Перевод: со всех языков на все языки

со всех языков на все языки

katmak

  • 81 добавлять

    katmak; eklemek,
    ilave etmek
    * * *
    несов.; сов. - доба́вить

    добавля́ть воды́ во что-л.bir şeye su katmak

    2) eklemek, ilave etmek

    доба́вить па́ру строк — bir iki satır eklemek

    Русско-турецкий словарь > добавлять

  • 82 eklemek

    (katmak) προσθέτω, (tamamlamak) συμπληρώνω

    Türkçe-Yunanca Sözlük > eklemek

  • 83 ενσωματώνω

    katmak, bünyesine almak

    Ελληνικό – Τουρκικό Λεξικό > ενσωματώνω

  • 84 attach to

    katmak, dahil etmek, almak

    English to Turkish dictionary > attach to

  • 85 compound

    katmak, eklemek, artirmak; birlestirmek; davadan vazgeçmek; bilesik faiz hesaplamak, bilesim, terkip; bilesik sözcük,bilesik, karisik

    English to Turkish dictionary > compound

  • 86 count in

    katmak, dahil etmek

    English to Turkish dictionary > count in

  • 87 include

    katmak, dahil etmek; içine almak, kapsamak, içermek

    English to Turkish dictionary > include

  • 88 katma

    1. إتباع [إتْباع]
    Anlamı: katmak işi, ilhak
    2. إضافة [إِضَافَة]
    Anlamı: katmak işi, ilhak
    3. إلحاق [إِلْحاق]
    Anlamı: katmak işi, ilhak
    4. تذييل [تَذْيِيل]
    Anlamı: katmak işi, ilhak
    5. ضم [ضَمّ]
    Anlamı: katmak işi, ilhak

    Türkçe-Arapça Sözlük > katma

  • 89 annex

    n. ek, ilave, eklenti; ek bina
    ————————
    v. eklemek, ilave etmek, katmak, topraklarına katmak; habersiz almak
    * * *
    1. ekle (v.) 2. ilave (n.)
    * * *
    1. [ə'neks] verb
    (to take possession of (eg a country).) ele geçirmek, topraklarına katmak
    2. ['æneks] noun
    (a building added to, or used as an addition to, another building: a hotel annexe.) ek bina, müştemilat

    English-Turkish dictionary > annex

  • 90 season

    n. sezon, mevsim, zaman, vakit
    ————————
    v. tatlandırmak, baharatını katmak, çeşni katmak, terbiyelemek, kurutmak, alıştırmak, yumuşatmak, olgunlaştırmak, olgunlaşmak, alışmak, kurumak
    * * *
    1. lezzet ver (v.) 2. mevsim (n.)
    * * *
    ['si:zn] 1. noun
    1) (one of the main divisions of the year according to the regular variation of the weather, length of day etc: The four seasons are spring, summer, autumn and winter; The monsoon brings the rainy season.) mevsim
    2) (the usual, proper or suitable time for something: the football season.) mevsim, sezon
    2. verb
    1) (to add salt, pepper, mustard etc to: She seasoned the meat with plenty of pepper.) çeşni katmak
    2) (to let (wood) be affected by rain, sun etc until it is ready for use.) kurutmak, sertleştirmek
    - seasonal
    - seasoned
    - seasoning
    - season ticket
    - in season
    - out of season

    English-Turkish dictionary > season

  • 91 spice

    n. baharat, çeşni, bahar, heyecan
    ————————
    v. heyecan katmak, baharat koymak, çeşni katmak, ilginçleştirmek
    * * *
    1. baharatla (v.) 2. baharat (n.)
    * * *
    1. noun
    1) (a usually strong-smelling, sharp-tasting vegetable substance used to flavour food (eg pepper or nutmeg): We added cinnamon and other spices.) baharat
    2) (anything that adds liveliness or interest: Her arrival added spice to the party.) değişiklik, heyecan
    2. verb
    (to flavour with spice: The curry had been heavily spiced.) baharat katmak
    - spicy
    - spiciness

    English-Turkish dictionary > spice

  • 92 ضم

    I
    ضَمّ
    1. bireşim
    2. eklenti
    3. entegrasyon
    Anlamı: bütünleşme, birleşme
    4. ilhak
    Anlamı: katma, ekleme
    5. katma
    Anlamı: katmak işi, ilhak
    6. terkip
    Anlamı: birleşim, bileştirme
    7. bileşim
    II
    ضَمَّ
    1. kaplamak
    Anlamı: bir kabın, bir kılıfın, bir örtünün içine almak
    2. çatmak
    3. genellemek
    Anlamı: tamim etmek
    4. içermek
    Anlamı: kapsamak, içine almak
    5. eklemek
    Anlamı: bir şeyi ilâve ile tamamlamak, ulamak
    6. katmak
    7. kapsamak
    Anlamı: içine almak
    8. ulamak
    Anlamı: eklemek, katmak
    9. bileştirmek

    Arapça-Türkçe Sözlük( قاموس عربي-تركي) > ضم

  • 93 karmak

    1. امتزج [اِمْتَزَجَ]
    2. تخالط [تَخَالَطَ]
    3. تمازج [تَمَازَجَ]

    Türkçe-Arapça Sözlük > karmak

  • 94 pişmek

    1) вари́ться, жа́риться, пе́чься

    börek pişiyor — пиро́г печётся

    kebap pişti — шашлы́к поджа́рился

    2) обжига́ться (о кирпичах, глиняной посуде)
    3) преть, подпрева́ть
    4) поспева́ть, созрева́ть ( о плодах)
    5) разг. приобрета́ть о́пыт / зна́ние (в каком-л. деле)
    6) перен. испы́тывать невыноси́мую жару́, сгора́ть от жары́
    ••
    - pişmiş kelle gibi sırıtmak
    - pişmiş aşa su katmak
    - pişmiş aşa soğuk su katmak

    Türkçe-rusça sözlük > pişmek

  • 95 пополнять

    несов.; сов. - попо́лнить
    tamamlamak; katmak

    пополня́ть колле́кцию — koleksiyonu tamamlamak

    пополня́ть ро́ту — bölüğün kadrosunu tamamlamak

    ты́сячи из них попо́лнили а́рмию безрабо́тных — binlercesi işsizler ordusuna katıldı

    пополня́ть запа́сы горю́чего — мор. yakıt ikmali yapmak

    пополня́ть библиоте́ку но́выми кни́гами — kütüphanedeki kitaplara yenilerini katmak

    Русско-турецкий словарь > пополнять

  • 96 учитывать

    sayımını yapmak; hesaba katmak,
    göz önüne almak
    * * *
    несов.; сов. - уче́сть, разг.
    1) (производить учёт чего-л.) sayımını yapmak, envanterini yapmak
    2) ( принимать во внимание) hesaba katmak, göz önüne almak, göz önünde tutmak

    уче́сть о́пыт про́шлого — geçmişin deneylerini göz önüne almak

    Русско-турецкий словарь > учитывать

  • 97 add

    v. eklemek, ilave etmek, karıştırmak, katmak, toplamak, artırmak
    * * *
    1. ekle 2. ekle (v.) 3. ek (n.)
    * * *
    [æd]
    1) ((often with to) to put (one thing) to or with (another): He added water to his whisky.) eklemek, katmak
    2) ((often with to, together, up) to find the total of (various numbers): Add these figures together; Add 124 to 356; He added up the figures.) toplamak
    3) (to say something extra: He explained, and added that he was sorry.)...-diye ekledi
    4) ((with to) to increase: His illness had added to their difficulties.) arttırmak
    - additional

    English-Turkish dictionary > add

  • 98 incorporate

    adj. anonim, tüzel, birleşmiş, katılmış
    ————————
    v. birleştirmek, katmak, dahil etmek, birleşmek, anonimleşmek
    * * *
    birleştir
    * * *
    [in'ko:pəreit]
    (to contain or include as part of the whole: The shopping centre incorporates a library and a bank.) içine almak, katmak

    English-Turkish dictionary > incorporate

  • 99 number

    n. rakam, sayı, numara, miktar, adet, müzik parçası, tip, hoş şey
    ————————
    v. saymak, numaralamak, hesaplamak, katmak, sayı saymak, içermek, katılmak, yaşında olmak
    * * *
    1. sayı 2. say (v.) 3. sayı (n.)
    * * *
    1. noun
    1) ((sometimes abbreviated to no - plural nos - when written in front of a figure) a word or figure showing eg how many of something there are, or the position of something in a series etc: Seven was often considered a magic number; Answer nos 1-10 of exercise 2.) numara, sayı, rakam
    2) (a (large) quantity or group (of people or things): He has a number of records; There were a large number of people in the room.) (çok) sayı/adet/miktar
    3) (one issue of a magazine: the autumn number.) sayı, nüsha
    4) (a popular song or piece of music: He sang his most popular number.) sevilen parça
    2. verb
    1) (to put a number on: He numbered the pages in the top corner.) numaralamak, numara vermek
    2) (to include: He numbered her among his closest friends.) dahil etmek, arasında saymak, katmak
    3) (to come to in total: The group numbered ten.)...sayıda olmak, toplam olarak...,...-e varmak
    - number-plate
    - his days are numbered
    - without number

    English-Turkish dictionary > number

  • 100 reckon with

    hesaba katmak, dikkate almak, göz önünde tutmak
    * * *
    (to be prepared for; to take into consideration: I didn't reckon with all these problems; He's a man to be reckoned with (= a powerful man).) hesaplaşmak; hesaba katmak

    English-Turkish dictionary > reckon with

См. также в других словарях:

  • katmak — katmak, karıştırmak; katılaşmak, sert olmak; mihnete ve s ıkıntıya düşmek, yorulmak I, 205, 432, 440, 467; I I, 295 …   Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini

  • katmak — i, e, ar 1) Bir şeyin içine, üstüne veya yanına, niteliğini değiştirmek veya niceliğini artırmak için başka bir şey eklemek, karıştırmak, ilave etmek Sirkeye su katmak. 2) Bir araya getirmek Fadime, bu yavru bolluğu arasında kuzuları çocuklara ve …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • katmak karmak — katmak, karıştırmak. I, 432 …   Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini

  • renk vermek (veya katmak) — 1) çamaşır rengi solmak 2) neşe, canlılık veya değişiklik kazandırmak O bunu dostuna duyduğu hayranlığa yeni bir renk katmak sevinci ile yapıyordu. H. Taner …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • bire beş katmak — bire bin katmak Rahmi nin neyi var neyi yoksa özellikle de son zamanda aldıklarını, bire beş katarak sayanlar ... çıktı. T. Buğra …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • boyut katmak — başka veya yeni bir görüş açısı vermek, genişlik, kapsam ve içerik kazandırmak Aylak kişiliğine tutarlı bir boyut katar. H. Taner …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • çeşni katmak — değişik bir katkı yapmak Varlığa yepyeni bir çeşni katan yepyeni bir ulus yaratacağım sizden. T. Oflazoğlu …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • pişmiş aşa (soğuk) su katmak — yoluna girmiş olan bir işi bozmak Biz olanca gücümüzle Batılılaşmaya çalışırken senin bu düşüncelerin pişmiş aşa soğuk su katıyor. H. E. Adıvar …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • birbirine katmak — 1) aralarını açmak, aralarını bozmak, olay çıkarmak 2) karıştırmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • geceyi gündüze katmak — aralıksız, gece gündüz çalışmak, büyük çaba göstermek ... başaramayacağı kadar çok işlerin altına girmekten çekinmedi, geceyi gündüze katıp çalışmaya başladı. M. Ş. Esendal …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • ortalığı birbirine katmak — kargaşa çıkarmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Поделиться ссылкой на выделенное

Прямая ссылка:
Нажмите правой клавишей мыши и выберите «Копировать ссылку»