-
1 kaybolmak
vi1) ( yitmek) verloren gehen, verschwindendisketteki veriler kayboldu inform die Daten auf der Diskette sind verloren gegangen2) ( görünmez olmak) verschwindenortadan \kaybolmak von der Bildfläche verschwinden -
2 kaybolmak
'kaybolmak verloren gehen; verschwinden; Wolken sich zerstreuen;… 'kayboldu oft … ist ( oder sind) verloren -
3 kaybolmak
заблуди́ться затеря́ться исчеза́ть* * *быть поте́рянным, теря́ться; пропада́ть, исчеза́тьkitap kayboldu — кни́га пропа́ла
tavandaki gölgeler kayboldu — те́ни на потолке́ исче́зли
-
4 kaybolmak
югалу; юкка чыгу -
5 kaybolmak
v. be lost, disappear, go astray, lose one's bearings, clear away, die away, die down, go, lose, lose out, smear, wander, wither -
6 kaybolmak
berzebûn--------winda bûn--------windabun -
7 kaybolmak
İtmək; qeyb olmaq -
8 kaybolmak
быть поте́рянным, теря́ться; пропада́ть, исчеза́ть, скрыва́тьсяdaha her şey kaybolmadı — ещё не всё поте́ряно
-
9 kaybolmak
кIодын/ кIуэдын -
10 kaybolmak
кIодын, мэкIоды -
11 kaybolmak
احتجباختبأاختدراختفىاستتراستجناستخفىاستكنتخبأتخفىتسترتقنعتلثمتلفتوارىخدرخفيغابكمن -
12 kaybolmak
1. احتجب [اِحْتَجَبَ]Anlamı: görünmez olmak2. اختبأ [اِخْتَبَأَ]Anlamı: görünmez olmak3. اختدر [اِخْتَدَرَ]Anlamı: görünmez olmak4. اختفى [اِخْتَفَى]Anlamı: görünmez olmak5. استتر [اِسْتَتَرَ]Anlamı: görünmez olmak6. استجن [اِسْتَجَنَّ]Anlamı: görünmez olmak7. استخفى [اِسْتَخْفَى]Anlamı: görünmez olmak8. استكن [اِسْتَكَنَّ]Anlamı: görünmez olmak9. تخبأ [تَخَبَّأَ]Anlamı: görünmez olmak10. تخفى [تَخَفَّى]Anlamı: görünmez olmak11. تستر [تَسَتَّرَ]Anlamı: görünmez olmak12. تقنع [تَقَنَّعَ]Anlamı: görünmez olmak13. تلثم [تَلَثَّمَ]Anlamı: görünmez olmak14. تلف [تَلفَ]Anlamı: yitmek15. توارى [تَوَارَى]Anlamı: görünmez olmak16. خدر [خَدَرَ]Anlamı: görünmez olmak17. خفي [خَفِيَ]Anlamı: görünmez olmak18. غاب [غابَ]Anlamı: görünmez olmak19. كمن [كَمَنَ]Anlamı: görünmez olmak -
13 kaybolmak
"to get lost, to lose ones' bearings; to disappear" -
14 kaybolmak
"to be/get lost; to disappear from sight. " -
15 kaybolmak
itmək, qeyb olmaq -
16 ortadan kaybolmak
исче́знуть, пропа́сть, сги́нуть; как в во́ду кану́ть -
17 gözden kaybolmak
югалу; юкка чыгу -
18 giderek kaybolmak
v. seep away -
19 görünüp hızla kaybolmak
v. flash -
20 görünüp kaybolmak
v. glimpse
См. также в других словарях:
kaybolmak — nsz, Ar. ġayb + T. olmak 1) Yitmek Bu okuyuşta mısranın asıl mahiyeti olan deruni ahenk kaybolmuştur. Y. K. Beyatlı 2) Görünür olmaktan çıkmak, görünmez olmak Kocası bu karanlıkta kaybolmuştu. Ö. Seyfettin … Çağatay Osmanlı Sözlük
gözden kaybolmak — ortadan çekilmek veya görünmez olmak, kaybolmak Vakta ki gece mehtaba çıktılar. Senihe ile Faik Bey uzun bir müddet gözden kayboldular. Y. K. Karaosmanoğlu … Çağatay Osmanlı Sözlük
ortadan kaybolmak — 1) (bir kimse veya şey) saklanılmak, bulunmaz olmak 2) (bir kimse veya şey) nereye gittiği bilinmemek, kimseye sezdirmeden gitmek Ses duyan kız günün birinde ortadan kayboldu. Y. K. Karaosmanoğlu 3) (bir kimse veya şey) yok edilmek, kullanılmamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
içinde kaybolmak — 1) göze çarpmamak Fakat götürdükleri eşya da kendileri de koca köşkün içinde kayboldular. R. N. Güntekin 2) giysi çok büyük gelmek 3) beklenen sonuca ulaşamamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
uçup gitmek — kaybolmak, yok olmak Sağıma baktım. İhtiyar yoktu. Güneşin ilk ziyalarıyla beraber kaybolan hayalet gibi sanki silinmiş, uçmuş gitmişti. Ö. Seyfettin … Çağatay Osmanlı Sözlük
ortadan sır olmak — kaybolmak, arkada iz bırakmadan gitmek Böylelerinin kirayı biriktirdikten sonra bir para vermeden ortadan sır olanları çoktur. H. R. Gürpınar … Çağatay Osmanlı Sözlük
yitmek — kaybolmak, yitmek. I, 467; II, 314 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
göz — is., anat. 1) Görme organı 2) Bazı deyimlerde, görme ve bakma Gözden geçirmek. Gözden kaybolmak. Göz önünde. Gözü keskin. 3) Bakış, görüş Bu sefer alacaklı gözüyle baktım. 4) Suyun topraktan kaynadığı yer, kaynak Asıl felaket bu pınara sırt… … Çağatay Osmanlı Sözlük
akmak — den, ar 1) Sıvı maddeler veya çok ince taneli katı maddeler bir yerden başka bir yere doğru gitmek Eskiden Sakarya, bu köprünün altından akarmış. S. F. Abasıyanık 2) Bu gibi maddeler aşağıya, yere düşmek Üstünden sular akıyor. 3) Sıvı bir madde… … Çağatay Osmanlı Sözlük
anonim — sf., Fr. anonyme 1) Adı sanı bilinmeyen Ah bir anonim olmak, kalabalık içine karışıp kaybolmak tadına kavuşabilseydik. F. R. Atay 2) Çok ortaklı 3) ed. Yazanı, yapanı, söyleyeni bilinmeyen (eser) Birleşik Sözler anonim ortaklık anonim şirket … Çağatay Osmanlı Sözlük
atmak — i, e, ar 1) Bir cismi bir yöne doğru fırlatmak Taşı suya atmak. 2) Bir şeyi yere doğru bırakmak 3) Bir kimsenin ilişiğini kesmek Adamcağızı berbat bir yere attılar. 4) e, nsz Koymak Mutlaka yemeklerimize biber atmayı âdet edinmişiz. B. Felek 5)… … Çağatay Osmanlı Sözlük