-
1 qeyd kerdene
kaydetmek -
2 boeken
kaydetmek v -
3 registreren
kaydetmek v -
4 vaststellen
kaydetmek v -
5 καταγράφω
kaydetmek -
6 qeyd etmək
kaydetmek -
7 녹음하다
kaydetmek -
8 qeyd etmək
kaydetmek -
9 зарегистрировать
kaydetmek,kayda geçirmek* * *сов.kaydetmek; kayda / sicile geçirmekзарегистри́рованный под но́мером три — üç numaraya kartlı
на чьё и́мя зарегистри́рован дом? — ev kimin adına kartlı?
-
10 tape record
kaydetmek, kasete almak* * *kaydet -
11 εγγροκτω
kaydetmek, deftere geçirmek -
12 aufzeichnen
kaydetmeknot etmekçizmek -
13 verzeichnen
kaydetmeknot etmekyazmak -
14 write down
kaydetmek, yazmak, not almak; nominal degerini azaltmak -
15 record
yazmak, kaydetmek, deftere kaydetmek; (aygit) kaydetmek, göstermek; (görüntü, ses) almak, kaydetmek, kayit yapmak; kayit; tutanak; sicil, defter; dosya, sicil; rekor; plak; ün, isim, söhret; gayriresmi (olarak) -
16 заносить
bırakmak,getirmek; geçirmek,kaydetmek; kaldırmak* * *I несов.; сов. - занести́1) bırakmak; getirmekзанеси́ свёрток домо́й — paketi eve bırak
2) geçirmek; kaydetmekзаноси́ть что-л. в протоко́л — zapta / tutanağa geçirmek
заноси́ть что-л. в журна́л — deftere kaydetmek
3) разг. atmakкаки́м ве́тром вас сюда́ занесло́? — sizi buraya hangi rüzgar attı?
4) kaldırmakзаноси́ть ру́ку для уда́ра — keskenmek ( замахнуться)
заноси́ть но́гу в стре́мя — ayağını üzengiye koymak
доро́гу занесло́ сне́гом — (tipi yüzünden) yol kar altında kaldı
II сов., см. занашиватьмаши́ну заноси́ло впра́во — araba sağa kayıyordu
-
17 записывать
yazmak,kaydetmek,not tutmak* * *несов.; сов. - записа́ть1) yazmak; kaydetmek; not tutmak; almakзаписа́ть ребёнка в шко́лу — çocuğu okula yazmak / kaydetmek
запи́сывать бесе́ду — konuşmayı not tutmak
запиши́, а то забу́дешь — not et, unutursun sonra
записа́ть (свой) очередно́й ход — шахм. zarf hamlesi yapmak
записа́ть все подро́бности — bütün ayrıntıları kaleme almak
все э́то запи́сано в зако́не — tüm bunlar yasada yazılıdır
он записа́л мой а́дрес — adresimi aldı
запиши́ но́мер такси́ — taksinin numarasını al
запи́сывать чьи-л. показа́ния — ifadesini zaptetmek
2) (на пленку, на пластинку) almakпе́рвая запи́санная им пласти́нка (о певце и т. п.) — ilk doldurduğu plak
-
18 record
n. kayıt, rapor, tutanak, belge, vesika, sicil, dosya, kütük, plak, şöhret, isim, rekor————————v. kayda geçirmek, kaydetmek, çekmek, yazmak, not etmek* * *1. kaydet (v.) 2. kayıt (n.)* * *1. ['reko:d, -kəd, ]( American[) -kərd] noun1) (a written report of facts, events etc: historical records; I wish to keep a record of everything that is said at this meeting.) kayıt, not2) (a round flat piece of (usually black) plastic on which music etc is recorded: a record of Beethoven's Sixth Symphony.) plâk3) ((in races, games, or almost any activity) the best performance so far; something which has never yet been beaten: He holds the record for the 1,000 metres; The record for the high jump was broken/beaten this afternoon; He claimed to have eaten fifty sausages in a minute and asked if this was a record; ( also adjective) a record score.) rekor4) (the collected facts from the past of a person, institution etc: This school has a very poor record of success in exams; He has a criminal record.) sicil2. [rə'ko:d] verb1) (to write a description of (an event, facts etc) so that they can be read in the future: The decisions will be recorded in the minutes of the meeting.) kaydetmek, yazmak2) (to put (the sound of music, speech etc) on a record or tape so that it can be listened to in the future: I've recorded the whole concert; Don't make any noise when I'm recording.) kaydetmek, kayıt yapmak3) ((of a dial, instrument etc) to show (a figure etc) as a reading: The thermometer recorded 30°C yesterday.) göstermek4) (to give or show, especially in writing: to record one's vote in an election.) vermek•- recorder- recording
- record-player
- in record time
- off the record
- on record -
19 verzeichnen
verzeichnen*vtgroße Erfolge \verzeichnen büyük başarı kaydetmek2) ( falsch zeichnen) yanlış çizmek -
20 register
sicil, kütük; kayit defteri, liste defteri, dosya; liste, kayit; ses perdesi; kayit eden aygit, saat, sayaç; regülatör; yazmaç; kütüge kaydetmek, sicile geçirmek; kaydetmek, listeye yazmak; (aygit) kaydetmek, göstermek; belirtmek, disa vurmak, ifade etmek
См. также в других словарях:
kaydetmek — i, e, der, Ar. ḳayd + T. etmek 1) Yazmak, bazı önemli noktaları tespit etmek 2) Herhangi bir şeyi bir yere mal etmek, bir şeyin tarih, numara veya adını bir deftere geçirmek Çocuğu okula kaydetmek. Nüfusa kaydetmek. 3) Hatırlamak için yazmak, not … Çağatay Osmanlı Sözlük
KAYDETMEK — Yazmak. * Bağlamak. * İlgilenmek, alâkalanmak … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
çekmek — i, e, er 1) Bir şeyi tutup kendine veya başka bir yöne doğru yürütmek Hepsi iskemleleri çekerek masanın etrafında bir halka yapmaya hazırlanıyorlardı. R. N. Güntekin 2) Taşıtı bir yere bırakmak, koymak 3) Germek İpi çekmek. 4) İçine almak, emmek… … Çağatay Osmanlı Sözlük
dercetmek — i, der 1) Almak, toplamak 2) Kaydetmek Bir deftere birçok manzumelerimi dercetmiştim. Y. K. Beyatlı … Çağatay Osmanlı Sözlük
dinleme salonu — is. Müzik, tiyatro eserlerini dinletmek, radyo televizyon yayınları yapmak veya ses kaydetmek amacıyla akustiği sağlanmış salon, oditoryum … Çağatay Osmanlı Sözlük
geçirmek — i 1) Geçme işini yaptırmak, geçmesini sağlamak 2) e Bir şeyi bir yandan öbür yana götürmek Kalanımızı peşine takarak Murat suyunun karşı kıyısına geçirdi. K. Bilbaşar 3) i, e Bir şeyi bir yerden başka yere taşımak, nakletmek Odanın eşyasını öbür… … Çağatay Osmanlı Sözlük
kaydetme — is. Kaydetmek işi … Çağatay Osmanlı Sözlük
kayıt — 1. is., ydı, Ar. ḳayd 1) Bir yere mal ederek deftere geçirme Çocuğun kaydı bulunamadı. 2) Bir yazının, bir hesabın tarih, numara vb.nin veya kopyasının bir yerde yazılı bulunması Hafızama güvenmeyiniz. Kayıtlarınız daha sağlamdır. R. H. Karay 3)… … Çağatay Osmanlı Sözlük
plak — is., ğı, Fr. plaque 1) Sesleri kaydetmek ve kaydedilen sesleri yeniden pikap veya gramofonda dinlemek amacıyla hazırlanan plastik daire biçiminde yaprak Tamburi Cemil Bey çalıyor eski plakta. Y. K. Beyatlı 2) Metal nesne, plaka Birleşik Sözler… … Çağatay Osmanlı Sözlük
seslendirmek — i 1) Sesli duruma getirmek, sesli olmasını sağlamak 2) Hissedilen bir duyguyu, düşünülen bir fikri dile getirmek, duyurmak 3) sin., TV Sesi, çekimden sonra film üzerine geçirmek, kaydetmek 4) müz. Bir müzik eserini okumak … Çağatay Osmanlı Sözlük
yazmak — 1. yar, ar Kök veya gövdeleri sonuna a ( e) eki almış fiillere gelerek yaklaşma bildiren birleşik fiiller oluşturur Düşeyazmak, öleyazmak. 2. i, ar 1) Söz ve düşünceyi özel işaret veya harflerle anlatmak Büyük bir heyecan, bir haz içinde şu… … Çağatay Osmanlı Sözlük