-
101 gainings
n. kazanç, getiri, kâr, gelir -
102 gross profit
brüt kazanç -
103 ill gotten gains
n. haksız kazanç, haram mal -
104 make a big haul
malı götürmek, vurgun yapmak, haksız kazanç sağlamak -
105 reap a profit
v. kâr etmek, kazanç sağlamak, para yapmak -
106 revenues
n. aidat, gelir, kazanç, hasılat -
107 winnings
n. kazanç -
108 ربح
almak; irat; kâr; kazanç; kazanmak; temettü -
109 كسب
almak; kâr; kazanç; kazanmak; küspe; pirina; temettü -
110 Achtungserfolg
Achtungserfolg m manevî kazanç -
111 Erwerb
Erwerb m <-s; -e> kazanma, edinme; satın alma; gelir, kazanç -
112 erwerbstätig
erwerbstätig adj çalışan, kazanç sağlayan -
113 Gewinn
Gewinn m <Gewinns; Gewinne> kazanç, kâr; (Lotteriegewinn) ikramiye;mit Gewinn kârla, kârlı;Gewinn bringend kâr getiren/getirici;Gewinn ziehen aus -den faydalanmak -
114 Monatseinkommen
Monatseinkommen n aylık gelir/kazanç -
115 Nebenverdienst
Nebenverdienst m ek kazanç -
116 Nutzen
Nutzen ziehen aus -den yarar sağlamak -
117 Plus
-
118 Plusbetrag
Plusbetrag m fazla miktar, kazanç -
119 Rendite
Rendite f <Rendite; Renditen> ÖKON kazanç, gelir, verim -
120 Verdiener
Verdiener m <Verdieners; Verdiener>, Verdienerin f <Verdienerin; Verdienerinnen> para kazanan, evin geçimini sağlayan; ÖKON kazanç sahibi
См. также в других словарях:
kazanç — is., cı, tic. 1) Satılan bir mal, yapılan bir iş veya harcanan bir emek karşılığında elde edilen para, getiri, temettü Aylık kazanç. 2) mec. Yarar, çıkar, kâr Yarı keyif, yarı kazanç için balıkçılık sanatında karar kılmıştı. S. F. Abasıyanık… … Çağatay Osmanlı Sözlük
ara kazanç — is., cı, tic. 1) Malı bütünüyle devretmeden arada elde edilen kazanç 2) Hisse senedi, tahvil, yabancı para vb. değerli kâğıtları daha kârlı görülen başka kâğıtlarla değiştirme işi, arbitraj … Çağatay Osmanlı Sözlük
KESB — Kazanç. Çalışmak. Sa y ve amel ile kazanmak. Elde etmek. Edinmek. Kazanç yolu. * Fık: Bir insanın kendi kudret ve iktidarını bir işe sarfetmesi … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
kâr bırakmak — kazanç getirmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
yağmur yağarken küpünü doldurmak — kazanç fırsatı varken ondan yararlanarak para veya mal edinmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
baş bulmak — kazanç bırakmak Bu fiyata verirsem baş bulmaz … Çağatay Osmanlı Sözlük
para getirmek — kazanç sağlamak Hiç ömrümde bir saatimin bu kadar para getirdiğini bilmiyordum. M. Ş. Esendal … Çağatay Osmanlı Sözlük
kazganç — kazanç III, 386 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
KÂSİB — Kazanç sahibi. Kazanmak için çalışan. Kesbeden. Marifet için çalışan … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
KİSB Ü KÂR — Kazanç, iş güç … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
MEKSEB — (C.: Mekâsib) (Kisb. den) Kazanç, gelir. * Kazanç yeri. Kazanç vasıtası … Yeni Lügat Türkçe Sözlük