \ t ghrib n h tmiPersian-Farsi\ \ -Arabic\ \ التأكيد التقريبيAfrikaans\ \ byna seker (vir die geldigheid van 'n bewering en vir byna alle moontlike waardes van x)Chinese\ \ 殆 肯 定 的Korean\ \ 거의 확신성 -
11 almost surely
French\ \ presque sûrementGerman\ \ fast sicherDutch\ \ bijna zeker (van een bepaalde bewering)Italian\ \ quasi sicuramenteSpanish\ \ casi con toda seguridadCatalan\ \ quasi segurament; gairebé seguramentPortuguese\ \ quase certamenteRomanian\ \ aproape sigurDanish\ \ næsten sikkertNorwegian\ \ nesten helt sikkertSwedish\ \ nästan säkertGreek\ \ σχεδόν σίγουραFinnish\ \ melkein varmasti; lähes kaikkiallaHungarian\ \ majdnem biztosanTurkish\ \ hemen hemen kesinlikle; adeta kesinlikleEstonian\ \ peaaegu kindlastiLithuanian\ \ beveik užtikrintaiSlovenian\ \ skoraj zagotovoPolish\ \ prawie na pewnoRussian\ \ почти точноUkrainian\ \ майже напевноSerbian\ \ -Icelandic\ \ nánast örugglegaEuskara\ \ ia ziurFarsi\ \ gh rib be y ghinPersian-Farsi\ \ -Arabic\ \ تقريباً متأكدAfrikaans\ \ byna seker (vir 'n bepaalde bewering)Chinese\ \ 殆 必 然 的 ; 殆 全 的Korean\ \ 거의 확실하게 -
12 достоверно
в соч.достове́рно изве́стно, что... —... kesinlikle biliniyor
-
13 покончить
сов.1) bitirmek, tamamlamakпоко́нчить с дела́ми — işlerini tamamlamak
2) ( прекратить) (bir) son vermek; gidermek; ortadan kaldırmakс таки́м положе́нием сле́дует реши́тельно поко́нчить — bu duruma kesinlikle bir son verilmeli
поко́нчить с кем-л. — birinin işini bitirmek, hesabını görmek
поко́нчить с враждо́й — düşmanlığa son vermek
с э́тим поко́нчено — tamam, vesselâm
••поко́нчить с собо́й — canına kıymak, intihar etmek, hayatına son vermek
у меня́ с ним всё поко́нчено — onunla alış-verişi kestim / kesmiş bulunuyorum
-
14 противник
м1) muhalif, aleyhtar, karşıt; düşman ( враг)мы реши́тельные проти́вники э́того — buna kesinlikle karşıyız
проти́вники разря́дки — yumuşama aleyhtarları / muhalifleri, yumuşamaya karşı çıkanlar
полити́ческие проти́вники дикта́тора — diktatörün siyasi muhalifleri
2) (в состязании, спорте) rakip (-bi); muarız ( в споре)3) собир. ( неприятель) düşman -
15 точность
kesinlik; doğruluk* * *жkesinlik; doğruluk, hassaslık; vaktini şaşmama ( пунктуальность)то́чность све́дений — bilgilerin kesinliği
то́чность измери́тельного прибо́ра — ölçü aletinin hassaslığı / doğruluğu
с математи́ческой то́чностью — matematik (bir) kesinlikle
с то́чностью табли́цы умноже́ния — çarpım tablosu kesinliğiyle
установи́ть что-л. с то́чностью до секу́нды — bir şeyi saniyesine varıncaya kadar tesbit etmek
прогнози́ровать что-л. с большо́й сте́пенью то́чности — bir şey konusunda büyük bir isabetle tahminlerde bulunmak
••в то́чности — tıpatıp, elifi elifine, tamamı tamamına
в то́чности скопи́ровать что-л. — bir şeyi tıpatıp taklit etmek
-
16 энергично
enerjik (surette), enerji ile; kesinlikle, kesin olarak ( решительно)де́йствовать энерги́чно и уме́ло — enerji ile, beceriklilikle hareket etmek
защи́та де́йствовала энерги́чно — спорт. defans enerjikti
См. также в других словарях:
kesinlikle — zf. Kesin bir biçimde, kesin, kesin olarak, yüzde yüz, her hâlde, her hâlükârda, mutlak, mutlaka, katiyen … Çağatay Osmanlı Sözlük
kesin olarak — kesinlikle … Çağatay Osmanlı Sözlük
hiç de — kesinlikle, katiyen Dersleri hiç de iyi değil … Çağatay Osmanlı Sözlük
zorunda kalmak (veya olmak) — kesinlikle yapması gerekmek, yapmaya mecbur olmak Kitabını basacak yayınevi bulamamış, onu kendi parasıyla bastırmak zorunda kalmıştır. S. Birsel … Çağatay Osmanlı Sözlük
Abdullah Gül — (Weltwirtschaftsforum in Davos/27.Januar 2007) Abdullah Gül, GCB [1], GColIH, (* 29. Oktober 1950 in Kayseri) ist ein türkischer Politiker und seit dem 28. August 2007 der 11 … Deutsch Wikipedia
azmettirmek — i, e, Ar. ˁazm + T. ettirmek Bir suçu veya herhangi bir işi kesinlikle yapmasına karar verdirmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
banko — is., İt. banco 1) İş yerlerinde üzerine eşya koymaya elverişli, iş takibi için gelen kişiyle görevli arasına konulmuş tezgâh 2) Talih oyunlarında, oyunu yönetenin ortaya koyduğu para 3) Talih oyunlarında oyunu yöneten kimse 4) zf. Kesinlikle Bu… … Çağatay Osmanlı Sözlük
belirli geçmiş — is., dbl. Fiilin belirttiği kavramın, içinde bulunan zamandan önce olup bittiğini kesinlikle bildiren, dı / di, tı / ti ekiyle kurulan kip, di li geçmiş: al dı, bil di, saç tı, seç ti vb … Çağatay Osmanlı Sözlük
elde bir — is. Kesinlikle gerçekleşecek şey … Çağatay Osmanlı Sözlük
garanti — is., Fr. garantie 1) Güvence, inanca, teminat Hatice nin garantisi altında işini yürütmekten başka bir şeye bakmıyordu. T. Buğra 2) zf. Kesinlikle, kesin olarak, ne olursa olsun Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller garanti etmek garanti vermek … Çağatay Osmanlı Sözlük
haşa — ünl., Ar. ḥāşā 1) Bir durum veya davranışın kesinlikle kabul edilmediğini anlatan bir söz Siz böyle söylemişsiniz. Haşa! ben öyle söylemedim. 2) Dine aykırı görülen bir ihtimalden söz edilirken kullanılan bir söz Atasözü, Deyim ve Birleşik… … Çağatay Osmanlı Sözlük