-
1 kaza geçirmek
to have an accident -
2 kaza
1. accident. 2. Islam late performance of an act of worship. - etmek /ı/ to perform (a prayer or fast) at a later time. - geçirmek to have an accident, for an accident to befall (someone). - geliyorum demez. proverb Accidents always happen when you´re not expecting them. - ile by accident. - kurşunu stray bullet. - olmak for an accident to happen/occur/take place. -ya rıza submission to one´s fate. - sigortası accident insurance, casualty insurance. -ya uğramak to have an accident, for an accident to befall (someone). - ve/vü kader destiny, fate, predestination. - yapmak (for the operator of a machine or vehicle, the rider or driver of an animal) to have an accident (for which he is to blame). - yaptırmak /a/ to cause (the operator of a machine or vehicle, the rider or driver of an animal) to have an accident.
См. также в других словарях:
kaza geçirmek — can ve mal kaybına veya zararına neden olan kötü bir olayla karşılaşmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
kaza — is., Ar. ḳażāˀ 1) Can veya mal kaybına, zararına neden olan kötü olay Tren kazası. 2) İlçe, kaymakamlık Kazada mektepli dişçi olmadığı için onu vilayete götürdüm. R. N. Güntekin 3) din b. Vaktinde kılınmayan namazı veya tutulmayan orucu sonradan… … Çağatay Osmanlı Sözlük
kaza atlatmak — kaza tehlikesi geçirmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
kazaya uğramak — kaza geçirmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
el — 1. is., anat. 1) Kolun bilekten parmak uçlarına kadar olan, tutmaya ve iş yapmaya yarayan bölümü El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk. Z. O. Saba 2) Sahiplik, mülkiyet Elden çıkarmak. Elimdeki bütün parayı… … Çağatay Osmanlı Sözlük
sarsıntı — is. 1) Sarsılma işi, birden sallanma Bu sarsıntı ile başından fırlayıp yerde tekerlenen kasketini kovaladı, tekrar başına geçirdi. H. Taner 2) Titreme, titreyiş Başını sırasının üstüne saklamış, omuzları hafif sarsıntılarla titriyordu. R. N.… … Çağatay Osmanlı Sözlük