-
1 kendisi
-
2 o kendisi bilmez nérede kaldı ki başkasına öğretsin
он са́м-то не зна́ет, где уж тут ему́ други́х учи́тьTürkçe-rusça sözlük > o kendisi bilmez nérede kaldı ki başkasına öğretsin
-
3 ta kendisi
он са́мый -
4 kendi
1.kendin daha iyi bilirsin! — тебе́ видне́е!
bu işi kendin yapabilirsin — э́то ты мо́жешь сде́лать сам
kendi[si] — он сам
kendisine her şey anlatmalı — ну́жно всё объясни́ть ему́ самому́
kendine güveniyor — он наде́ется на [самого́] себя́
kendimiz — мы са́ми
kendimiz görmeliyiz — мы са́ми должны́ уви́деть
kendiniz — вы са́ми
kendiniz sebep oldunuz — вы са́ми ста́ли причи́ной
kendileri — они́ са́ми
2.kendiler evde yoklar mı? — что их сами́х нет до́ма?
свой, со́бственныйkendi evim — мой со́бственный дом
kendi işini kendisi yapsın — свою́ рабо́ту пусть он сам де́лает
••- kendini alamakkendi düşen ağlamaz — погов. упа́вший сам - не пла́чет
- kendini ateşe atmak
- kendini atmak
- kendini beğenmek
- kendini bırakmak
- kendini bilmek
- kendini bildim bileli
- kendini bir şey sanmak
- kendini bir yerde bulmak
- kendini bulmak
- kendini dar atmak
- kendi derdine düşmek
- kendini dinlemek
- kendini derhem derhem satmak
- kendinden geçmek
- kendine gelmek
- kendi göbeğini kendi kesmek
- kendi havasında gitmek
- kendi havasında olmak
- kendini kapıp koyvermek
- kendini kaptırmak
- kendini kaybetmek
- kendi kendine
- kendi kendine konuşmak
- kendi kendine yanma
- niçin böyle kendi kendine yürüyorsun?
- kendi kendini yemek
- kendi kuyusunu kendi kazamak
- kendini naza çekmek
- kendinde olmamak
- kendi payıma
- kendi payıma ben bu işi doğru bulmuyorum
- kendini sıkmak
- kendini tartmak
- kendini toparlamak
- kendini toplamak
- kendini tutmak
- kendini vermek
- kendi yağıyla kavrulmak
- kendine yedirememek
- kendine yontmak -
5 düzmek
- er -i1) располага́ть в определённом поря́дке; систематизи́роватьçeyiz düzmek — собира́ть прида́ное
takım düzmek — набира́ть компле́кт
2) составля́ть, сочиня́ть (музыку, стихотворение и т. п.)şarkı düzmek — сочиня́ть пе́сню
3) перен. приду́мать, сочини́тьbu haberi kendisi düzmüştür — э́ту но́вость он сам приду́мал
hile düzmek — стро́ить ко́зни, плутова́ть
yalan düzmek — сочиня́ть небыли́цы
-
6 nérede
где* * *nérede o günler? — где э́ти дни?
••- nérede bu bolluknérede hareket orada bereket — погов. где движе́ние, там доста́ток
- nérede ise
- nérede ise yağmur yağacak
- nérede kaldı ki
- o kendisi bilmez nérede kaldı ki başkasına öğretsin
- nérede sen nérede o! -
7 nitekim
к тому́ же, да и..., действи́тельноnitekim kendisi de bunu anlamış gibi — к тому́ же каза́лось, что он и сам э́то по́нял
-
8 şöyle
1.[вот] тако́й; сле́дующий2.aralarında şöyle bir konuşma geçti — ме́жду ни́ми произошёл сле́дующий разгово́р
[вот] так, таки́м о́бразом; сле́дующим о́бразомkendisi lisedeki ilk zamanlarını şöyle anlattı — он сам так рассказа́л о своём пе́рвом дне в лице́е
şöyle bir bakmak — бро́сить взгля́д, ме́льком взгляну́ть
••- uyumak şöyle dursun
- biraz dinlemek bile mümkün olmadı
- şöyle ki -
9 ta
усил.до са́могоta akşama kadar — до са́мого ве́чера
ta baştan — с са́мого нача́ла
ta sabaha kadar bekledim — я прожда́л до са́мого утра́
dağın ta tepesine kadar — до са́мой верши́ны горы́
••- ta ki
- açık söylüyorum
- ta ki herkes anlasın -
10 kendi
1.kendini kolla — береги́ себя́
kendimiz — мы са́ми
kendiniz — вы са́ми
kendinizden bahsetmeyin — не говори́те о себе́
kendileri — они́ са́ми
2.свой, со́бственныйkendiminki — мой, мой же (в противопоставлении чьему-л. другому)
kendi evim — мой со́бственный дом
См. также в других словарях:
ta kendisi — (ta kısa söylenir) o kimse, tastamam kendisi … Çağatay Osmanlı Sözlük
el için kuyu kazan, evvela kendisi düşer — başkasına tuzak hazırlayan kimse, bu tuzağa ondan önce kendisi düşer anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
kazdığı çukura (veya kuyuya) kendisi düşmek — başkası için hazırladığı kötülüğe kendi uğramak … Çağatay Osmanlı Sözlük
gelin altın taht getirmiş, çıkmış kendisi oturmuş — toplum içine giren bir kimsenin kendi kullanacağı eşyasının değerli olup olmaması başkalarını ilgilendirmez anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
ekmek elden su gölden — kendisi çalışmayıp başkasının kazancıyla geçinme durumu anlamında kullanılan bir söz Ekmek elden su gölden hazır parayla yaşayan tuzu kurular sözümüzün dışında. H. Taner … Çağatay Osmanlı Sözlük
arkadan söylemek — kendisi bulunmadığı bir yerde bir kimseyi çekiştirmek, dedikodusunu yapmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
çeklnmek — kendisi için kitaba nokta koymak II, 149 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
elgenmek — kendisi içln elemek I, 255 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
AN-İL-GIYAB — Kendisi yokken, gıyabında, arkadan … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
Bİ-Z-ZAT — Kendisi, aslında. Kendi zatı ile. Binefsihi … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
HÜSN-Ü BİZZAT — Kendisi bizzat güzel olan … Yeni Lügat Türkçe Sözlük