-
1 потемнеть
Турецко-русский словарь и русско-турецкий словарь по строительству и архитектуре > потемнеть
-
2 чернеть
Турецко-русский словарь и русско-турецкий словарь по строительству и архитектуре > чернеть
-
3 темнеть
kararmak; koyulaşmak* * *несов.; сов. - стемне́ть, потемне́ть1) сов. потемне́ть kararmak; koyulaşmakсеребро́ темне́ет — gümüş kararır
за ме́сяц у них ли́ца потемне́ли на со́лнце — bir ay içinde yüzleri güneşten karardı
у тебя́ во́лосы потемне́ли — saçın koyulaştı
2) сов., безл. ( стемнеть) (ortalık) kararmakна дворе́ темне́ет — ortalık / hava / sular kararıyor
в ко́мнате темне́ло — odanın içi kararıyordu
когда́ (совсе́м) стемне́ло... — karanlık bastıktan sonra / basınca...
3) тк. несов. ( виднеться) kara kara... görünmekвдали́ темне́ла какая-то ба́шня — uzakta kara kara bir kule görünüyordu
••у меня́ в глаза́х потемне́ло — gözlerim karardı
-
4 чернеть
kararmak* * *несов.; сов. - почерне́тьпотоло́к совсе́м почерне́л от ко́поти — tavan isten kapkara olmuştu
••он почерне́л от зло́сти — hırsından suratı simsiyah kesilmişti
-
5 мрачнеть
несов.; сов. - помрачне́тьsomurtmak; içi kararmakлицо́ его́ мрачне́ло — yüzü gittikçe somurtuk bir ifade alıyordu
-
6 омрачаться
несов.; сов. - омрачи́тьсяgölgelenmek; gölge girmek; kederlenmek; kararmak ( становиться печальным)сча́стье её омрачи́лось — mutluluğu gölgelendi
-
7 понуриться
сов.başını önüne eğmek ( понурить голову); yese düşmek, içi kararmak ( впасть в уныние) -
8 смеркаться
несов.; сов. - сме́ркнуться, разг.ortalık / sular kararmakсмерка́ется — ortalık / sular kararıyor
См. также в других словарях:
kararmak — II, 77, 163bkz: kara ermek … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
kararmak — nsz 1) Rengi karaya dönmek, siyahlaşmak 2) Işık sönmek, kısılmak veya gücü azalmak Hava iyice kararmış, caddenin bütün elektrikleri yanmıştı. P. Safa 3) Ateş sönmeye yüz tutmak 4) mec. Kederlenmek, canı sıkılmak 5) mec. Niteliğini yitirmek Eşsiz… … Çağatay Osmanlı Sözlük
kalbi kararmak — 1) inancını kaybetmek 2) yüreği kararmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
hava kararmak — 1) güneşin batmasıyla ortalık kararmak Hava iyice kararmış, caddenin bütün elektrikleri yanmıştı. P. Safa 2) gökyüzü iyice bulutlanmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
ortalık kararmak — akşam olmak O gün ortalık kararırken eve iki sivil memur girmiş. R. N. Güntekin … Çağatay Osmanlı Sözlük
açlıktan gözü (veya gözleri) kararmak (veya dönmek) — çok acıkmak Bu akşam açlıktan gözü dönmüş bir hâlde bir evin mutfağına girmişti. S. F. Abasıyanık … Çağatay Osmanlı Sözlük
yüreği kararmak — içine karamsarlık ve sıkıntı çökmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
içi kararmak — 1) sıkılmak, bunalmak Hani bazı kadınlar vardır, hödük koca ile düşe kalka eblehleşir, içleri kararır, ispinoz gibi susar otururlar. H. Taner 2) hiçbir şeyden tat alamaz olmak 3) umutsuzluğa düşmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
sular kararmak — akşam olmaya başlamak ... son vapur iskeleye sular kararırken yanaşırdı. A. Ş. Hisar … Çağatay Osmanlı Sözlük
gözü (veya gözleri) kararmak — 1) başı dönmek, hafif baygınlık geçirmek Duvar tarafına doğru bir adım atarak evet cevabını veren Orhan ın gözleri gene kararıyordu. P. Safa 2) mec. umutsuzluğun veya aşırı bir isteğin etkisi altında ne yaptığını bilmez duruma gelmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
İDLİ'MAM — Kararmak … Yeni Lügat Türkçe Sözlük