-
1 karşılaşmak
vi1) ( rastlaşmak) einander begegnen, sich begegnenbiriyle/güçlüklerle \karşılaşmak jdm/Schwierigkeiten begegnenşimdiye kadar böyle bir şey ile hiç karşılaşmadım! so etwas ist mir ja noch nie begegnet! -
2 karşılaşmak
-
3 güçlük
güçlük çekmek Schwierigkeiten haben; in Not sein;güçlük(ler) çıkarmak jemandem Schwierigkeiten machen;güçlüklerle karşılaşmak auf Schwierigkeiten stoßen -
4 karşılaştırmak
karşılaştırmak v/t vergleichen (-le mit D); jemanden zusammenführen mit; ÖKON eine Bilanz aufstellen; Gedanken austauschen;kaus von karşılaşmak -
5 bulmak
vt1) finden; ( kaybedilen bir şeyi) wiederfinden2) ( karşılaşmak) antreffen, vorfindenodada onu ağlar vaziyette buldu er fand sie weinend im Zimmer vor4) ( icat etmek) erfinden5) ( kavuşmak) erreichen6) ( ulaşmak) erreichen, ankommen (bei)arka \bulmak sich Rückendeckung schaffen7) ( yargıya varmak) finden, gelangen (zu)ben bunu iyi bul(m) uyorum ich finde das (nicht) gutbunu nasıl buluyorsun? wie findest du das?8) ( sağlamak) verschaffen9) birine kabahat \bulmak jdm die Schuld geben10) ( cezaya uğramak) (seine gerechte) Strafe bekommen11) ( hatırlamak) sich einfallen, sich erinnern (an)sokağın adını bulamadım mir fällt der Name der Straße nicht ein -
6 buluşmak
-
7 emrivaki
emrivaki <-i> ['--:-:] s\emrivaki ile karşılaşmak vor vollendeten Tatsachen stehen -
8 güçlük
Schwierigkeit f\güçlük çekmek Schwierigkeiten haben\güçlüklerle karşılaşmak Schwierigkeiten begegnenbütün \güçlükleri yenmek alle Schwierigkeiten bewältigen [o überwinden] -
9 karşılaşma
2) Begegnung f -
10 rastlaşmak
См. также в других словарях:
karşılaşmak — le 1) Karşı karşıya gelmek, rastlaşmak Terdit, yazıda beklenmedik bir sonuçla karşılaşmak demektir. Ç. Altan 2) nsz, sp. İki sporcu veya iki takım yarışmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
tuşnamak — karşılaşmak, harekete geçmek, I, 236 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
çatmak — i, ar 1) Odun, değnek, kılıç, tüfek vb. uzun şeylerden birkaç tanesini, tepelerinden birbirine çaprazlama dayayarak durdurmak Avlusunda silahlarını çatmış, ayaklarını germiş askerler var. F. R. Atay 2) Kereste vb.ni birbirine tutturmak 3) Bir… … Çağatay Osmanlı Sözlük
görmek — i, ür 1) Göz yardımıyla bir şeyin varlığını algılamak, seçmek Merdivenin başındaki paravanın arkasında garip bir sahne gördüm. A. Gündüz 2) Anlamak, kavramak, sezmek Türk iradesinin ne demek olduğunu da sen göreceksin. R. E. Ünaydın 3) Yanına… … Çağatay Osmanlı Sözlük
başına gelmek — 1) bir görevi üstlenmek, yüklenmek 2) kötü bir durumla karşılaşmak 3) beklenmedik, şaşırtıcı bir olay veya durumla karşılaşmak O gün Bakırköy den gelirken yolda benim başıma gelenleri sana bir anlatsam... O. C. Kaygılı … Çağatay Osmanlı Sözlük
Turkish grammar — This article concerns the grammar of the Turkish language. A companion to this article is Turkish vocabulary. Three features that, together, distinguish Turkish from many other languages are the following: #Turkish is highly agglutinative: its… … Wikipedia
azarlanmak — nsz Paylanmak, kötü sözle karşılaşmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
bulmak — i, ur 1) Arayarak veya aramadan bir şeyle, bir kimse ile karşılaşmak Kafam her an bir konu bulmak için binbir çeşit şeye müracaat ediyor. H. E. Adıvar 2) Bir şeyi elde etmek 3) Kaybedilen bir şeyi yeniden ele geçirmek Paramı buldum. 4) Varlığı… … Çağatay Osmanlı Sözlük
buluşmak — nsz, le 1) Bir araya gelmek 2) Karşılaşmak 3) de Önceden belirlenmiş bir yer ve zamanda bir araya gelmek Ertesi gün yine pastacıda buluştular. P. Safa 4) Kavuşmak Yâr ile buluşsak bir tenha yerde / Duyarlar rakipler söz olur gider. Âşık Veysel … Çağatay Osmanlı Sözlük
karşılaşma — is. 1) Karşılaşmak işi 2) sp. İki sporcu veya iki takım arasında, karşılıklı olarak kazanmak amacıyla yapılan yarışma, maç Birleşik Sözler sonuç karşılaşması … Çağatay Osmanlı Sözlük
olmak — nsz, ur 1) Meydana gelmek, varlık kazanmak, vuku bulmak En şiddetli münakaşa, kumpanyanın ismi için oldu. S. F. Abasıyanık 2) Gerçekleşmek veya yapılmak 3) Bir görev, makam, san veya nitelik kazanmak Okumak, eczacı olmak bu sayılı inatlarından… … Çağatay Osmanlı Sözlük